31 Temmuz 2008 Perşembe

BEN TÜRK DEĞİL MİYİM?
Türk’ün kurala NEDEN:
İşine ve kolayıma geldiği YERDE ,
İşine ve kolayıma geldiği ZAMANDA,
İşine kolayıma geldiği KADAR
UYDUĞU soruluyor
Ben kurala:
İşime ve kolayıma gelmediği YERDE de ,
İşime ve kolayıma gelmediği ZAMANDA da,
İşime kolayıma geldiğinden DAHA FAZLA uyuyorum
Ben T
ürk değil miyim?
Ben de Türküm.

Şu farkla: “YASA BAĞIMLISI" yım.
ÇILGIN” ın tekiyim.
Üstelik herkes “YASA BAĞIMLISI” olsun;
Türkler ÇILDIRSIN istiyorum.
Dedim ya “ÇILGIN”ın tekiyim…
Çok şey mi bekliyorum?
Galip Baran
***

HAK VE EŞİTLİK PARTİSİ ve "TÜRKİYEMİ SEVMEK GRUBU" üyelerine:
Tez elden, "yurdu ve milleti özden çok sevme" ilkesini REHBER edinelim.

Bize göre, HAK da EŞİTLİK de TÜRKİYEMİ SEVMEK de bu ilkeyi içselleştirmedikçe, bu ilkeyi yaşantılarımızda tek tek sergilemedikçe, HAYALDiR. Yaşanmakta olan sorunlar bu HAYALİN en açık göstergesidir.
Bu bağlamda aşılması gereken ENGEL:
"bencillik"tir.
Bencil varlıklar "bırakın özden çok"u "özleri kadar" bile sevemezler, bu yurdu ve bu milleti.
"Nasıl olur, insan yurdu ve milleti özden çok nasıl sever" , ya da " sevmeyen mi var" diyenler:

www. turkcelil.com, www.internethaber.eu sitelerine bakabilirler
Galip Baran; bilinç üniversitesi rektörü

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği'nden: "BİLİNÇ"

Sayın ÇETKODER (Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği) ilgili ve yetkilileri;
Tüketicileri uyarma konusundaki çabalarınız için sizleri içtenlikle kutluyoruz. Yazınızda "bilinçli tüketici" ve "vatandaşların bilinçlenmesi" gibi ifadeleri görünce bir noktaya dikkat çekmek gereğini duyuyoruz."Okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız, yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalardan çıkardığımız sonuca göre; bilinç sözcüğünden yapılan bir fiil nesne almıyor. Almaması gerekir. Bu sözcükten yapılan fiil geçişsiz (inranstiv verb)dir. Bir başka deyişle, kişi kişiyi bilinçlendiremez. Bilgilendirir. Bilinç sözcüğü, sorumluluk içermelidir. Örneğin: Trafik bilinci, trafik yasasının kurallarının tümüne uyulmasını ve uymayanların uyarılmasını öngören bir kavramdır, bize göre...
Bu konuda daha fazla bilgi için, aşağıda görülen sitelerdeki yazılarımızdan faydalanılabilir.
Selam ve saygılarımızla,
(Resim: Bilinçli bir çevreci ve tüketicinin huzuru)
Galip BARAN;
Rektör, Bilinç Üniversitesi,
Turgutreis-BODRUM
From: CEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (CETKODER) GENEL MERKEZİ
Sent: Tuesday, July 29, 2008 1:24 PM
Subject: ÇETKODER DEN TÜKETİCİLERE ÖNEMLİ UYARILAR
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş Her biri birer tüketici olan vatandaşlarımızı uyaran açıklamalar yapıyor.
"Bilinçli Tüketici olmak zorundayız"
Çevre Ve Tüketeci Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, "Vatandaşımızın bilinçlenmesi ve toplumsal kalkınmaya yönelik yaptığımız çalışmalar içinde görüyoruz ki, vatandaşımızın halen bilgi eksikliği var. Yasalardan kanunlardan doğan hak ve sorumluluklarının farkında olmayan bir çok vatandaşımız var. Bu nedenle Her biri birer tüketici olan vatandaşımızın bilinçlenmesi ve toplumsal kalkınmamız adına Tüketicilerimizi uyaran hususlarda sizlere burada bilgi aktarmak istiyorum. Tüketici haklarını bilmeli ve ona göre davranmalı" dedi.
Bu Nedenle: Ayıplı Mal, Ayıplı Hizmet, Taksitle satış sözleşmeleri, Devre tatil sözleşmeleri, Paket tur sözleşmeleri, Kampanyalı satış sözleşmeleri, Kapıdan satışlarda ne yapmak gerekir, haklarımız nelerdir, mesafeli sözleşme nedir ve haklarımız nelerdir, Tüketici kredisi kullanımı ve haklarımız nelerdir ? sorularına bir cevap vereyim istiyorum.
1- Ayıplı Mal ne demek, ve siz ayıplı mal karşısında ne yapacaksınız, haklarınız neler?
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre, satın aldığınız malın varsa standardına uygun olması, yoksa tatmin edici bir kalitede olması zorunludur. Satın aldığınız mal ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında belirtilen veya satıcı tarafından size anlatılan özellikleri taşımaması ya da sizin kullanım amacınıza aykırı eksiklikler taşıması durumunda o mal ayıplı (kusurlu) demektir"
O zaman haklarınız, Satın aldığınız malın ayıplı olduğunu, daha kullanmaya başlamadan anladığınız takdirde, malı teslim aldığınız tarihten itibaren 30 gün içinde satıcıya şikayetinizi bildirmek zorundasınız. Satın aldığınız malın kullanımı sırasında ortaya çıkan bir ayıp söz konusu ise bu gizli ayıp anlamına gelir. Bu durumda da malın teslim tarihinden itibaren 2 yıl içinde haklarınızı kullanabilirsiniz.
Bu süre, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda 5 yıldır.
Her iki durumda da vatandaşımızın 4 seçimlik hakkı vardır; Ödediğiniz bedelin iade edilmesini, Malın ayıpsız olanı ile değiştirilmesini, Ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirimini, Ücretsiz olarak tamir edilmesini, isteyebilirsiniz.
Bunlar tüketici vatandaşımızın yasal haklarıdır ve hangisini kullanacağınıza satıcı değil, Tüketici yani siz karar vereceksiniz.
Peki hangi mallar kanun kapsamı içindedir?
Taşınır mallar, Konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar, Elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü vb. gayrı maddi mallar, kanun kapsamındadır.
Buradaki sorumluluklar ise; Tüketicilerimiz Alışverişlerinde, garanti belgesi ile tanıtma ve kullanma kılavuzlarına dikkat edeceklerdir.
Sonradan teslim gerektiren veya stokta bulunmayan bir mal sipariş ettiğinizde, yazılı bir sözleşme yapınız. Satın aldığınız mal ayıplı çıkmışsa, hemen malı de yanınıza alarak aldığınız yere gidiniz.
Fatura, fiş ya da satın aldığınızı gösteren diğer kanıtlarınızı da yanınızda götürmeniz faydanızadır. Ayıplı olduğunu bilerek satın aldığınız, ambalajında ya da satın aldığınız yerde kolaylıkla okunabilecek bir yerde "özürlüdür" ibaresi bulunan mallar hakkında 4 seçimlik hakkınızı kullanmanız mümkün değildir.
Ayıplı malın neden olduğu zararlar ise; Satın aldığınız malın ayıplı olması nedeniyle, yaralama ve/veya ölümle sonuçlanan hallerde, kullandığınız diğer mallarda hasar oluşması durumunda, o malı satın aldığınız tarihten itibaren 3 yıl içinde tazminat isteme hakkınız da bulunmaktadır.
Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden hile ile gizlenmişse bu gibi hallerde zamanaşımı süresi yoktur.
Çözümü organlarına gelince; Tüketici satın aldığı mal ile ilgili şikayetinizin çözümlenmesinde zorlanıyorsa, satıcıya hakem heyetine gideceğinizi söylemenizde yarar vardır..
Satıcı yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, Tüketicilerimizin ikamet ettiği veya malı satın aldığınız yerdeki Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine, Tüketici Mahkemelerine şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirler.
Tüketici vatandaşımız yazılı dilekçesinde; Malın özelliklerini, nereden ve ne zaman satın aldığını ve ne kadar para ödediğini, sorunun ne olduğunu, satıcıya şikayetinizi ilettiğinizde neler olduğunu, ne yapılmasını istediğinizi anlatacaklardır. Dilekçe ve başvurunuzun yerine ulaşıp ulaşmadığının tespiti içinde özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih etmelidirler.
2- Ayıplı Hizmet'e gelince;
Bir hizmet karşılığında ödemede bulunduysanız. (örneğin kuru temizleme, ayakkabı tamiri, kargo hizmeti, kuaförde aldığınız hizmetler gibi) o hizmetin tam olarak yerine getirilmesini isteme hakkına sahipsiniz demektir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre, satın aldığınız hizmet reklam ilanlarda belirtilen, hizmeti sunan tarafından size vaat edilen, sözleşmede yazılı olan standartlarına ya da teknik kurallarına uygun değilse, yararlanma amacı bakımından değerini ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeriyorsa ayıplı hizmet demektir.
Haklarınız ise; Satın aldığınız hizmetin açık ayıp taşıdığını anlamanız halinde, hizmetin yerine getirildiği tarihten itibaren 30 gün içinde durumu sağlayıcıya bildirmeniz gerekmektedir.
Daha uzun bir süre için garanti verilmemiş ise ve ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile ayıplı hizmetten dolayı yapılacak talepler, hizmetin yerine getirilmesinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabiidir.
Örneğin çatınızı tamir ettirdikten sonra yağmur yağdığında çatınız yine akıyorsa. Bu durumda; ödediğiniz bedelin iade edilmesini, Hizmetin yeniden görülmesini, Ayıp oranında bedel indirimini isteme haklarınız vardır.
Hizmeti sunan sağlayıcı, sizin seçtiğiniz talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Hizmet sağlayıcı, bayi, acenta ya da kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu zarardan sorumludur.
Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmesi, bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Ayıplı hizmetin neden olduğu zararlara gelince ise; Bu haklarınızdan biri ile birlikte ayıplı hizmetin neden olduğu bir zarar varsa, bu zararın tazmin edilmesini de isteyebilirsiniz. Uğradığınız zararlardan dolayı tazminat talebiniz ise 3 yıllık zamanaşımına tabidir.
Bunlar sizin yasal haklarınızdır ve hangisini kullanacağınıza sağlayıcı değil, siz karar vereceksiniz.
Sorumlulukları gelince; Hizmet alımında, mümkünse yazılı bir sözleşme yapınız ve bir nüshasını mutlaka alınız. Verilen hizmetin ayıplı olduğunu anladığınızda, hizmeti satın aldığınız firmaya başvurarak şikayetinizi sözlü veya yazılı olarak bildiriniz.
Çözüm organları yine; Satın aldığınız hizmetle ilgili şikayetlerinizin çözümlenmesinde zorlanıyorsanız, sağlayıcıya hakem heyetine gideceğinizi söyleyiniz. Hizmeti sunan yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, ikamet ettiğiniz veya hizmeti satın aldığınız yerdeki: Tüketici sorunları hakem heyetlerine,Tüketici mahkemelerine şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, reklam örneği, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.
Yazılı Dilekçenizde; satın aldığınız hizmetin ne olduğunu, özelliklerini, hizmetin ne zaman ve nerede verildiğini, ne kadar para ödediğinizi, sorunun ne olduğunu, hizmeti sunan sağlayıcıya durumu ilettiğinizde neler olduğunu,ne yapılması istediğinizi anlatın.Dilekçenizin yerine ulaştığından emin olmak için ise özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
3- Taksitli satış sözleşmeleri için ise; "Satın almak istenilen mal ya da hizmetin fiyatı yükseldikçe, taksitle yapılan satışlara da rağbet artmaktadır. Ancak taksit sayısı arttıkça, ödeyeceğiniz faiz miktarı da artacaktır. 4077 sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanuna göre, bedelin en az iki taksitle ödendiği, mal ya da hizmetin sözleşmenin düzenlendiği anda teslim edildiği alışveriş türü taksitli satıştır. Taksitli satışlarda en çok karşılaşılan sorunların başında; sözleşmelerde ödeme miktarı, taksit miktarı, faiz, gecikme faizi, vade sayısı gibi bölümlerin boş bırakılması gelmektedir. Bu bölümlerin satıcı ile uzlaştığınız şekilde doldurulmuş olmasına dikkat edin. Taksitli alışveriş yapacaksanız, mutlaka yazılı bir sözleşme imzalayın, sözleşmenin bir nüshasını alın ve sözleşme metnini iyi okuyun. Sözleşme metninin en az 12 punto ve koyu siyah harflerle düzenlenmesi zorunludur. Ödeme planı gibi sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan bir takım belgeler varsa bunları istemeyi unutmayın.
Sözleşmeden ayrı olarak bir senet düzenlenecekse, her bir taksit için ayrı ayrı ve nama yazılı senet imzalayın.
Yaptığınız ödemeler için mutlaka makbuz alın. Bu tür sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı düşecek şekilde ve tüketici aleyhine sonuç doğuracak haksız şartlar doğurabilir, ancak bu hükümler geçersizdir.Borçlandığınız toplam miktarı önceden ödeme hakkınız vardır. Bir taksit miktarından az olmamak üzere bir veya daha fazla taksit ödemesinde de bulunabilirsiniz. Bu durumda satıcı ya da hizmet sağlayıcı ödenen miktara göre faiz indirimi yapmak zorundadır. Sözleşmede olması gereken asgari koşullar ise; malın veya hizmetin vergiler dahil peşin satış fiyatının, vadeye göre faiz ile birlikte ödenecek toplam satış fiyatının, aylık veya yıllık faiz oranı ile gecikme faizi oranının, ön ödeme tutarının, ödeme planının yazılı olmasına dikkat edin.
Taksitli satışlarda, gecikme faiz oranı, sözleşmede belirlenen faiz oranının yüzde 30'unu geçemez.
Burada da yine çözüm organlarımız ; Taksitle yaptığınız alışverişte, sözleşme nedeniyle bir uyuşmazlığınız olursa, örneğin sözleşmede yazılı olandan farklı bir faiz oranı uygulanır, ödeme planınız değiştirilir ya da toplam ödeme yaptığınız veya birden fazla taksiti ödediğiniz halde gerekli indirim faizi yapılmaz ise ikamet ettiğiniz veya malı satın aldığınız yerdeki: Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine, Tüketici Mahkemelerine, Şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz. Yazılı dilekçenizde, taksitli alışverişinizi nerede ve ne zaman yaptığınızı ve ne kadar para ödediğinizi, sorunun ne olduğunu, satıcıya ya da hizmet sağlayıcıya şikayetinizi ilettiğinizde neler olduğunu, ne yapılmasını istediğinizi anlatın. Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için her zaman söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
4- Devre tatil sözleşmeleri ; En uygun imkanlarla tatil yapmak, bu tatil süresince de yaptığınız sözleşme ve ödemeye uygun olarak sorunsuz bir tatil geçirmek hakkınızdır. Son düzenlemelerle, devre tatil, sözleşmelerinde tüketicilerin korunma alanı genişletilmiştir. Devre tatil sözleşmelerinde, en az 3 yıl süreyle, yıl içinde bir haftadan az olmak üzere, belirli bir dönem için tatil amaçlı bir taşınmazın kullanım hakkının devri söz konusudur. Bu tür bir sözleşmeyi imzalamadan önce, sağlayıcının vaat ettiği şart ve imkanlarla sözleşmenizde yer alan şart ve imkanları karşılaştırınız. Size gösterilen katalog, film ve benzeri malzemeyle yetinmeyiniz. Araştırma yapınız. Tanıtım broşürü isteyiniz, sözleşmeye aksi yazılmadıkça, broşürde yer alan şartlarda değişiklik yapılamaz. Haklara gelince; Sözleşmenizi mutlaka yazılı olarak yapınız ve bir nüshasını alınız. Sözleşmenizde ödeme miktarı, taksit miktarı, faiz, gecikme faizi, vade sayısı gibi bölümlerin doldurulmuş olmasına dikkat edin.
Sözleşme metni en az 12 punto ve koyu harflerle basılı olmalıdır, iyi okuyunuz, aceleye getirmeyiniz. Sözleşmenin ayrılmaz parçası olacaka bir takım belgeler varsa, bunları da isteme hakkınız vardır. Sözleşmeyi imzaladıktan sonra 10 gün içinde her hangi bir gerekçe göstermeden, hukuki ve cezai bir sorumlulukta yüklemeden cayma hakkınız bulunmaktadır. Bu süre dolmadan sizden herhangi bir ödeme yapmanızı ya da sizi borç altına sokacak bir belge isteyemezler. Ancak, sözleşmeyi devre tatile konu olan tesisten yaptıysanız, ödeme yapmanız yada sizi borç altına sokacak belge imzalamanız istenebilir.
Cayma hakkınız ise geçerlidir. Sözleşmede yer alması gereken asgari koşullardan biri eksikse bu durumu üç ay içinde sağlayıcıya bildirin. Bu süre içinde eksiklik giderilmezse sözleşme kendiliğinden sona erer. Bu durumda yaptığınız bir ödeme varsa, satıcı, sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 10 gün içinde size paranızı iade etmekle yükümlüdür. Hiçbir cezai şart uygulamaz veya tazminat istenemez. Sözleşme metninde veya başka bir belgede, haklarınızdan feragat ettiğinize ilişkin yada satıcının yükümlülüklerini sınırlayan kayıtlar ile iyi niyete aykırı tüketici aleyhine haksız şartlar geçersizdir. Böyle bir durumda karşılaşırsanız satıcıya bu tür bir kaydın "geçersiz olacağını" ve Hakem Heyetine başvuracağınızı hatırlatın.
Sözleşmede bulunması gereken hususlar ise ; Sözleşme konusu hakkın niteliği, kapsamı ve kullanım koşulları,Taşınmaz fiili ve yeri, İnşaat halinde ise durumu ve tamamlanma tarihi, Tamamlanamaması halinde her türlü ödemenizin yasal faiziyle iade edileceğine ilişkin taahhüt, Taşınmazın bakım ve onarımı ile yönetim ve idaresinin ne şekilde olacağı, Yararlanacağınız yüzme havuzu, sauna ve benzeri ortak tesisler ile su, aydınlatma ve benzeri hizmetler ve bunlardan yararlanma şartları, Sözleşmenin süresi ve tatil hakkınızı kullanacağınız dönem, Devre tatil hakkınızı kullanmanız karşılığı, ödeyeceğiniz bedel, diğer hizmetler için ödeyeceğiniz bedel ve genel idari masrafların ne şekilde hesaplanacağı, Devre tatil hakkınızı devredip edemeyeceğiniz,Sözleşmede belirtilenler dışında, herhangi bir ödemeye ve yükümlülüğe yol açılmayacağı, Cayma hakkınız ve bunu ne şekilde kullanabileceğinize, Sözleşmenin imzalandığı yer ve tarihe ilişkin bilgilerin bulunmasına dikkat edin.
Yine bu husus da da anlaşmazlık halinde çözüm organları : Devre tatil sözleşmesine aykırı bir durumla karşılaşır ve sorunu sağlayıcıya ilettiğiniz halde çözüm sağlayamazsanız, uyuşmazlık konusu miktara göre ikamet ettiğiniz yerdeki, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine, Tüketici Hakemlerine Şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.
Yazılı dilekçenizde, sözleşmeyi ne zaman nerede imzaladığınız, ne kadar para ödediğinizi, sorunun ne olduğunu, sağlayıcıya şikayeti ilettiğinizde neler olduğunu, talebinizin ne olduğunu belirtin. Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için her zaman söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
5- Paket tur sözleşmeleri ile ilgili olarak da; Paket tur ya da paket tatiller, seyahat acenteleri veya tur şirketleri tarafından düzenlenen, ulaşım, konaklama gibi hususların fiyatlara dahil olduğu ve 24 saatten uzun bir süreyi kapsayan veya gecelik konaklamayı içeren bir turistik hizmet türüdür.
Bir paket tura katılmak istiyorsanız, seyahat acentesinden tanıtım amaçlı bir broşür isteyiniz. Tur başlamadan önce bir yazılı sözleşme yapılması zorunludur. En az 12 punto siyah koyu harflerle basılmak zorunda olan sözleşmenizin bir nüshasını isteyin.
Bu tür sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı olarak tüketici aleyhindeki haksız şartlar geçersizdir. Sözleşme imzalanmadan önce hareket, dönüş tarihleri ve saatleri ile kesintiler dahil paket turun süresinin size uyup uymadığından emin olunuz.
Hareketten önce, tur sırasında bir sorun çıkması halinde başvurabileceğiniz temsilcinin adı, adresi, telefon numarası yada yerel bağlantı noktalarındaki temsilcilerle ilgili bilgileri alınız. Burada haklarınıza gelince; Sözleşmede öngörülen fiyat (liman ve havaalanına iniş vergileri gibi harç ve ücretler ile döviz kurlarından kaynaklanan değişiklikler hariç) ve koşullar değiştirilemez. Değişiklik halinde her hangi bir tazminat ödemeden sözleşmeden cayma hakkınız vardır.
Bu durumda acente paranızı 10 gün içinde iade etmek zorundadır. Paket tura devam etmeniz mümkün değilse, hareketten en az 7 gün önce acenteye bildirerek, tüm koşulları yerine getiren bir üçüncü kişiye devredebilirsiniz. Ancak bu durumda, siz ve devrettiğiniz kişi, bakiye tutarının ve devirden dolayı ilave masrafların ödenmesinden müteselsilin sorumlu olacaktır. Turun için yada gereği gibi yerine getirilmemesi halinde, hizmetin yerine getirilmesi gereken yada yerine getirildiği tarihten itibaren 30 gün içinde durumu acentenize bildirmeniz gerekir. Sözleşmenin acente tarafından fesih edilmesi halinde de bedel 10 içinde iade edilmek zorundadır.
Tüketicinin uğradığı zararı tazmin hakkı doğar. Tabi ki bir alternatif düzenlemede vardır. Paket tur sırasında, seyahat acentesinin sözleşmede belirtilen biri veya bir kaçını yerine getirmemesi ya da yerine getiremeyeceğinin anlaşılma sı halinde, size ilave maliyet getirmeyen alternatif bir düzenleme yapılmasını isteyebilirsiniz.
Bu durumda, acente sözleşmede yer alan hizmet ile sunulan hizmet arasındaki farkı tazmin etmek zorundadır.Ancak, bu alternatif düzenlemeyi kabul etmek zorunda değilsiniz. Bu durumda da acente, sizi hareket yerine veya kabul edeceğiniz her hangi bir dönüş noktasına dönmeniz için eşdeğerde ulaşım imkanı sağlamakla yükümlüdür.
Böyle bir durum da başınıza gelirse, acente yaptığınız tüm ödemeleri 10 gün iççinde ödemek, gerekli hallerde zararınızı da tazmin etmek zorundadır. Ancak sözleşmede bulunması gereken asgari hususlar burada da vardır şunlardır. Tur başlamadan önce sözleşmenizde, sözleşme taraflarının, isim, unvan, açık adres ve telefonları, hareket, dönüş tarihi ve saatleri ile kesintiler dahil paket turun süresi, paket tur sırasındaki duraklama yerleri ve nakil bağlantıları dahil turun güzergahı, ulaşım araçlarının cinsi, konaklama yeri ve sınıfı, bunların süreleri, yemek öğün sayısı, varsa rehber ücret ile paket tura dahil diğer hizmetlere ilişkin bilgiler, paket tur öncesi ve paket tur sırasındaki fesih koşulları, seyahat acentesinin kusuru veya sözleşmeye kısmen veya tamamen uymaması halinde ödeyeceği tazminat ile ödenmiş olan paranın iadesine ilişkin bir taahhüt, mücbir sebep sayılan haller ve bu hallerde tarafların hak ve sorumlulukları, paket turun YTL (Yeni Türk Lirası) olarak vergiler dahil fiyatı ve ödeme şekli, vadeye göre faiz ile birlikte ödenecek YTL olarak toplam satış fiyatı, faiz miktarı, faizin hesaplandığı yıllık oran ve sözleşmede belirtilen faiz oranının yüzde 30 fazlasını geçmemek üzere gecikme faizi oranı, peşinat tutarı, ödeme planı, borçlunun temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları yer alır.
Tüketici Mahkemeleri ise her il ve ilçenin Adliye binalarında bulunmaktadır.
6- Kampanyalı satış sözleşmeleri ile ilgili olarak; Gazete, radyo, televizyon ilanı ve benzeri yollarla duyurularak yapılan kampanyalı satışlar, teslimatın daha sonra yapılacak olması nedeniyle tüketiciler için risklidir.
Özellikle fiyatı yüksek olan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar ile otomobil, minibüs ve motosiklet gibi araçlar için düzenlenen kampanyalı satışlarda mutlaka Kampanyalı Satış İzin Belgesi'nin olup olmadığı kontrol ederek, sözleşme yapın.
Bu tür sözleşmelerin yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. En az 12 punto ve siyah koyu harflerle basılmış olan sözleşmenizi iyi okuyun ve bir nüshasını alın. Ödeme planı gibi sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde bir takım belgeler varsa, onları da istemeyi unutmayın. Bu tür sözleşmelerde iyi niyet kuralına aykırı olarak ve tüketici aleyhinde sonuç doğuracak haksız şartlar varsa bu hükümler geçersizdir.
Sözleşme imzalandıktan sonra, içeriğinin tüketici aleyhine değiştirilemeyeceğini de unutmayın. Burada haklarınız ise; Kampanyalı satışlarda malın teslimi yada hizmetin yerine getirilme süresi, sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 12 ayı geçemez. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar ise 30 aydır.
Kampanyalı satış sözleşmesini imzaladıysanız, malı teslim alacağınız tarihe kadar yaptığınız ödemelerinizi satıcı sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorundadır. Satıcı, kampanyalı satış konusu olan mal, garanti bankası, tanıtma ve kullanma kılavuzu ile satılması zorunlu mallar kapsamında ise bu belgeleri size vermekle yükümlüdür.
Kampanyadan ayrılmaya karar verirseniz, bunu noter aracılığı yada iadeli taahhütlü mektup ile satıcıya bildirin. Satıcı, malın teslim tarihini geçmemek şartıyla, ödemiş olduğunuz tüm bedel ve kıymetli evrakı size iade etmek zorundadır. Sözleşmede bulunmazsı gereken hususlar ise; malın veya hizmetin vergiler dahil peşin satış fiyatının, ödeme planının, kampanya bitiş tarihinin, malın teslim tarihinin, teslimat şeklinin, temerrüde düşmeniz halinde hukuki sonuçların, malın marka, model, renk ve benzeri ayırt edici özelliklerinin yazılı olmasına dikkat edin.
Eğer taksitli kampanyalı satış ise ; Taksitli kampanyalı satışa katıldıysanız, sözleşmenizde toplam ödeme miktarı, taksit miktarı, faiz, gecikme faizi, vade sayısı gibi bölümlere dikkat edin. Bu bölümleri satıcı ile uzlaştığınız şekilde doldurulmuş olmasına dikkat edin. Sözleşmeden ayrı olarak bir senet düzenlenecekse, her bir taksit için ayrı ayrı ve nama yazılı senet imzalayın. Yaptığınız ödemeler için mutlaka makbuz alın. Taksitli kampanyalı satışlarda, borçlandığınız toplam miktarı önceden ödeme hakkınız vardır.
Bir veya birden fazla taksit ödenmesinde de bulunabilirsiniz. Bu durumda gerekli faiz indiriminin yapılması gerekir. Ve yine çözüm organları : Kampanyalı satış sözleşmesinde belirtilen hususlar eksik yerine getirilir yahut belirtilen tarihte mal teslim edilmezse, kampanyadan ayrılmak istediğinizi bildirdiğiniz halde o güne kadar yaptığınız ödemeyi geri almakta sorun çıkar ya da ödemenizden kesinti yapılması gibi bir durumla karşılaşırsanız ikamet ettiğiniz yerdeki, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine, Tüketici Mahkemelerine, Şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.
Yazılı dilekçenizde, kampanyalı satışa nerede ve ne zaman katıldığınızı ne keder para ödediğinizi, sorunun ne olduğunu, satıcıya ya da hizmet sağlayıcıya şikayetinizi ilettiğinizde neler olduğunu, ne yapılmasını istediğinizi anlatın. Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
7- Kapıdan satışlarda ne yapmalısınız ve haklarınız nelerdir konusunda ise; "Satıcının evinize ya da işyerinize gelerek yaptığı satışlara kapıdan satış olarak adlandırılmaktadır. Bu tür alışverişlerinizde, kapıdan satış firmanın, Kapıdan Yetki Satış Belgesi olup olmadığını kontrol edin.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen bu belgeler bu yıl geçerlidir. Mutlaka yazılı bir sözleşme yapmaya özen gösterin. Sözleşmenin bir nüshasını alın, sözleşme tarihinizi kendi el yazınızla yazın. Eğer satıcı geçmiş gün tarihi yazmanızı teklif ederse, kesinlikle kabul etmeyin. Sipariş vermediğiniz halde evinize gönderilen malları kabul etmeyin, çünkü daha sonra bu mallar için ödeme yapmak zorunda bırakılabilirsiniz. Burada haklarınız Kapıdan satışlarda malı teslim aldığınız tarihten itibaren 7 gün içinde kabul etmekte ya da hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbestsiniz. Bu süre dolmadan sizden her hangi bir isim altında ödeme yapmanız veya sizi borç altına sokacak bir belge imzalamanız istenemez.
O yüzden, 7 günlük süreyi kullanın, tam olarak karar vermeden bir ödeme yapmayın. Kapıdan satışlarda mal ve hizmetin, sözleşmede belirtilen fiyat, nitelik, miktar ve sürelere uygun olarak teslim ya da yerine getirilmesi zorunludur.
Buna aykırı davranılması halinde satıcı, bayi, acente, temsilci, üretici, ithalatçı ve varsa kredi veren müteselsilin sorumludur. Taksitli ve kapıdan satışlarda, sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senedin her bir taksit için ayrı ayrı olarak şekilde ve nama yazılı olarak düzenlenmesini isteyin. Sorumluluklarınız ise, Yaptığınız yazılı sözleşmeyi iyi okuyunuz, bir nüshasını alın.
Bu sözleşme metinlerini en az 12 punto büyüklükte ve koyu harflerle basılmış olması gerekir. Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan bir takım belgeler varsa (örneğin ödeme planı) bunları da isteyin. Sözleşmenin ilk sayfasında hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin 7 gün içinde "cayma hakkınız" bulunduğunuzu belirten ibrenin bulunup bulunmadığını kontrol edin. Bu ibrenin 16 punto koyu siyah harflerle yazılmış olması zorunludur. Sözleşmenizde, malın veya hizmetin teslim tarihi, vergiler dahil peşin satış fiyatı, mal veya hizmetin nitelik ve niceliğine ilişkin açıklayıcı bilgilerin, cayma hakkınızı kullanmak isterseniz, bu bildirimi yapacağınız yerin açık adresinin, yer alıp almadığını kontrol edin. Satıcı tarafından önceden hazırlanan standart sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olabilecek şartlar varsa ve bunlar sizinle müzakere edilmemiş ise sözleşmenin bu hükümleri geçersizdir.
Cayma hakkını kullanmak istemeniz durumunda, her hangi bir şekil şartına bağlı kalmaksızın talebinizi satıcıya bildirin. Satıcı, sizin cayma bildiriminiz kendisine ulaştığı andan itibaren20 gün içinde malını almakla yükümlüdür. Yine çözüm organları; Satın aldığınız mal ya da hizmet ile ilgili şikayetinizin çözümlenmesinden zorlanıyorsanız, satıcıya ya da hizmet sağlayıcıya Hakem Heyetine gideceğinizi söyleyin.
Satıcı ya da sağlayıcı yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, ikamet ettiğiniz veya mal ya da hizmeti satın aldığınız yerdeki, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine, Tüketici Mahkemelerine, Şikâyet konusu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz. Yazılı dilekçenizde, satın aldığınız mal ya da hizmetin ne olduğunu, özelliklerini, malın ne zaman teslim edildiğini ya da hizmetin nerede ve ne zaman verildiğini, ne kadar para ödediğinizi, sorunun ne olduğunu, satıcıya ya da sağlayıcıya durumu ilettiğinizde neler olduğunu, ne yapılmasını istediğinizi anlatın Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
8- Mesafeli Sözleşmeler ile ilgili olarak da ; Yazılı, görsel ve elektronik ortamda yada diğer iletişim araçları kullanılarak, satıcı ya da sağlayıcı ile yüz yüze gelmeden yaptığınız alışverişler mesafeli sözleşme olarak adlandırılır.
Gazete, dergi, televizyon yada Internet satışa sunulan malların boyutları, renk ve modelleri, kullanım şekli gibi hususlarda göz aldanması olabilmektedir. Bu nedenle, ön bilgileri doğru ve eksiksiz olarak aldığınızdan emin olun. Mal size teslim edilmeden ya da hizmet yerine getirilmeden önce b.u bilgileri içeren yazılı bir onay alın. Ancak o zaman sözleşmeyi imzalayın.
Bu sözleşmelerin en az 12 punto ve koyu harflerle düzenlenmesi zorunludur. Sözleşmenin yazılı olarak yapılması ve bir nüshasının size verilmesi gerekir. Sözleşmenin ve ön bilgilerin teyidine ilişkin yazılı belgenin birer nüshasını imzalayarak alın. Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde bir takım belgeler varsa, bunları da isteyin.
Burada haklarınız; Mal satışına ilişkin mesafeli sözleşmelerde, tüketicinin hiçbir cezai ve hukuki sorumluluk üstlenmeksizin ve bir gerekçe göstermesine gerek olmadan 7 gün içinde cayma hakkı vardır. Hizmet alımı ile ilgili sözleşmelerde, cayma hakkı sözleşmenin imzalandığı tarihte başlar.
Hizmet 7 gün dolmadan yerine getirilecekse, tüketiciler hizmetin başlayacağı tarihe kadar cayma hakkını kullanabilir. Tüketici bin ön ödeme yaptıysa ve sonradan cayma hakkını kullanmışsa, bu miktar kendisine 10 gün içinde iade edilmek zorundadır.
Elektronik ortamda anında ifa edilen hizmetler ve tüketiciye anında teslim edilen mallara ilişkin sözleşmelerde bu cayma hakkı geçerli değildir.
Tüketicinin özel istekleri doğrultusunda üretilen ya da üzerinde değişiklik yapılan mallarda da tüketicinin cayma hakkı yoktur.
Cayma hakkınızı kullandıysanız, satıcı 20 gün içinde malı geri almakla yükümlüdür. Satıcıya da sağlayıcı, siparişin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç 30 gün içinde size malı teslim etmek ya da hizmeti sunmak zorundadır. Bu süreyi, size yazılı olarak bildirmek şartıyla en geç 10 gün uzatabilir.
Burada kapsam dışı sözleşmeler olabilir onlar ise; banka, sigorta ile ilgili, otomatik satış makineleri, halka açık jetonlu telefonlar ve açık artırma yoluyla akdedilen sözleşmeler, gıda, içecek ve günlük tüketim için tüketicinin evine veya işyerine düzenli olarak sağlanan malların tedariki, sağlayıcının üstlendiği barınma, uylaşım, yemek tedariki, sportif ve kültürel faaliyetler ve eğlence hizmetlerini özel bir günde veya sürede tedarik etmesine ilişkin hükümler içeren sözleşmeler kapsam dışıdır.
Yine çözüm organları; Mesafeli sözleşme sonucu ortaya çıkan şikayetinizi öncelikli sözleşme yaptığınız kuruluşa iletin. Sorun çözümlenmediği taktirde hakem heyetine başvuracağınızı da belirtin. Buna rağmen sonuç olumsuz olursa, ikamet ettiğiniz yerdeki ; Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine,Tüketici Mahkemelerine, Şikayet konusu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, fgaranti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz. Yazılı dilekçenizde, ne zaman hangi koşullarda sözleşme yaptığınızı, ödediğiniz tutarı ve ödeme planı, şikayetinizi ilettiğinizde neler olduğunu, ne yapılması istediğinizi anlatın. Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
9- Tüketici Kredisi kullanımı ile ilgili olarak da ; İhtiyaç kredisi, taşıt kredisi, konut kredisi, tatil kredisi, eğitim kredisi adları altında yetkili banka, özel finans kuruluşları veya finansman şirketleri aracılığı ile kullandığınız kredilerin genel adı tüketici kredisidir.
Bu tür sözleşmelerin en az 12 punto ve koyu harflerle yazılmış olması zorunludur. Sizde kredi çekiyorsanız, yazılı sözleşmenizin bir örneğini mutlaka alın. Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan ödeme planının da sözleşme ile size birlikte verilmesi zorunludur. Bu tür sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı olarak ve tüketici aleyhine sonuç doğuracak haksız şartlar varsa bu hükümler geçersizdir. Sözleşme imzalandıktan sonra içeriğinin tüketici aleyhine değiştirilemeyeceğini de unutmayın.
Burada haklarınız ise; Tüketici kredisi kullandıysanız, borçlandığınız toplam miktarı veya vadesi gelmemiş bir ya da daha çok taksiti erken ödeme hakkınız vardır. Bu durumda kredi veren sizden herhangi biri isim altında ek bir ödeme yapmanızı isteyemez. Ancak erken ödeme miktarı, asgari ödeme miktarından az olamaz.Kredinin tamamının yada bir veya birden fazla taksitinin vadesinden önce ödenmesi durumunda, kredi veren gerekli faiz ve komisyon indirimlerini yapmakla yükümlüdür. Sözleşme metninizde, kredi faizi ve temerrüt (gecikme) faizi oranlarının yazılı olmasına dikkat edin. Faiz oranları, sözleşme süresi içinde tüketici aleyhine değiştirilemez.
Gecikme faiz oranı da, sözleşmede yazılı olan kredi faizi oranının yüzde 30 fazlasını geçemez. Tüketici kredisi, belirli marka bir mal yada hizmet satın alınması yada belirli bir satıcı ya da sağlayıcı ile sözleşme yapılması şartı ile verilmişse, malın teslim edilmemesi yada hizmetin yerine getirilmemesi halinde, kredi veren tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumludur. Kredi verenin ödemeleri, bir kıymetli evraka bağlanması yada krediyi kıymetli evrak kabul etmek suretiyle teminat altına alması yasaktır.
Kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, borcun ödenmesini kefilden isteyemez. Yine çözüm organları: Tüketici sözleşmesinde yer alan hususlara aykırı bir durum ortaya çıktığında, sorununuzu ve şikayetinizi öncelikle kredi veren kuruma yazılı olarak iletin. Sorun çözümlenmediği takdirde hakem heyetine başvuracağınızı da belirtin. Buna rağmen sonuç olumsuz olursa, ikamet ettiğiniz yerdeki: Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine , Tüketici Mahkemelerine, Şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (sözleşme, ödeme planı vb.) başvurabilirsiniz.
Yazılı dilekçenizde, ne zaman hangi koşullarda ve ne kadar kredi kullandığınızı, ödeme planınızın ne olduğunu, o zamana kadar yaptığınız taksit ödemelerinizi, şikayetlerinizi ilettiğinizde neler olduğunu, ne yapılmasını istediğinizi anlatın. Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.
Bu arada bana soru sormak isteyen, her tür mal alım satımında, hukuki sorun yaşayan, tüketici olarak sıkıntıya düşüp bilgilenmek isteyen olursa da cetkoder@gmail.com adresinden yazışma yapabilir. Ben telefonumu size veriyorum ama her iş ve işlem için telefonum çalınca da her işim aksıyor. Baksanız olmuyor bakmasanız olmuyor. Bir kişi değil, binlerce kişi arıyor. Bu yüzden mail adresime yazsınlar, her türlü karşılıksız ücretsiz bilgilendirmeyi, yol gösterici, dava açacaksa nasıl yazacak ve açacak, başvuruyu nasıl yapacak aktarayım.
Saygılarımla.
MUSTAFA GÖKTAŞ, İKTİSATÇI
ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (ÇETKODER)
GENEL BAŞKANI
Tel: 0532.2822991 e.MAİL: cetkoder@gmail.com, cetkoder06.06.06@gmail.com

24 Temmuz 2008 Perşembe

Bilgi içindir: Toplumsal değişim ve dönüşüm hareketi (*)

Bu bir, toplumsal fikir hareketidir.
Bu bir toplumsal fikir hareketi. Lideri yok. Herkes kendi kendinin lideri olacak.Toplum hazır olunca lider gelir. Bunun adı toplumsal değişim dönüşüm hareketi.Yeryüzünde, ülkemizde ve dünyada ilk defa uygulanacak.Bu, tüm insanlığı ilgilendiren bir hareket:Bu hareket toplumun istediği değişim ve dönüşümden doğmuştur.Bu dönüşüm iyiye, güzele, doğruya doğru sevgiye dönüş hareketidir.Bu hareketin düşmanı yoktur. Herkesi, her kesimi kucaklar.Bu hareketin toplumsal liderliği Türkiye’nindir. Türkiye geliştikçe, dünya gelişecek.Örnek ve mutlu dünya amaç: Her şey kendiliğinden olacak, gelişmeler insanı şaşırtan bir hal alacak. Artık önümüzde yepyeni bir dünya ve Türkiye var. Kimsenin bilemediği ve tahmin dahi edemeyeceği, kendiliğinden doğacak ve ilerleyecek bir hareket. Tüm öz’lerin uyandığı,Uyanan bu özlerin kendini gerçekleştireceği, Artık her şeyin değişmesinin zamanı geldiği birlik ve bütünlüğün gerçekleşeceği, bilincin hızla yayılacağı, sevginin her şeyi kucaklayacağı, Bu bilinç değişiminin ve dönüşümünün hareketi olacak ve bu insanı hayrete düşüren bir gelişme izleyecek. İnsan değiştikçe ve geliştikçe, Türkiye ve dünya gelişecek ve değişecek, değişim ve dönüşümün ritmini ve uygulamasını toplum belirler. Bu hareket Türkiye’de ve dünyada ilk toplumsal hareket olacak.
*Hareket başladı ve hızla yayılıyor.
Bu hareketin önünde durabilecek hiçbir engel ve güç yoktur. Çünkü her şeyi ve herkesi kapsıyor. Kapsamak demek içine almak demektir. Bu sevginin gücünden kaynaklanmaktadır. Bu güç kudretin ve kudretlinin gücüdür. Kudret tanrının verdiği bir güçtür. Bu hareket 3 Mayıs 2008’de başladı ve durmadan ilerliyor. Bu yeryüzünün ve gökyüzünün birleşme, gelişme, değişme ve dönüşme hareketidir. Hareket kalp atışları ritmindedir ve geometrik dizi şeklinde gelişecektir, bu gelişme insanlığı hayrete düşürecektir. Çünkü sevginin hareketidir.Dinleyin doğacak tarihin sesini, örtüler kalkacak, örtülen doğacak. Doğum günün kutlu olsun, bu insanın ve insanlığın doğuşu olacak. Bu bir doğuş ve diriliş hareketidir.
*Dirilen Türk Milletidir.
Dirilen insanlıktır.Dirilişle birlikte birlik, bütünlük gelişir. Değişen insan düşüncesi, gelişen insan ve insanlıktır.İnsanlık artık bunun bilincindedir. Değişen insan, dönüşen toplumdur. Artık insanlığın kaybetme değil, kazanma zamanı gelmiş, çilesi bitmiştir. Bu artık tanrının hükümranlığının yeryüzüne inme dönemidir. İnsanlık için beyaz sayfa açılmıştır, bu sayfanın yazısını insanlık yazacaktır, yazı sevgiyle yazılacak ve yeryüzü sevgiyle dolacaktır, artık bütün dertlerin bitme dönemidir. Kader insanlık için ortak kaderdir. Kaderden kaçılmaz, çünkü kaderimizi hep birlikte oluşturduk, oluşan bu kader sevginin kaçınılmaz kaderidir. Bu kader, suretin asla dönüşüdür. Asıl olan ise tanrıdır.
*Bu öze dönüştür. Konuşan özdür, öz az konuşur öz konuşur, konuştuğu zaman tam konuşur. Konuştukça büyür, büyüdükçe gelişir, geliştikçe amaca varır, amaç insanlığın ortak amacıdır, amacın doğruları insanlar tarafından belirlenir, belirlenen bu amaca birlikte yürünür, yürüyen toplum büyüyen sevgidir, insanlık sevgisidir. Sevgi kendini kendinde tanır. Tanıdığı kişiye döner, bu kendi kendini büyütmedir. Büyüyen insan gelişen ise toplumdur. Toplum geliştikçe insan büyür, insan büyüdükçe toplum gelişir, bu kendi kendini beslemedir. Besleyende beslenen de kendisidir, insanın kendinin kendinden başkası yoktur var olan kendidir.Bu insanın tanrıya, tanrının insana dönüşüdür, kendinin kendine dönüşüdür, bilen bildiren de odur. Bildiklerinizi unutun, unutun ki yeni size gelebilsin, sadece unutun gerisi gelir, bunlar gerçek olsaydı gelinen nokta bu olmazdı, aynı hatalar yapılarak farklı sonuçlara varılamaz, o zaman varılan sonuç aynıysa bu hatalardan kurtulmamız gerekir. Ritim ile mutluluk aynı ilerler, ritim arttıkça mutluluk artar, artan mutluluk mutlu olan insandır. Doğan o,olan o,olduran o. Artık gökyüzü yeryüzüne iniyor. Tanrı yeryüzünde hüküm sürecek. Yönetim devri bitti. Yönlendirme devri başladı.
*Bu hareket, bir fikir hareketidir.
Dünyada ki! bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Eğer dünyada bir eser bırakmak istiyorsak! Fikri harekete geçirmek, birinci işimiz olmalıdır. Toplum benliğine hâkim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir, bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak ferdin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü teşebbüse girebilmek özgürlüğüne sahip olmakla mümkündür. Teşebbüse geçtikten sonra da kolay sonuç alınır.
*Küçük beyinler kişileri, Orta beyinler olayları, Büyük beyinler fikirleri tartışırlar.Işık olmuş beyinler ise fikirleriyle sistem kurarlar. Hangisi olmak isteriz? Hangisi olmak istiyorsak o yolda yürümeliyiz?
*Bu yol İslam’ın, Türklüğün, Atatürk’ün,
İnsanlığın ve de Hz. Muhammed’in yoludur.
Bu yol, gerçek insan olmaya çıkar. İnsanlık artık yolunu buldu. Yolun, yolculuğun kutlu olsun. Varacağın yer, gideceğin yol belli. Yol ve yolcu insanın kendisi, Bu insanın kendi kendinde yolculuktur. Yoldan, yolcunun kendisi sorumludur. Yolculuk ilerledikçe sorumluluk artar.Sorumluluk arttıkça yolculuk kolaylaşır. Yolcunun, yolun sonunda varacağı yer kendisidir.Bu, insanın kendi kendinde yolculuğudur. Bu yolda yürüyen yolundan ve kendinden emindir.Bu yol, kendi kendinden emin olanların yoludur. Eminin yoludur, emin olanların yoludur.Eminliği, emin olarak bulanların yoludur. Yol, yolda yürüdükçe emin hale gelir. Yolu yürüyen insan, yolu eminleştiren Tanrıdır. Tanrının yolu, emin ve sağlam bir yoldur. Yolda yürürken dur durak yoktur. Sürekli yükselen ve yücelen bir yoldur. Yolda yükselen insan, yücelen Tanrıdır. Tanrı zaten yüce ve yüksektir. Yüksekliğin yüceliğin kutlu olsun. Kutlu olan sen, yücelen yine sen.
*Seni sende, seni kendinde bulanlara ne mutlu:.O mutlular artık burada, Türkiye’de ve dünyadalar. Onlar Türklüğü ve insanlığı yüceltecekler.Zaten kendileri yükseldi. Tanrı yüceldi. Tanrı yüceldikçe Türklük yükselecek, Türklük yükseldikçe Tanrı yücelecek. Türklük, Tanrının şanı, şerefidir. Şeref kutlu, şan yücedir.Artık Türkiye ve Dünya şanlıların ve şereflilerin yeridir. Yeni yerin ve yeni evin kutlu olsun.Kut sensin, kutlu olan sensin ve kut alan yine sensin. Sen ve senden başka kutlu olan yoktur.Bu sendeki, senin, sana yolculuğudur. Bendeki ben, bana şahitlik eder ki, sadece sen varsın ve senin şanın yücedir. Senliğin, benliğin kutlu olsun. Kutlu olan sen, mutlu olan sensin. Senin sendeki, benim bendeki yolculuğun birleşti. Bu yol birliğe ve bütünlüğe çıkar. Birlik, bütünlük gerçek insanın yeri ve makamıdır. O yeri kutlayanlara, o yeri mutlayanlara ne mutlu ki, artık tüm insanlık bu kutlu ve mutlu yere ulaşacak. Yeni evin, yeni yerin kutlu ve mutlu olsun. Gerçek mutluluk, kut bulanların, kutlu olanların hakkıdır. Hak o, hakkı olan o, hakkı alan o. Bu hakkın, hakta seyridir. Seyreden o, seyredilen o. Zaten ondan başka da seyreden ve seyredilen de yoktur ve de olamaz. Olması demek kendi kendini inkâr olur. Hiç insan kendi varlığını inkâr edebilir mi? İnsanın, kendinden başka dostu, kendinden başka düşmanı yoktur.Her şey de kendisi değil mi ki zaten? Kendisini bulup, kendisini bulduğu gün, kendi kendinin kurtarıcısı olacak. Kendini, kendinde bulamadığı gün ise çilesi başlar. Çileyi de yazan O, yazdıran O. Çilesi dolan O, dolduran O. Doldurmak için yolculuk, yolculuk için çile gerekir.Çile; yolcunun, umutla gidilecek yolun, mutlulukla bitecek yolculuğudur. Yol da kendi, yolculuk da kendi, varacağı yer de kendi, var olan da kendi, var eden de kendi. Bu kendinin kendindeki yolculuğudur. Yolun ve yolculuğun kutlu ve umutlu olsun Olmak ne güzeldir, hele de oldurmak ise başka bir güzeldir. Bu güzelin, güzel olanın, güzellikte kendini bulmasıdır. İşte kendi ve işte kendisi, Bu ne güzelliktir. Bu ne ihtişam, Yer ve gök bunu kutluyor. Kutlayan O, kut veren O, kut alan yine O’dur. O artık yeryüzündedir.
*Yeryüzünün çilesi bitti.
Mutlu olanda mutluluk gülleri açar ve de açacaktır. Açan da O,açtıran da O. Yine onun adı, yine onun şanı yükselecek ve yücelecektir. O yolların yoludur. O, yolculara yol açtıranlara yol açmıştır. Bu ne yaman bir hikâyedir ki, hikâyeyi yazan O, okuyan O, okutan O.Ama artık hikâye devri bitti, Kendi geldi. Artık gerçeklerin zamanı geldi. Hikâyedeki mutlu sona yaklaşıldı. Ve de tünelin ucu göründü. Gören de O, gördüren de O. Zaten her şey O değil mi ki? Tabii ki O. Onun ondaki güzelliğini görene ne mutlu. Mutlu olan O, mutluluk veren O, mutluluk alan O, mutluluk dağıtan O. Onun güzellik hazinesi geniştir. O güzelliğin kendisidir.Artık, birlik ve bütünlük zamanıdır. Sadece bu birlik ve bütünlüğe katılanlar kurtulacak.
*Hedef tüm insanlığın kurtuluşu: Kurtulan kurtulacak, kurtulamayanlar da yine de kurtarılacak. Onun hazinesi geniş, O kimseye kıyamaz, O müjdecidir, O kolaylaştırandır, O muştucudur.Muştucular Onun sesinden muştular.Onun sesi insanlığın ortak sesidir.Ses de odur ses veren de Odur.O ondadır.Ne mutlu insandır ki! Onu onda, onu kendinde, kendini onda bulandır.Bulan O, olan O, olacak olan O.Bu onun ondaki seyridir.Seyrin, seyirdeki seyrine doyum olmaz.Ne mutlu seyredenlere.Her şey bizden bizedir.Çünkü olan biziz, olduran biziz.Zaten hep olunan biziz.Biz bizi unuttuk, benliğe daldık.Benlik devri bitti.Bizlik devri başladı.Bu değişimin ve dönüşümün kendisidir.Değişen O, dönüşen O.O olamadan olmaz ki zaten.Zatı O, halkı O, hakkı O.O zata büründü, halk diye göründü.Halk, halkın haktaki adıdır.Onun için halka hizmet Hakka hizmettirİşte hizmetlerin en büyüğü budur.Adı da halka hizmettir.Onun şanı ne büyüktür.Şan, şeref, büyüklük ona aittir; çünkü onlar bütüne aittir.Bunlar bütünün şanı, şerefi ve büyüklüğüdür.Her kim ki, birlik ve bütünlüğü ister, şanlanır, şereflenir.Her kim ki, bu yolda yürür yine şanlanır, şereflenir.Yine her kim ki, bu yolda hizmet eder: O şanlı ve şereflidir.Artık insanlığa şan ve şeref bahşedildi.İnsanlar şanlı ve şerefli olacaklar.Zaten şanlı ve şerefli doğdular, şimdi şanlı ve şerefli olacaklar.Artık olma zamanı.Olan O, olduran O, O onda oluyor, onunla oluyor.Dolan O, dolduran O. Üstelik bu sefer yeryüzünde olduruyor.O ve onun nuru artık Yeryüzünde olacak ve de yerleri ve gökleri dolduracak.Dolan O, dolduran O.O halkta yürüdü, hakta göründü.Yürüyen O, görünen O.Şimdi zaman, toplumsal değişim ve dönüşüm zamanı.Vazife bu.Artık dönüş başladı.Bu dönüş suretin asla dönüşüdür. Aslın surette görünüşü bitti.Aslın asla dönüşü başladı.Başlayan O, başlatan O.O ki, şanlıların şanlısı, yücelerin yücesi,Yücelen O, yücelten O.O aklın kendisi, vicdanın kendisi.Onun eli her şeye erer, gücü her şeye yeter.Eren O, erdiren O,O bilinmezdi, şimdi bilinir olacak.Onu bütün insanlık tanıyacak. Tanıyan O, tanıtan O. Olan onlar, yapan onlar, yapacak olan onlar. Onlar: Onlar, binler, milyonlar, milyarlar. Onlar birlik, bütünlük. Onlar olmadan birlik, bütünlük olmaz. Onlar varsa, bütünlük var. Davaları insanlık davası, Bu davada yürüyenler için tek bir sonuç vardır; mutlak başarı. Çünkü mutlak olan O, görev ondan. Onlar yolunda yürüyen yolcular. Onlar şimdi sadece, ufku değil, ufkun ötesini de görüyorlar ve oraya yürüyorlar. Yürüyen O, yürüten O. Bu yürüyüş kutlu bir yürüyüş. Artık bu yürüyüşün geriye dönüşü yok.
*Hep ileri, daima ileri:
İlerleyen yol alır, duran düşer. Düşmemek için ilerlemek gerekir, İlerleyen O, ilerleten O. Oysa olan O, yapan O. Bu asır, asrın, asra şahitlik asrıdır. Bu görülmedik, duyulmadık bir asırdır. Bu asrın başlangıcı için yeryüzü ve gökyüzü birleşerek bayram ediyor. Bu bayram, bayramların bayramıdır. Ey insanoğlu! Bayramın kutlu olsun. Bu bayram bitmez. Bu şenlik bitmez. Çünkü sonsuza dek sürecek. Sürecek O, sürdürecek O. Onun ondaki bayramı ve şenliği, Bu bayram bitmez. Bu şenlik bitmez. Çünkü bu insanlığın bayramı ve şenliğidir.Şenliğin kutlu olsun, Doğum günün kutlu olsun, Ey insan, yeniden doğdun. Doğum günün mutlu olsun. Ve de sana müjdeler olsun. Müjdeleyen O, müjdeleten O.
*Ey insanoğlu!
Artık, barış ve mutluluk başlasın. Bu barış, barışla kurulacak. Savaş devri bitti. Savaşla barış kurulamaz, Ve de kurulamadı. Artık barışla, barış kurulacak. Artık sürekli barış devri başlayacak. Bu barış, insanın kendiyle, Milletlerin milletlerle, Dünyanın evrenlerle, Barış devri olacak. Barışan O, barıştıran O Kut veren O, kutlu olan O Ey insanoğlu! Bildiğin tüm hikâyeleri unut. Bu yükü at sırtından. Artık sana gerçekler anlatılacak. Onları anla, Dolman için boşalman gerek. Zaman doldu hareket başladı. Başlayan da O, başlatan da O. Olan olması gerekendi, Şimdi olması gereken olacak, İnsanlık kurtulacak. Kurtulan O, kurtaran O. Ey! Gökyüzünde yüceler yücesinde olup da, Yeryüzünde alçakta gezenler,Zaman bu zaman.
*İşte o beklenen zaman.O zaman geldi ve çattı. Bekleme zamanı bitti. Hareket zamanı başladı. Ve hareket gittikçe ivme kazanıyor. Kazanan O, kazandıran O. Ey! Sırların sırrı, İnsanlık sahte sırrın peşinde koşarken, İnsanlık sırrı çözemeden, Ulaşacak sırrın sırrına. Sır demek, bilinmeyen şey demek.Sen bilinmezken, bilinir oldun. Bunu seçen sensin, Olan sensin, olduran sensin. Bunu yazan benim, Yazdıran sensin. Oysa bende benim, bende sensin Sende sensin, bende sensin. Olan sensin, olduran sensin. Övülen sensin, övülmeye layık olan sensin.
*Ey insanlar!
Kuşku ve korkularınızdan kurtulun. Kuşku ve korku vermek iblisin ve adamlarının işi,Onların işi bitti. Şimdi sevgi çağı başladı. Korku iblisten, Sevgi Tanrıdan, Artık, Tanrının hükümranlığı yeryüzüne indi. Yeryüzünde sevgi hüküm sürecek. Hâkim olan O, hükmeden O.Hüküm süren O, hüküm sürdüren O. Sevgi: insanın ve dünyanın mayasıdır. Bu maya tuttu.İnsan, sevginin kendisi olacak. Dünya sevgiyle dolacak. Dolan O, dolduran O. Sevgi olanlara ne mutlu ki, Dünyayı ve evrenleri sevgiyle dolduracaklar. Dolan dünya, olan sevgi, Sevgi, dünyada doğdu, dünyada büyüdü. Büyüyen O, büyüten O. O büyük gün geldi çattı. Asrın, asırla imtihanı, İnsanın, insanla imtihanı başladı. Bu, insanın kendi kendiyle imtihanı,İmtihan eden o, imtihanı veren o, verdiren o. Soru kolay, Değişim ve dönüşümü kabul ediyor musun? Etmiyor musun? Kabul edip bu yolda yürüyen imtihanı geçecek. Kabul etmeyen kalacak. Ve de tekrar çile başlayacak. Oysa, kabul eden için sevgi ve mutluluk başlayacakBarış gelecek. Barışın kutlu, sevgin kutlu olsun. Kut olan o, kutlu olan sensin. Barışın kendisi, sevginin kendisi de sensin.
***Bugün, 9 Haziran 2008.
Yeryüzü değişti, gökyüzü değişti.
Gökyüzündeki yeryüzüne indi.
Şimdi, yeryüzü gökyüzüne çıkacak. Yeryüzüne inen, ötelerin ötesi, Çıkacak olan insan. Ey insanoğlu! Artık, ötelerin ötesine geçmen için bilgin ve duan var. Bilgiyi alan sen, duayı alan sen. Bilgiyi veren O, duayı kabul eden O. Ey insan! Yeryüzü değişiyor, dönüşüyor. Sen de değişip dönüşeceksin.Bu değişimin ve dönüşümün gücü senin içinde. İçine dön. İçindekini uyandır.
***Güç sende.Şimdiye kadar o senden ayrı, sen ondan ayrıydın. Şimdi bilişme buluşma zamanı geldi.Sen onu bilecek, o seni bilecek. Ve de sen kendini bileceksin. Kendini bilen her şeyi bilir.Her şeyi bilen kendini bilir. Bilen de o, bildiren de o. Kendini bilen onu bilir. Onu bilen kendini bilir. İnsanlık çileden kurtuldu. Şimdi oyunun değil, gerçeklerin zamanı. Bu zaman biz insanlık elçilerinin zamanı.
*Asır, insanlık elçilerinin asrı. Zamanın da, asrın da kutlu olsun. İnsanlık artık mutlu olsun. Mutluluğun daim, güzelliğin kaim olsun… ***Ey İnsan! 9 Haziran 2008
Bir yalan ne kadar hızlı yol alırsa alsın, gerçek yetişip onu geçer. Yalanlar hızlı yol aldı ama artık gerçekler geliyor. Tanrının değirmeni yavaş öğütür ama öğütünce tam öğütür. Gül sunan bir elde daima gül kokusu kalır ve de gül dikenler arasında yetişir. Gül olmak istermiyiz?Gül sunan el olmak istermiyiz? Aynı hataları yaparak farklı sonuçlara ulaşamayız. Aynı adrese giderek farklı bir yer bulamayız. Farklı bir yer bulmak istiyorsak, farklı adrese gitmeliyiz. Unutmayalım! Biz değişmeden Türkiye de, dünya da değişmez. Biz, kendimiz değişmeden, başkalarının değişmesini nasıl isteyebiliriz? Eğer ki! Kendimizin, çevremizin, Türkiye’nin ve dünya’nın şu andaki durumundan memnun değilsek, Ve de bu durumu değiştirmek istiyorsak, Önce kendimizi değiştirelim. Kendimizi değiştirdiğimiz zaman, Göreceğiz ki her şey değişecek. Yeni bir insan. Yeni bir Türkiye Yeni bir Dünya doğuyor.Düşlerimizdeki Türkiye’yi ve dünyayı hep birlikte kuralım. Mutlu bir dünya için örnek Türkiye.
*Ey insanlık!Tarih Türk’le başladı, Türk’le devam ediyor. Türk’le devam edecek. Türk olmadan tarih olmaz. Türk olmadan insanlık olmaz. Türk, insanlığın yol gösteren güneşidir. Bu batmayan güneştir. Batmayacak güneştir. Sadece Türk’e eştir. Türk demek zaten güneştir. Ey Türk evladı! Seni hiç bilemediler. Seni hiç anlayamadılar. Oysa sen Tanrı tarafından İnsanlığa güneş olarak yaratıldın. İnsanlık için güneş neyse, Sen o sun. Artık senin devrin başladı.Artık sahnede sen varsın. Seni başka tanıtanların. Seni başka tanıyanların devri bitti. Gerçek olan senin devrin başladı. Sen varsan gerçekler var. Sen varsan sevgi var. Sen varsan barış var. Sen varsan özgürlük var. Sen varsan mutluluk var. Senin olmadığın yere, Güneş doğmaz,Senin olmadığın yere, Barış gelmez. Senin olmadığın yere Sevgi gelmez, Senin olmadığın yere Özgürlük gelmez, Senin olmadığın yere Mutluluk gelmez, gelemez de. Ve gelemedi.Ve de getiremediler. Çünkü güneş sensin. Çünkü barış sensin. Çünkü sevgi sensin. Çünkü özgürlük sensin. Çünkü mutluluk sensin. Bunlar seninle vardır. Senin olmadığın yerde.Bunlar olmaz. Ve de olamadı. Artık olacak. Çünkü tarih sahnesinde sen varsın. Başlattığın tarihi devam ettireceksin. İnsanlığa güneş olacaksın. İnsanlığın yolunu aydınlatacaksın. Türklüğün kutlu olsun.
*Ey Türk evladı! Ayağa kalk diril,Diri olan yalnız sensin.
Kendine dön.
Özüne dön.
Mayana dön. Sana başka maya çalmaya kalktılar. Tutmadı ve de tutmaz. Senin hamuruna Tanrı öz mayasından kattı. Senin mayan öz mayadır. Özün mayasıdır. Başka mayalar senin hamurunu ekşitir, Ve de ekşitti. Bu iblisin mayasıydı. Onun mayası nefistir, egodur. Şimdi öz mayana döndün. Bu maya tuttu. Çünkü bu maya Tanrının mayası. Yeniden öz mayayla mayalanan Türk evladı! Artık sen örnek olacaksın. Artık sen lider olacaksın. Artık sen mutlu olacaksın. Senin ülken mutlu ülke olacak.Senin ülken lider ülke olacak. Senin ülken örnek ülke olacak
***VE DE;
İnsanlık seni ve ülkeni örnek alacak. Çünkü sen! İnsanlık vasıflarıyla bezenensin.İnsanlar özlediği vasıfları sende görecek. Senin yüzün ne tarafa dönse, Orayı aydınlatacak.Senin sözün nereye gitse, Orayı mutlandıracak. Senin yüzünü kim görse, Aydınlanacak.Senin yüzünü kim görse, Mutlanacak. Aydın olan sensin, aydınlık olan sensin. Mutlu olan sensin, mutlu eden sensin. Sen güneşsin. Sen güneşler güneşisin. Sen insanlığa eşsin. Senin adın başka. Senin tadın başka. Tanrı devlet güneşini Türklerin burcunda yarattı, Feleği de onların mülküne uygun şekilde devrettirir. Onları Trk diye adlandırdı ve dünyaya hakim kıldı,
Onları zamanın kağanları olarak yüceltti. Zaman ehlinin yularını onların eline verdi.
Kaynak : Kaşgarlı Divanı Lügatit Türk s. 43
*TÜRK;
Hem, Bir millet adı, soydur, Hem de; Kavramsal olarak; evrensel ( kozmosa dair ) , tanrısal, tanrıya bağlı, tanrı ( evren ) güvencesinde, evrene dayanan, evrenden gelen, varlık, olgu anlamına gelmektedir. Yazıtlarda “türök“ bir kültürel, toplumsal nitelik olarak kullanılmıştır.
Türk sözcüğü; Tür ve Ök sözcüklerinden oluşmuş bir bileşik sözcüktür.
Burada;
* Tür: 1. Çeşit; 2. Ortak özellikleri olan bireylerin tümü ; 3. Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu bir mantıksal kavram . Anlamında bir adıldır.
* Ök: 1. Güvenceli bağ, yaşamsal güvence ( kaynağı ), yaşama dayanağı, yaşamsal destek. 2. Gök, tanrı, tanrının görüntüsü (temsilcisi) kağan. 3. Tanrısal olan, kutsal olan, evrensel olan. Anlamında bir adıldır.
*TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM HAREKETİ KARARINI VER! YOLUNU SEÇ!
Okuduk ne olduk? Okuduk bilgi çöplüğüne döndük. Bir sürü işe yaramaz bilgileri,Sırtımızda taşır olduk. Üstelikte bu bilgilerin, Egosuna kapıldık. Kendimizi bir şey biliyor sandık. Sadece okumakla adam olunsaydı. Herekse adam olmuştu. Böylece de sıkıntılardan kurtulurduk. Bugün aksine; Sıkıntılarımız artı. Dünya yaşanamaz yer oldu. Üç kuruşluk menfaat için, Birbirimizi boğazlar olduk. Ey insanoğlu! Şu durumuna bak? Bu sana yakışıyor mu? Durumundan memnunmusun? Huzur ve rahattamısın?Dünyana; Sevgi ve barış mı hakim? Yoksa, Savaş ve gözyaşımı? İşte, Bütün bunları düşün? Cevabını ver. Kararını ver. Yolunu seç. Bugünkü yoluna devam mı? Yoksa başka bir yol mu? Eğer kararın, Başka bir yoldan gitmekse, Değişim ve dönüşümü seç.Bu yol seni kurtuluşa götürecek. Bugünkü yolun sana faydası yok. Bu yol çıkmaz yol.Bu yoldan ayrıl. Sana faydasız ilimden, Tanrıya sığın. Sadece okumakla olunmaz. Tanrının ilmine gir. Değişim ve dönüşümün yolunu gir. Bu yol seni Tanrıya götürecek.Bu yol seni huzura götürecek. Bu yol seni barışa götürecek. İşte bugünkü halin. İşte sana vaat edilenler. Tercih senin. Yol senin. Yolu yürüyen sensin. Yolcu sensin. Kimsenin kimseye faydası yok. Kendini kendin kurtaracaksın. Değişim ve dönüşümün yolu, Kurtulacakların yolu. Kut alacakların yolu. Kut veren Tanrı. Kut alacak sen.Bugünkü yolda, Sıkıntı ve ızdırap veren iblis. Sıkıntı ve ızdırap çeken sen. Tercihini yap.Hangi yolda yürümek istersin? Tabii ki Tanrının yolunda Çünkü; Bu yol emin bir yoldur. Bu yol emin olanların yoludur. Bu yolu emin kılan Tanrı, Bu yolda emin olan sensin. Bu yola düş. Bu yolu yürü. Sana yakışan budur. Ve de bu olacaktır.
*EY İNSANOĞLU!
Ey insanoğlu!
Asrının sorumluluğu sende. Sorumluluğunu bil. Sorumluluğunu bilmeyenlere hatırlat. Ele ele ver. Birlikte ol. Birlikte yürü. Birlikte yürüyün. Birlikte olanlar, Kurtuluşa giderler. El ele verenler, Barışa ulaşırlar. El ele verenler, Paylaşırlar.Paylaşmayı bilirler. Paylaşmayı öğrenirler. Paylaşmayı bilmemek iblisten. Paylaşmayı bilmek Tanrıdan. Eğer paylaşmayı bilmiyorsan, İblisin yolundasın. Eğer paylaşmayı biliyorsan, Tanrının yolundasın.
***Ey insanoğlu! Yolunu seç.
Tanrının yolunu seçenlere ne mutlu. Onlar ebedi kurtulanlardan olacak.
(*) Toplumsal Değişim ve Dönüşüm hareketi:
Bu hareket; Türk Milletinin ve İnsanlığın ortak vicdanından alınan bilgiler ile başlamış olup bu onların ortak vicdan sesidir.
Bu sesi duyup bu sese cevap verenlerce düzenlenen bu blog yine onlarca yürütülmektedir.
Buradaki yazılar Türk Milletine ve İnsanlığa aittir. http://www.ddhareketi.blogspot.com/
"Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK Hoca'ya"
Rektörlük Önerisi
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK "Gerçek aydın bunalımı" başlıklı, 23 Temmuz 2008 tarihli Hürriyet'de yer alan makalesinde, bilinç sözcüğünü kullanıyor.
Örneğin, “Aydın, toplumu uyandıran, bilinçlendiren, bunun için meydan yerine çıkan öncüdür", “ Aydın bilinçlendirecektir ki, siyasetçi bu bilinci eyleme çevirsin” diyor…
Aşağıda sayılan alanlarda yaptığımız, yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalarda edindiğimiz birikimden yola çıkarak geliştirdiğimiz “bilinç” kavramı fiil olarak kullanıldığında nesne alamaz. Yani geçişsiz fiil (intranstive verb) dir. Kişi kişiyi bilinçlendiremez, bilgilendirebilir. Bilinç, sorumluluk içerir. Sözlükte, bu kavramın, "yeti" olarak tanımlandığı görülüyor. Yeti sorumluluk öngörmüyor...
Biz birkaç kişi; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, imar, milli servet ve her şeyi devletten bekleme alışkanlığı gibi alanlarda yaptığımız "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız, “salih amel” olarak değerlendirilebileceklerine inandığımız çalışmalarla bilinçlendik. Bilinç anlayışımız sözü edilen alanlardaki davranışlarımızda tezahür ediyor. Örneğin, trafik bilincimiz trafik kurallarına uymakla sınırlı kalmıyor, uymayanları uyarma, uyardıklarımıza, kendilerinin de başkalarını aynı yöntemle uyarmalarını önerme sorumluluğunu da öngörüyor. Bu sorumluluk zincirleme reksiyonu anımsatıyor. Atom bombasını hatırlatıyor…
Trafik kurallarının okullarda ve sürücü kurslarında öğretildiği, kurallar yeterince bilindiği, buna karşın, trafik sorununun bir türlü çözülemediği, teröre benzetildiği düşünülecek olursa, toplumun bu bağlamda bilinçsiz, bizim deyişimizle, “bilinç yoksulu” olduğu söylenebilir.
Ne var ki, geliştirdiğimiz “trafik bilinci”ni, bu kavramı, Cumhurbaşkanlarına (Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül’e) anlatamadık. Aslında, anlatamamak kaçınılmazdı. Bir toplum bilinç yoksulu ise, o toplumun fertleri olan cumhurbaşkanlarının da bilinç yoksulu olmalarından daha doğal bir şey olamazdı. Bu eşyanın tabiatına aykırı olurdu…
Bizler; toplumu "bilinç yoksulu" olarak nitelerken, diğer taraftan, yukarıda sözü edilen çalışmaları yapmazdan önce “bilinç yoksulu varlıklar” olduğumuzu ikrar etmeyi de ihmal etmiyoruz....
Okul dışı eğitim çalışmalarını yaparken, yukarıda sayılan alanlardaki toplumsal sorunların çözümünden, bizler gibi dolaylı değil, doğrudan sorumlu olan kamu görevlilerinin çalışmalarımıza engel olmalarının yol açtığı "MOTİVASYON" un da etkisiyle olacak, bilinçlenmekle kalmadık, "bilinç bağımlısı" da olduk...
Bizler, bu ülkede çevre, tüketim, trafik, vergi v.b. konularda yaşanmakta olan sorunlar dikkate alındığında, bilinç bağımlısı olmanın, toplumda bu gibilerin sayısını çoğaltmanın öneminin yadsınamayacağını savunuyoruz…
Sadede gelecek olursak: Sayın Öztürk'ten, bu açıklamaları dikkate alarak;
(a) Başta sözü edilen makalesinde “barışsever ve iyiliksever” olarak nitelediği MUHLİS sözcüğüyle tanımladığı varlıklar arasında sayılıp sayılamayacağımız hakkında bir değerlendirme yapmasını,
(b) Daha da önemlisi, EYLEM, AMEL ve EMEK ürünü olup, "BİLİNÇ ÇAĞI" na öncülük edeceğine inandığımız BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ’nü kabul etmesini,
(c) Böylece, Cumhurbaşkanlarımızın GÖZARDI ettikleri çalışmalarımıza sahip çıkmasını, BEKLİYORUZ.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Geçici REKTÖRÜ; Daha da önemlisi: BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNÜ kabul eder; Eylem, Amel ve Emek ürünü olan bu oluşuma, eş deyişle, "BİLİNÇ ÇAĞI" na öncülük görevini üstlenir; Cumhurbaşkanlarının GÖZARDI ettikleri bu girişime sahip çıkar; ELİMİZDEN TUTAR mı!.. acaba? Diye düşünüyorum!.. (24 Temmuz 2008)
***
DEĞİŞŞŞŞŞŞ!..
EY HALKIM!... (*)
Türk halkı hükümet değiştirmeyi seviyor.
Bazen teneke tava çalıyor, bazen ışıkları yakıp söndürüyor, bazen de sandıkta oy kullanıyor. Hükümet değişince her şeyin düzeleceğini sanıyor. Ama kendisi değişmiyor.
Örneğin: Çevreyi kirletmeye, aşırı tüketmeye, sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeye, trafik kurallarını çiğnemeye, vergi kaçırmaya, rüşvet almaya-vermeye, iş ahlakına saygısızlık, milli servete zarar, devlete hasar, imar yasasına aykırı tertip-tasarruf ve her şeyi devletten beklemeye devam ediyor. Eş deyişle Kırmızıda geçiyor; İnsani Boyut ve Bilinç Toplumu’nun olmazsa olmaz ilke ve değerlerini pervasızca ihlal etmekten kaçınmıyor, vazgeçmiyor…
VAZİYET: “Eski tas, eski hamam yasası” (Orman Kanunu) işliyor.
Giden geleni aratıyor. Türk halkı, “layık olduğu gibi” yönetiliyor.
Cumhuriyet kurulalı İnönü, Bayar, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal, Çiller, Yılmaz, Akbulut, hükümetleri (daha niceleri) geldi geçti. Ne değişti?
Demem o ki, çözüm, hükümetin değil, halkın değişmesinde…
Öyleyse
, Ey halkım! Bir kere de kendini değiştirmeyi denesen ya!.
Çevreyi kirletmesen, aşırı tüketmesen, trafik kurallarını çiğnemesen, vergi kaçırmasan, rüşvet almasan-vermesen, imar yasasına aykırı işler yapmasan, milli servete zarar vermesen, iş ahl
akına saygı göstersen, her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk etsen, eş deyişle kırmızı çizgileri’ne uysan ve “KIRMIZIDA DURSAN”… Ne olur bilir misin, ey halkım? KIYAMET KOPMAZ, ama Türkiye Muasır Medeniyet’i aşar; AB ve ABD yalakalıklarına gerek kalmaz. Bu sana yetmez mi?
Hadi benim, Aziz Usta’ya:

Utanırım aldıklarım demeye
Gücüm yetmez borcun ödemeye
Bende hakkın çoktur halkım
Değil böyle bir Aziz
Bin Azizler olsa yetmez
Aldığını vermeye
Utanırım hakkını helal et demeye
Dünya durdukça durasın…
DEDİRTEN HALKIM !
Ne olur! bir kerecik denesen!
Biz birkaç kişi bunu başardık. Değiştik.
KIRMIZIDA DURUYORUZ.
Durmakla da kalmıyoruz, geçenleri uyarıyoruz. Sadece trafiğin değil, “toplu yaşamanın öngördüğü kuralların tümüne uyuyoruz, uymayanları u
yarıyoruz”…
SONUÇ: Zengin olmadık. Başımız göğe de ermedi. Ama bir şeyi çok iyi öğrendik: “Namuslu, dürüst, ilkeli, onurlu ve sorumlu; Bilinçli iktidar seçmenin zorunlu olduğunu ve Hükümet değiştirmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceği gerçeğini ve işa yaramayacağını”…
(*) Bu çalışma
http://ddhareketi.blogspot.com/ (Toplumsal Düşünce Hareketi) yönetimi tarafından Üniversitemize gönderilen 15 sayfalık bir beyanname ve bildiri’nin incelenmesi ve değerlendirmesi sonucu (lüzumuna binaen) hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Esas amaç: Düşünen, doğru ve dürüst yaşayan, bilinçli toplum olmaya davettir. 24.7.2008
Galip BARAN; REKTÖR
Bilinç Üniversitesi, Turgutreis-BODRUM
TEL: 0252.382 34 77 – 0535.844 84 76
E-posta: galipbaran@ttmail.com, galipbaran@mynet.com

19 Temmuz 2008 Cumartesi

SAYIN "REKTÖR" HAKKINDA...

FENA'MI ?.. YOKSA !.. İYİ Mİ OLDU ?.. (yeni versiyon)
Mustafa Nevruz SINACI
Şu sıralar kamuoyunda tartışılan pek çok konu var.
Bir bölümü topluma zoraki dayatılan ve illâ gündemde tutulmak istenen Ümraniye soruşturması veya Ergenekon adı ile müsemma kâbus gibi korkunç, muğlâk ve muamma kavramlar ve karanlık iddialarla dolu, sebep ve sonuç ilişkisi kördüğüme dönmüş, gizem yüklü, garip ve enteresan bir süreç...
Allah sonunu hayırlara vesile kılar, adalet ve hukuk tecelli eder inşallah.
Ancak, siz kopartılan vaveylaya bakmayın aslında bu halkı fazla ilgilendirmiyor. Gerçek gündemde daha ciddi, ağırlıklı ve önemli konular var.
Açlık, yokluk, yoksulluk, fahiş düzeyde pahalılık, zenginlikle fakirlik, sanal enflâsyonla gerçek enflâsyon arasında derinleşen uçurum, yalan-talan, kayıt-kapsam dışılık, yolsuzluk ve suiistimaller gibi meselâ.
Her ne hikmetse malum ve mel’un akredite medyanın iştigal alanı dışında bunlar.
İnsan hakları derneklerinin ve (maalesef) bunları insanlık suçu olarak kabul ve telakki etmeyen, failleri hakkında işlem yapmayan Cumhuriyet Savcılarının da hiç umurunda değil.
Amma! Halk arasında “Milli Kahraman” olarak anılan, dünyanın ilk ve tek “Bilinç Üniversitesi” ni kuran Galip Baran bütün bu konuların sanki tek ve yegâne sahibi.
S.Demirel’den A.Gül’e kadar son üç Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve vekillere aşağıda özetlenen mealde sürekli mektuplar yazmış. Halkın ıstırap ve şikâyetlerini iletmiş. Alternatif projeler ve çözüm yollarını bildirmiş. Yıllar süren “sarsılmaz irade, inanç, güven ve kararlılıkla verdiği” mücadele sonuç vermeyince bir açıklama gereği duyuyor.
Açıklama şöyle: “Başbakan, Bakanlar ve millet-vekilleri hariç sadece son üç Cumhurbaşkanına “devlete sahip çıkmaları” ve bizim ‘okul dışı eğitim’ çalışmalarımızda öğrenerek halka öğrettiğimiz gibi; Görevlerini tedvir ettikleri (etmekte oldukları) yıllarda karşılaştıkları sorunları yenmeleri, üstesinden gelmeleri ve zorlukları aşabilmeleri için ilim-fikir, öneri ve bilimsel proje içeren; Süleyman Demirel’e 3, Ahmet Necdet Sezer’e 10 ve Abdullah Gül’e 1 olmak üzere toplam: 14 dosya göndermek suretiyle başvurdum.
Ama maalesef “derde deva” bir sonuç alamadım.
Yerimde olsaydınız, siz ne yapardınız? Ben onların yerinde olsaydım, en azından Galip Baran’ı köşke çağırır, yüz yüze konuşurdum. Sanırım, çok da iyi olurdu... Bunu gören, onlarca, belki yüzlerce insan; “Seni, Cumhur-başkanı bile ciddiye almıyor” demez, beni yalnız bırakmaz ve ‘devlete sahip çıkma bilinci çığ gibi büyürdü’. Belki onları görenler de benzer çalışmalar başlatır bana “senin gibilerin sayısı çoğalmalı” diyenler, ne kadar artış kaydedip çoğaldığımızı görürlerdi. Fena mı, yoksa iyi mi oldu?
Yerimde olmadınız, yardımcı da olamadınız. Vekil de seçmediniz!..
Sonuçta benim gibilerin sayısı çoğalmadı. Ama ben, “ölünceye kadar” diyerek sevgili halkıma bağımsız Milletvekili adayı iken taahhüt ettiğim: Her kavşağa bir Galip, (Sabah, 16.12.1997) “okul dışı eğitim” çalışmalarımızı tek başıma da olsa sürdürüyorum. Fena mı, yoksa iyi mi oldu?
Şu da var ki, beni ciddiye almamanızın, destek vermemenizin ve yalnız kalışımın yol açtığı motivasyondan olacak, insan davranışlarını araştırdım. Bu sayede “bilinç” konusunda uzmanlaştım. Bilinç bağımlısı oldum. Sonuçta bir “Bilinç Üniversitesi” kurdum. Fena mı, yoksa iyi mi oldu?
“Yönetimi denetleme ve devlete sahip çıkma” yı böylesine önemsememden olacak “yasa bağımlısı” da oldum. Devlete herkesten daha çok sahip çıkmağa başladım. Fena mı oldu, iyi mi oldu?” diyor ve soruyor: Galip BARAN: “Peki, siz, şimdi ne yapıyorsunuz?”
Halinizden, hayatınızdan, hal-vaziyet, durum ve gidişattan memnun musunuz?
**GERÇEK GÜNDEM; Mustafa Nevruz SINACI
Sorumlu vatandaş, yasa bağımlısı Galip Baran
’ın yakınmalarını dün bu sütunlarda okudunuz. Orada, gerçek gündemi, insan-birey ve vatandaş bağlamında yaşanan gerçek karşısında yapılması gerekeni her halde anladık, apaçık gördük ve algıladık.
Zira devlet bizim. Türkiye de Türkçe yayınlanan yabancı kaynaklı kartel medyasının aksine; Milli devlet ve milli mücadele banisi, “özgür, adil, hür, hâkim ve hükümran Türkiye” yanlısı yerel basın, bölge basını ve internet gazetelerinin halkın gönül hanesine seslenen, aklına hitap eden sorunsal şu: Milletin kahir ekseriyeti mahvolmuş bir haldedir.
İltimas tek geçer akçe. Rüşvetsiz iş ve ihale alınamıyor. Avantasız iş yapılmıyor.
Yolsuzluk gasp, suiistimal had safhada, ülke baştanbaşa, tam bir sorumsuzluk, basiretsizlik ve aymazlıkla AB sevdası uğruna dipten düze yağmalanıyor.
Osmanlı’nın son yıllarında da durum aynı değil mi idi?
Eğitim amacını yitirdi, yönetim kalitesi tabana vurdu..Koca koca üniversiteler tahsilli hırsız, yolsuz, çete-mafya, anarşist-terörist ve tedhiş elemanları üretiyor. Sanki ülkede alim ve akil adam kalmamış gibi, AB ve ABD’den, Büyük Atatürk’ün şiddetle men ve reddettiği batıdan, kötü batılıdan medet umuluyor. Büyük bir onur kaybı bu…
Oysa ilim evrenseldir. Müminin yitik malıdır. Nerede bulursa almalı, halkı için kendi ülkesinde, öz insanı yararına hayata geçirmelidir. Binlerce yıllık Türk medeniyeti ve “Medeni Siyaset” geleneği bunu gerektirir. ‘Gelin yapın, gelin alın” demeyi değil!..
Bu basitliktir. Acizliktir. Basiret ve beka noksanlığından ileri gelir..
Adalet ahlâkı, hukuk ilkeleri, siyaset ve yönetim bilimine aykırıdır.
Şimdi akıllı, imanlı-şuurlu, milliyetçi-memleketçi ve bilinçli olmak zamanıdır.
Bakınız karşımızda yer alan dost, müttefik ve müşterek maskeli haydutlara, ne kadar bencil, çıkarcı, menfaatperest ve emperyalistler. Cumhuriyet bunlara karşı kurulmadı mı? Devlet halk ile kaim ve millet iradesi ile daim denilmedi mi? Yoksa şu zamanın mesulü vekil ve vükelânın okuma yazması da mı yoktur. Yahut bu, anlama, algılama kabiliyetsizliği mi?
Başta Atatürk olmak üzere, kimse medeni devletlerle ilişki kurmayın ticaret yapmayın, dünya devleti olmayın demedi. Aksine eşitlik-mütekabiliyet kaydı şartıyla bunu teşvik ettiler.
NE AB’Sİ KARDEŞİM !...
Milletin sırtına yük, ağırlık, borç ve sıkıntı getirecek, getirdiğinden çok daha fazlasını götürecek bir sömürü düzeninde bu ülke ve halkın işi ne? Daha şimdiden millet batmış. Esnaf ve zanaatkâr çökmüş. Tarım-toprak, ziraat bitmiş. İşsizlik, açlık, yokluk-yoksulluk almış yürümüş. Yalan-talan, yolsuzluk-suiistimal, nitelikli dolandırıcılık, görev ihmali, anarşi-terör-tedhiş olabildiğince büyümüş. İşte tefessüh etmiş batıdan ithal kültürün eseri bu..
Ümraniye iddianamesi açıklandı. Şapka düştü kel göründü. Darbe faili zanlılarla demokrasi havarileri birbirine karıştı. Dillerde dolaşan isimlerin % 90’ı dışarıda medya sahibi, eski bakan, vekil, büyük iş (!) adamı, hatırlı-nüfuzlu, muteber yurttaş rolünde! Karşımıza bir ördüğüm çıkmış durumda. Allahtan korkmadan, milletten utanmadan Ergenekon adıyla tanımlanan organizasyonda anarşi-terör-tedhiş zanlılarından, kıdemli mason, misyoner, dönme-devşirme, koza ve kriptolara kadar her melânet var. Bu ne iş? Mesele vatan kurtaran Şaban komedisine dönüştü. Olay: Tam teşekküllü “temiz eller” operasyonunu zorunlu kılıyor.
Ey Hükümet, Yargı yahut Yasama! Yapın artık şu “TEMİZ ELLER” Operasyonu’nu daha ne bekliyorsunuz? Sanki başka çare mi var? Elbette yok.
Abdullah Gül, Recep Tayip, bakanları ve partisine sorarlar:
“Yoksa bir korkunuz, çekinceniz, karanlık maziniz ve meş-um bağlantılarınız mı var? Hüküm, hikmet ve adaletle ifa edemediğiniz ‘yürütme’ bu kadar tatlı, kârlı, kazançlı, cazip ve dayanılmaz mı geliyor. Şart mı? Bunca şaibe altında parlamenter kalmanız?
Açın adalet ve hukukun önünü, çözün Cumhuriyet Savcılarının elini.
Beklenen ve istenen: Adaletin tecelli-i ve “Hukuk Devletinin” avdetidir o kadar.
***VATANDAŞA DÜŞEN GÖREV; Mustafa Nevruz SINACI
Yarım asır önce yolu kesilen ve alçakça bir ihanetle çökertilen milli rejim şimdilerde ayağa kalkma, kendine gelme, aslına dönme ve tekrar Atatürk ilkeleri ve Türk İnkılâbı yoluna girme mücadelesi veriyor, verebiliyor. Denk gelen tarih ve dönem çok önemli;
Şöyle ki, tüm dünya hızlı bir kaos-karmaşa, bunalım-buhran ve krize sürükleniyor.
Kendi kendine değil, yedi kız kardeşlerin başını çektiği evrensel bir çete tarafından.
Bu çete: Papalık (babalık)’tan feyiz, destek ve ilham alan “ilâh+silâh+ilâç” tacirleridir.
Sözde yenidünya düzeni, globalleşme ve küreselleşmenin ‘Küresel Emperyalizm” nam ve hesabına ‘organize suç örgütü’ bunlar. Bazı geri zekâlı, safdilli veya paralize tiplerin ileri sürdüğü gibi NATO tipi gladyo falan değil. Özellikle Türkiye için hiç değil. Düpedüz sivil ve siyasi organizasyon, Türkiye için birileri böyle konuşursa bilin ki o da bu menfur yapının ta göbeğindedir. (Bak: Genelkurmay Özel Harp Dairesinin kuruluş tarihi ve kuruluş amacına)
Şu an için Oxford dâhil dünyanın en şöhretli üniversiteleri bu düzeni tahkim edecek prototipler yetiştiriyor. Atatürk’ün dediği “Yurtta ve dünyada sulh” adalet, eşitlik ve hukuk sağlayacak, insan haklarını sağlamlaştıracak “özne” şahsiyetler değil! Bizde de durum aynı.
Yani sonuçta insanlık yaradılış amacı olan barış, hürriyet, adalet, refah, zenginlik ve mutluluk yerine koşar adım felâkete gidiyor. Sürükleniyor. Türkiye de bu azgın dalgaya zorla sürüklenmek isteniyor. Meselenin özü bu, oysa Türkiye insanlık dışı ‘İnsani Boyut ve Bilgi Toplumu’ karşıtı emperyalist ülke olamaz. Bu menfur olgu, ilim dışı tertip ve teşebbüs Türk insanının doğasına, inancına ve bütün âlemin esasta fıtratına (yaradılış amacına) aykırıdır.
Ama ne var ki, yarım asra yakın süredir virüs bedene sokulmuş ve tahribatını hayli ilerletmiş bulunmaktadır. Afganistan, Irak, Sudan ve Pakistan pisi-pisine hastalığın pençesine düşmüş, İran ve Türkiye henüz operasyon aşamasındadır.
ŞİMDİ ZAMANI: Zira kutsal vücudumuza neşter çalınmadan, asil ruhûmuz domuz kanıyla kirletilmeden ve hak’a tapan kalbimiz, derin bilinç ve engin şuurumuz bulanmadan kendimize gelmek, tezgâhtan diri bir zindelikle yeni doğmuş gibi kalkmak zorundayız.
Bu onurlu-soylu kalkış ve yeniden diriliş; Yüksek bir azim ve irade işidir.
Atatürk’ün dediği ‘gerektiğinde milleti kurtaracak azim, irade, kararlılık ve bilinç’ şuur budur. Bu şuurla iç temizlik, çürümüşlük ve yozlaşmadan arınma, adalet ahlâkı ve hukuku hâkim kılarak ‘dört başı mamur bir hukuk devleti olma’ çabası tam bir fedakârlık ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Süreç budur. Galip Baran bu sürecin öncüsü ve sözcüsüdür.
Kendini TC yurttaşı olarak algılayan ve tanımlayanlar için mesele çok basit. İşe;
“Bu devlet, ülke ve millet benim” bilinciyle başlamak; Sevgili halkımız arasında ASLA “sağcı-solcu, alevi-sünni, dinli-dinsiz, milliyetçi-enternasyonalci, Müslim-gayri Müslim, asli unsur-tali unsur” gibi ayrım gözetmemek, ayrımın hain Gladyo-Oligark, kripto-koza ve Baronlar tarafından; Halkı bölme, parçalama, yağmalama-sömürme amacıyla kullanılan yalanlar olduğunu bilmek; Bu bilinçle sadece “iyiler-kötüler, doğrular-yanlışlar”ı dikkate alarak “iyi insan ve dürüst vatandaşların” tıpkı Galip Baran gibi “hak-adalet hukuk ve ahlak yolunda” mücadeleye başlamak gerekir.
GÖREV: Cumhurbaşkanı dâhil tüm kurum ve kuruluşlara Meclise, yargıya, savcıya başvurmak, suç duyurularında bulunmak, davalar açmak, dilekçeler vermek kötüleri deşifre ve adalete havale etmektir. Ayrıca, yönetime hesap sormalı “hak, adalet ve hukuk nerede” demeli, hukuk yoluyla adalet istemeli; Haksızlıklar karşısında hükümet uyarılarak sorumlu vatandaşlık görevi hakkıyla yerine getirilmelidir.
4982 ve 3071 Sayılı Kanunlar gereği bu yasal bir yol-görev ve hukuki haktır. Eğer, Temiz Toplum, Temiz Devlet, onurlu-sorumlu, adaletli-dürüst, saydam hükümet; Kısaca “Hukuk Devleti” istiyorsak “yönetimi izleme ve denetleme hakkını kullanmak zorundayız. Zira hesap seçimlerde sorulur’ lâfı yalan ve ütopyadır. Doğrusu Galip Baran’ın bilinç, demokrasi, hak-adalet ve hukuk yolunda, sabır-inanç, azim, irade ve kararlılıkla yürümektir.