6 Ağustos 2008 Çarşamba

Sayın Orgeneral İlker Başbuğ'a açık mektup
Sayın Orgeneral İlker BAŞBUĞ
Genel Kurmay Başkanı
ÖZ: Çocuklukta içtiğimiz ANDIMIZ da yer alan “Yurdu ve milleti öz’den çok sevme ilkesi” ulus devlet ve kavi millet olarak ebet-müddet ayakta ve hayatta kalabilmemizin teminatıdır.
Bu ilkenin günlük yaşama geçebilmesi için, asker-sivil her birey sorumluluk üstlenmeli ve bu bağlamda üste düşeni yapmalıdır.
Konu: Yukarda özetlenen ilkenin hayat bulması konusunda işbirliği önerimiz ve destek beklentimiz.
Sayın İlker BAŞBUĞ,
Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nde (ÇNAEM) Reaktör İşletme ve Nükleer Elektronik Uzmanı olarak 18 yıl çalıştıktan sonra 1978 yılında emekli olup, Bodrum Turgutreis’e yerleştim. Birkaç yıl Halk Eğitim Merkezi adına İngilizce kursları düzenledim.
Ardından, bazı gönüllü emeklilerle çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar, her şeyi devletten bekleme alışkanlığı gibi alanlarda okul dışı eğitim olarak tanımladığımız bazı çalışmaları başlattık.
Kendimizi ve toplumu daha yakından tanımamıza yol açan bu çalışmaları yaparken, hiç düşünmediğimiz ilginç sonuçlara ulaştık. Edindiğimiz birikime dayalı olarak yeni bir bilinç anlayışı geliştirdik.
Bilinç söylemini klasik anlamının ötesine taşıdık, sorumluluk kavramıyla bütünleştirdik, kamusal alanı özel alanımız gibi algılamamızı ve sahiplenmemizi sağlayan bu anlayışı toplumsal sorumluluk bilinci olarak tanımladık.
Yukarda açıklanan alanları kapsayan çalışmalarımızda, kederde ve kıvançta mütecanis ulus olma özlemimiz ile birlik beraberlik ilkesinin önündeki tek engelin bencil varlıklar oluşumuzdan kaynaklandığı gerçeğini öğrendik.
Oysa hepimiz, başta sözü edilen, “ANDIMIZ” ı bağıra çağıra söyledik.
"İlkem: yurdumu ve milletimi özümden çok sevmektir” dedik.
Atatürk’e açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüme sözü verdik. AND İÇTİK.
Diğer taraftan söz konusu çalışmalar, başka bir gerçeği; Bencil varlıkların yurdu ve milleti, “özden çok”u şöyle dursun; “özleri kadar bile" sevmedikleri gerçeğini İDRAK etmemize yol açtı. Bizleri, uyandırdı…
Sayın Orgeneralim,
Yukarıda sözü edilen gerçekleri kamuoyuna yansıtma ve toplumla paylaşma konusunda karşılaştığımız zorlukları aşmada, “kurumsal muhataplardan” hak ettiğimiz ilgiyi göremedik. Beklediğimiz desteği alamadık Dahası, engellendik.
SONUÇ: Yukarda arz ve izah olunan nedenlerle: “yurdu ve milleti öz’den çok sevme” ilkesinin fiilen hayata geçirilmesi yolunda işbirliği öneriyor, değerli ilgi ve desteklerinizi bekliyoruz.
Saygılarımızla,
Galip BARAN, Rektör
Bilinç Üniversitesi (*)
Turgutreis-BODRUM
TEL: 0252.382 34 77 – 0535.844 84 76
Adres: Kartal Sokak No: 4, 48960 Turgutreis/BODRUM
(*) Bilinç Üniversitesi’nin Amacı: Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli, diğer deyişle “yurdu ve milleti özünden çok seven” nesillerini yetiştirmektir.

4 Ağustos 2008 Pazartesi

NTV'YE SORUYORUZ ......
NTV Televizyonu,
İSTANBUL
Sayın: “NTV’ye sorun” ilgilileri, “İklim değişikliği” ile ilgili, “falan konuyu ya da filan sorunu biliyor musunuz?” şeklinde sorular yönelterek yaptığınız programı bir kaç kez izledim… İlahi!
O konuları ya da sorunları bilmeyen mi kaldı?
Diyelim ki bilmiyorduk ve öğrendik, sonra ne olacak?
Ne yapılması, programınızı izleyenlerin ne yapmaları, benim ne yapmam gerekiyor?
O programın bilgilendirme dışında ne yararı var?
Aslında sorunlar da sorumlu da yapılması gereken de belli. Sorumlu ya da suçlu = insan!
Kendisini insan sanan bencil varlık, yani…
Ancak, bu alemde “sütten çıkmış ak-kaşık”ı oynayan usta oyuncu “bencil varlık”a göre sorumlu bir başkasıdır, her daim…
Bu tespitimiz, bir “hükmi-i karakuşi” olmayıp, çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, imar, milli servet, ve her şeyi devletten bekleme alışkanlığı gibi alanlarda yaklaşık 20 yıldır devam eden “okul dışı eğitim” çalışmalarımızın sonucudur…
Sorma sırası şimdi bizde:
Acaba, sözü edilen çalışmalarda ürettiğimiz; “iklim değişikliği”, açlık, kuraklık, susuzluk, yoksulluk, yolsuzluk gibi sorunların tümünün nedenini ve çözümünü dile getiren, “Sorun Bencillik, Çözüm Sencilik” şeklindeki sloganımızdan haberiniz oldu mu?
Bu sloganın dünya genelinde tanıtımında yardımcı olması için Birleşmiş Milletler Genel sekreterine kadar iletildiğini, BİLİYOR MUSUNUZ?
Nereden bileceksiniz…
Bizleri, “okul dışı eğitim” çalışmalarını yaparken gördüklerinde, “herkes sizin gibi olsa” ya da ,”sizin gibilerin sayısı çoğalmalı” diyerek övenlere, “hadi gelin sizlerle çoğalalım” dediğimizde “işim çok, vaktim yok” mazeretine sığınanlarla, bizleri yalnız bırakanlarla daha fazla dikkat çekemedik.
“İklim değişikliği” üzerine kafa yoranları, önerecek projesi olanları, bir araya getirecek bir program düzenlemenizi öneriyoruz.
Saygılarımızla.

Galip BARAN, rektör
***
ANDLARIMIZ VE BİZ…
And dediğiniz ne ki. Bolluğuna bereket: Milletvekili Andı, Hipokrat Andı, Çevre Andı, Öğretmen Andı, Polis Andı, İhracatçı Andı ve de Yurttaşın Andı
Bunların en tutarlısı ve yararlısı, yıllardır çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, milli servet, iş ahlakı, imar ve her şeyi devletten bekleme alışkanlığı gibi alanlarda yaptığımız, “okul dışı eğitim” çalışmalarında geliştirdiğimiz, bizlere sıra dışı kişilikler kazandıran, yaşam biçimimizde yansıyan Yurttaşın Andı’dır.
Sonraları, Bundan Böyle Yasası, Bilinçlenme kılavuzu, bilinçlenme Yasası gibi olarak başlıklar altında kaleme almayı uygun gördüğümüz Yurttaşın Andı’nın tutarlılığı ve yararı:
Öğrencilik günlerimizde her gün bağıra çağıra söylediğimiz ama yaşamda yok saydığımız, (Atatürk’ün Fikir Fedaisi) Dr. Reşit Galib’in müellifi olduğu ANDIMIZ’da yer alan, “yurdu, milleti özden çok sevme” ilkesini, o ilkenin “bağımlısı“ olmamıza yol açacak derecede özümsememize yol açabilmiş olmasından kaynaklanıyor.
Sözü edilen “okul dışı eğitim” çalışmalar; diğer taraftan, dile getirilen ilkeyi yaşamda yok sayışımızın nedeninin farkına varmamızı; bencil varlıkların, yurdu ve milleti, “özde”n çok”u şöyle dursun “özleri kadar” bile sevemeyecekleri gerçeğini İDRAK etmemizi sağladı.
Biz birkaç kişi, “Yurttaşın Andı”nın sorumluları, kefilleri canlı tanıkları ve kanıtlarıyız Diğer Andların da kefil, tanık ve kanıtları var mı? O andlar da aynı derecede, tutarlı ve yararlı mı? O andları içenlerde yurdu ve milleti bizler kadar seviyorlar mı?
Bu soruların yanıtları bize göre ortada. Milletvekili Andı dahil tümünün boş laftan ibaret oldukları ülkenin halinden belli. Görünen köy kılavuz istemiyor.
Örneğin, Devlet Bakanı sayın Kürşat Tüzmen’in övündüğü İhracatçı Andı farklı mı? Atatürk’ün huzurunda and içen ihracatçılar da “yurdu milleti özlerinden çok seviyorlar mı? Öyle olsaydı, bu ülkede yolsuzluk yapanı mumla aramak gerekmez miydi?
Sonuç olarak: bu konuyu yüz yüze tartışmanın, birikimimizi sayın ihracatçılarla paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle, başta sayın Tüzmen olmak üzere sayın ihracatçıları bu önerimizi dikkate almağa davet ediyoruz.
Bilinsin ki, bizler, ne sayın Tüzmen’i ne de sayın ihracatçıları suçlamayı düşünmüyoruz. Bizim de amacımız bu ülkeyi ve milleti aynen sayın ihracatçılar gibi gönendirmektir…
NOT: “Yurttaşın Andı” ve “İhracatçı Andı” örnekleri aşağıdadır.
YURTTAŞ’IN ANDI,
BUNDAN BÖYLE YASASI,
BİLİNÇLENME KILAVUZU,
BUNDAN BÖYLE YASASI,
BİLİNÇLENME YASASI
Ben, ……. ……..
Bundan Böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime/ Vergi kaçırmayacağıma/ Çevreyi kirletmeyeceğime/ Milli servete zarar vermeyeceğime/ Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime/ Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma/ İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma/ İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime/ Toplum sağlığına aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime/ Her şeyi devletten bekleme alışkanlığı”nı terk edeceğime,
Diğer deyişle, kırmızıda duracağıma,
(B)
Sayılan alanlarda kırmızıda geçmek isteyenleri, “Sosyal Yaptırım” olarak bilinen yöntemle uyaracağıma, ayrıca,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de başkalarını aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
Söz veriyorum.
Kırmızıda Durmak: Her türlü yanlış, iş, davranış ve haksızlıktan kaçınmayı öngören bir “ilke” dir. Sosyal Yaptırım : Kırmızıda geçeni, anında, yüzüne karşı, utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
İHRACATÇI ANDI …
Türküm, Üreticiyim, İhracatçıyım, Dünyalıyım, Akılcı, rekabetçi ve yaratıcıyım.
İlkem; en yüksek kaliteyi en doğru fiyatla satmak, değerler zincirinde ilerleyerek ülkemi ve milletimi gönendirmektir.
Ülküm: ülkemi yükseltmek, milletimin ve insanlığın refahına katkıda bulunmaktır.
Ey büyük Atatürk! Açtığın muasır medeniyetler yolunda yürüyerek, gösterdiğin hedef için yılmadan, yorulmadan çalışıyorum. Bu gayretimi artarak sürdüreceğime, hedefimden sapmadan, yolunda yürüyeceğime devam edeceğime,
Namusum ve şerefim üzerine ant içerim
Varlığım Türk varlığına armağan olsun,
Ne mutlu Türküm diyene!
Galip BARAN; Rektör
Bilinç Üniversitesi, TURGUTREİS (Bodrum)
TEL: 0252.382 34 77-0535.844 84 76
E-posta:
galipbaran@ttmail.com,
WEB:http://bilinc-universitesi.blogspot.com/,
http://www.turkcelil.com/, http://www.internethaber.eu/,