21 Kasım 2009 Cumartesi

BARIŞ’IN BAŞKENTİ BODRUM…
Sayın Bodrumlular,
Bodrum’un yaşanabilirliği Bodrumluların, Türkiye’nin yaşanabilirliği Türklerin, Dünya’nın yaşanabilirliği Dünyalıların ‘diğerkâmca’ (1) yaşamaları ile mümkündür. “Yurtta Barış Dünyada Barış” Atatürk’ün yüce dileğidir.
Bu dileğin yaşama geçebilmesi için, Bodrumluların, Türklerin ve Dünyalıların ‘diğerkâmca’ yaşamaları gerekmektedir.
Bodrum, “Dünyada Barış”ın Başkenti olabilir.
Şöyle ki: 1996 yılında, Bodrum’da, “Yaşanabilir bir Bodrum” sloganıyla Bodrum’da başlatılan, ancak sürdürülemeyen;
(a) 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in; “İstanbul’da gerçekleştirilen HABİTAT II Konferansının katılımcıları tarafından benimsenen anlayışa göre, yerleşim alanlarının güvenli, sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesinde resmi organizasyonlarla sivil toplum kuruluşlarının dayanışma, işbirliği ve ortaklılar temelinde çalışmaları esastır. Bu bakımdan öncü ve örnek bir etkinlik olarak değerlendiriyorum” diyerek övdüğü, ÖNEMİNE dikkat çektiği,
(b) Belediye Başkanı olan Tuğrul Acar’ın,; “Bodrum’da yaşayanların kentle ilgili kararlara katılmalarına ve sorunlara birlikte çözüm aramalarına büyük bir heyecanla yaklaşıyoruz. Kentin sorunlarına çözüm bulmak için başlatılmış bu çalışmaya gönülden destek vermeye hazırız.” diyerek EV SAHİPLİĞİNİ üstlendiği, Yerel HABİTAT Konferansını, bu defa, ilkinden alınan dersleri de dikkate alarak, yeniden başlatmamız, böylece, Bodrum’un “Dünya Barışı”nın Başkenti olması için de el ve gönül birliği içinde çalışmamız, bu bağlamda sorumluluk üstlenmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bu sorumluluğu Belediye Başkanı sayın Mehmet Kocadon’a hatırlatmanızı öneriyorum. Saygılarımla.
Adları aşağıda görülen Turgutreis Bilinç Üniversitesi Kurucuları adına, Bodrum HABİTAT Emekliler, Trafik ve Yurttaşlar Kozaları Kolaylaştırıcısı

Galip BARAN
(1) Diğerkamlık (özgecilik, elcilik, elseverlik ): // * Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu. // * fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş. // * ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu // Diğerkam (özgeci, elci, elsever ) : Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
Turgutreis Bilinç Üniversitesi Kurucuları:
Galip BARAN, 535. 844 84 76
Mustafa Nevruz SINACI, 312. 433 82 06
Celil YAMAK, 533. 497 08 85
Hamdi YILDIRIM, 536. 214 33 43
Zeki KARAOĞLU, 543. 693 33 99
İsmet SEYHAN, 532. 584 03 33
Zafer ÜNVERDİ, 506. 835 07 07
Haluk YILDIZ, 532. 237 00 90
Kadir KARABIYIK, 533. 653 62 81
Mehmet GÜZEL, 532. 282 45 48
Haluk ALACA, 506. 389 82 32
Kenan CİHAN, 546. 279 73 27
Ferruh ONUR, 536. 610 12 69
İmkansız, bu dünyayı değiştirebilecek gücü içlerinde keşfetmek yerine, kendilerine sunulan dünyada yaşamayı daha kolay bulan, küçük insanların ortaya attığı büyük bir kelimedir.
İmkansız (….), bir görüştür. İmkansız (….) meydan okumadır. İmkansız potansiyeldir. Geçicidir. İmkansız yoktur.
Muhammed Ali Miami- ABD- Florida- 1964
(Ringe daha ilk adımını attığında, Muhammed Ali’ye, boksör olmak için çok sıska olduğu söylenmişti)
***
DÜNYAYI
KURTARMAK
İSTERSEN
DİĞERKAM
YOKETMEK
İSTERSEN
HODKAM
OLMAN
YETER
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ
***
Turist Bekleme Dönemine Son
İngiltere'de Düzenlenen Dünyanın En Önemli Turizm Fuarlarından Kabul Edilen "World Travel Market" Bodrum'a Umut Oldu. 30 Turizmci, "Tanıtımlar ve Faaliyetler Daha da Artacak. Artık Turistin Ayağına Gideceğiz" Dedi.
İngiltere’de düzenlenen dünyanın en önemli turizm fuarlarından kabul edilen “World Travel Market” Bodrum’a umut oldu. 30 turizmci, “Tanıtımlar ve faaliyetler daha da artacak. Artık turistin ayağına gideceğiz” dedi.
İNGİLTERE’nin başkenti Londra’da 9-12 Kasım tarihleri arasında düzenlenen ve dünyanın en önemli turizm fuarlarından biri olan “World Travel Market” Bodrum’a umut oldu. Londra’daki fuara, Bodrum Yarımadası Tanıtma Vakfı (BOYTAV) ve Bodrum Belediye Başkanı DP’li Mehmet Kocadon ile Bodrum Otelciler ve Turistik İşletmeciler Derneği (BODER) Başkanı Halil Özyurt’un yanı sıra 30 turizmci katıldı. Fuarı bu yıl 155 ülkeden 5137 profesyonel yöneticinin ziyaret ettiği belirtildi. Bodrum’un özel bir standla katıldığı fuarda yapılan çekilişte, 2540 kişi arasından belirlenen 14 İngiliz çift, Bodrum’da 1 hafta bedava tatil kazandı. Talihli çiftlerin Bodrum’daki Kefaluka, La Blanche, Kervansaray, Samara, Magnific, Dedeman, Paloma, The Gren House, Parkım Ayaz, Serhan, Ayaz Aqua, Seray, Palm Garden ve Royal Asarlık Beach otellerinde konaklayacağı bildirildi. Bodrum tarihi anlatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve BOYTAV tarafından Londra’nın ünlü mekanlarından Sketch’de 9 Kasım gecesi verilen özel davete ise dünyanın en önemli turizm yayınlarının editör ve yazarları katıldı. Dünyanın turizm konusunda önde gelen gazetecilerinin yanısıra İngiltere Turizm piyasasının önemli yöneticileri, davete ev sahipliği yapan Turizm Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı ve Başkan Kocadon’dan önümüzdeki sezonla ilgili bilgiler aldı, rezervasyonlar için ön çalışma yaptı. Gecede 360 derecelik özel projeksiyon sistemi ile fotoğraf sanatçısı Oğuz Hamza’nın özel fotoğraflarından oluşan ve Bodrum’un tarihi, turistik ve guletlerini anlatan özel slayt gösterisi sunuldu.
10 fuara katılacağız Londra Turizm Fuarı’nın çok verimli geçtiğini belirten Başkan Mehmet Kocadon şunları söyledi: “Amacımız tüm dünyaya Bodrum’u en iyi şekilde tanıtmak. Turist bekleme dönemi bitti. Ürünümüzü tanıtmak için gelecek turistin ayağına biz gitmeyi kararlaştırdık. Düzenlediğimiz özel Bodrum etkinlikleri fuarda en çok ilginin Bodrum standına olmasını sağladı. Bu yönde çalışmalarımıza devam ederek, Bodrum’u hak ettiği yere getireceğiz. 2010 turizm sezonu ile katılacağımız 10 turizm fuarında yapacağımız tanıtımlarla ilçemize gelen turist sayısını 1,5 milyonun üzerine çıkmasını hedefliyoruz.” 16.11.2009 02:32 [1809274]
***
DİĞERKAMLIK (1) ANDI
Ben ……. ……..
Bundan böyle:
(A) Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, eşdeyişle “bencillik”le, daha açık deyişle, yolsuzlukla, çok daha açık deyişle, “Burası Türkiye Bağımlılığı” ile savaşacağıma, şöyle ki:
(B) Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani “Burası Türkiye Bağımlıları”nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C) Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka “Burası Türkiye Bağımlıları”nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: Bireyi erdeme (2) yönlendiren bir ilkedir (3). SOSYAL YAPTIRIM: Kırmızıda geçmeğe kalkışanları utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır. Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan, yıllardır devam eden, “okul dışı eğitim çalışmaları”nda geliştirilen bu And yaşama geçtiğinde; bu kadar çok polise, savcıya, hakime gerek kalmayacak, adalet sorun olmaktan çıkacak, “Yurtta Barış” sağlanacak, “muasır medeniyet” aşılacaktır.
(1) Diğerkamlık (özgecilik, elcilik, elseverlik ): * Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
* fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş. * ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu. Diğerkam (özgeci, elci, elsever ) : Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
(2) Erdem: * Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.
* İnsanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.
(3 ) İlke : * Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, anadüşünce ve inanış, baş kural.
* Temel bilgi, temel kural. * Uyulması gerekli davranış kuralı.
* fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel, köken; ilk neden.
***

HADİ
BAŞTAN
ALALIM
BU DEFA İŞİ
SIKI TUTALIM
BODRUMU
YAŞANABİLİR
KILALIM
BİLİNÇ
ÜNİVERSİTESİ

17 Kasım 2009 Salı

Cumhur Güven TAŞBAŞI
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tanıtma Genel Müdürü
ANKARA
Konu: Ülkenin aydınlık geleceği ile ilgili önerilerimiz, beklentilerimiz.
Sayın Cumhur Güven Taşbaşı,
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insan’ı, ‘insan” davranışlarını ve davranış nedenlerini araştırdığımız, ”Okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, bazılarını yakından bildiğiniz çalışmalarda yaşam biçimimizde 180 derecelik bir değişim-dönüşüm gerçekleşti bu süreçte;
* Kendimizi tanıdığımızın; “diğerkâm kişilik” edindiğimizin, “yasa bağımlısı” olduğumuzun, devletle, (Türkiye’yi dış borç yükünden kurtarmak için “gönüllü vergi” ödemeğe kalkışacak derecede) özdeşleştiğimizin, “Bilinç Çağı”nda yaşamakta olduğumuzun farkına vardık.
* Başta sayılan alanlarda edindiğimiz “tecrübi bilgi” ile “Bilinç Üniversitesi’ni” kurduk.
* Öğrencilik günlerimizde içtiğimiz And’da yer alan “yurdu ve milleti özden çok sevmek ilkesi”ni önemsedik ve özümsedik.
* Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin bu gezegende bencilce yaşamakta oluşumuzdan kaynaklandığını, sonuçta, ektiğimizi biçmeğe başladığımızı idrak ettik.
* “Toplumsal sorumluluk bilinci” olarak tanımladığımız, ancak, çok hafife aldığımız nedenle bedelini, (5 yaşındaki Dilara Dumrul’un, 2007 yılında, İstanbul Bahçelievler de üzeri kartonla kapatılan logar çukuruna düşerek ölmesi olayında olduğu gibi) çok ağır bir şekilde ödemekte olduğumuzla ilgili bir kavram geliştirdik ve uygulamağa başladık…
İnsanın “Bilgi Çağı”nda edindiği “kitabi bilgi”nin, (çevre bilgisinin çevreyi kirletmesini, tasarruf bilgisinin tutumlu olmasını, trafik bilgisinin trafik kurallarını çiğnemesini, vergi bilgisinin vergi kaçırmasını, bu alanlarda bilinçlenmesini sağlayamadığı) ozon tabakasının delinmesini, buzulların erimesini, yağmur ormanlarının yok olasıya tahrip edilmesini, sonuç olarak “iklim değişikliği”ni önleyemediği dikkate alındığında, “Bilinç Çağı”nın, “deneysel, (tecrübi) bilginin” ve kurduğumuzu yukarıda ifade ettiğim Bilinç Üniversitesi’nin anlamı, önemi ve misyonu kendiliğinden ortaya çıktı.…
Sayın Taşbaşı,
Türkiye’nin; “çevrenin kirletilmediği, aşırı tüketimin yapılmadığı, trafik kurallarının çiğnenmediği, sağlığa aykırı alışkanlıkların edinilmediği, verginin kaçırılmadığı, rüşvetin alınmadığı/verilmediği, iş ahlâkına saygı gösterildiği, milli servete zarar verilmediği, imar yasasına aykırı işlerin yapılmadığı, her şeyin devletten beklenmediği bir ülke olmasını” isteyeceğinize gönülden inanıyoruz.
Bu inançla;
* Bodrum’da 1996 yılında gerçekleştirdiğimiz, verdiğimiz taahhütleri zaman içinde unutmuş göründüğümüz Yerel HABİTAT Konferansında oluşan HABİTAT Ruhu’nu canlandırmak için yaklaşık bir aydan beri çalıştığımız halde sonuç alamadık.
Bu konuda Bodrum Belediye Başkanı sayın Mehmet Kocadon’u ikna etmemize,
* Üç yıl önce, İlk ve Orta Öğretim Okulları öğrencilerine Muğla Valiliği’nin “olur”u ile başlattığımız, şu an izin verilmeyen “Bilinç Konferanslarının” tekrar devam ettirmemize,
* Başta sözü edilen alanlarda yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğimiz, yıllardır MEB Talim Terbiye Kurulları Komisyonlarında bekletilen “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin İlk ve Orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulmasına,
* Diğerkâmlık kavramını ve “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni dikkate alarak geliştirdiğimiz “70 Milyonluk Aile, Türkiye” projesinin Aileden Sorumlu Devlet Bakanınca dikkate alınmasına,
* Devlete sahip çıkma konusunda duyarlı emekli polis, asker ve emekli öğretmenler için bilinç konusunda bir Sempozyum düzenleyebilmemize;
Yardımcı olabileceğinizi ümit ediyor ve düşünüyoruz.
Sözü edilen Sempozyumu düzenlemek için, üç yıl önce Muğla Valiliğine başvurduk. Verilen yanıtla, bilinç konusunda Sempozyum düzenleyebilmemiz için bir “usta öğretici” belgesine sahip olmamız gerektiği bildirildi. “Usta öğretici” belgesi verilmesi için yaptığımız başvuru ise, Milli Eğitim Müdürlüğünün 18 Eylül 2006 tarih ve B.08.4.MEM.4.48.00.03/324-22487 sayılı yazısı ile, “Bilinç konusunda Bakanlığımız Çıraklık ve Yaygın Eğitimi Genel Müdürlüğünün 07/09/2006 tarih ve 53 86 sayılı yazılarıyla, Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği ve buna bağlı olarak çıkarılan 07/07/ tarih ve 4235 sayılı Yönergede “usta öğretici” belgesi verileceğine dair bir kayıt bulunmadığı bildirilmiştir” şeklinde bir yanıt verilerek reddedildi. Bir başka deyişle çaresizlik (acz) ifade edildi.
Sayın Taşbaşı,
Bu ülkede devlete sahip çıkacak bilinçli devlet adamları (Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, TBMM Başkanları, Milli Eğitim, İçişleri Bakanları) ve bilinçli iş adamları yetiştirerek “Yurtta Barış”ı sağlamak, “Muasır Medeniyet”i aşmak istiyorsak, ülkenin geleceği olan çocuklarımız ve gençliğimizi bilinçlenmeye yönlendirmeyi iş edinecek başka “usta öğretici” lerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda da yardımcı olabileceğinizi düşünüyoruz…
İlgi ve bilgilerinize arz ederiz
Saygılarımızla.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 - (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB: www.bilinc-universitesi.blogspot.com, www.galipbaran.blogspot.com
(1): Bilinç Üniversitesi’nin misyonu: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak, böylece, daha bilinçli mühendislerin, mimarların, doktorların, psikologların vb meslek mensuplarının yetiştirilmesi çabalarına katkıda bulunmaktır.

7 Kasım 2009 Cumartesi



BODRUM KAYMAKAMLIĞI
VE HABİTAT TRAFİK KOZASINDAN ÇAĞRI
Konu
: HABİTAT Trafik Kozası’nın trafik kurallarına uyma alışkanlığı oluşturmak için başlattığı, örnek bir “KOZA ÇALIŞMASI” ve “YURTTAŞLIK PROJESİ” olarak sürdürülen ve bir “Bodrum Uygulaması”na dönüştürülmek istenen çalışmaya sahip çıkılması.
BODRUM UYGULAMASI
AMACI: Trafik Kozası’nın, neredeyse hiç kimsenin trafik kurallarına gerçek anlamda uymadığı ve uymayanları da uyarmadığı ülkemizde; trafik kazalarının başta gelen etmeni “insan kusuru”nun en aza çekilerek sağlıklı bir trafik ortamının sağlanması için başlattığı çalışma, aktif boyutunda çok az “katılımcı”nın yer almasına karşın üç yıldır devam etmektedir. “İşe yayalardan başlama”yı öngören , sorunun nedenlerini dikkate alan bir yöntem uygulanarak başlatılan bu uygulamada, duyarlı vatandaşların “Trafik Gözcülüğü” olarak tanımladığımız “misyon” niteliğindeki bu görevi üslenerek kırmızıda geçenleri kararlı bir şekilde uyarmaya başlamaları hedef alınmıştır.
“Bodrum Uygulaması” kuralların neden çiğnendiği ve kurallara nasıl alışılabileceği gibi soruların yanıtları araştırılarak toplumla yoğun bir iletişim içinde sürdürülen projenin gelinen aşamasında uygulanabilir bir MODEL olarak gerçekleştirilmiştir.
YÖNTEMİ: Gözlemsel ve sözel iletişim sonucu oluşan bulgular, insanların, kavşaklarda, kuralları, genelde, birbirlerine bakarak (birbirlerini örnek alarak); özelde ise, yaya iken, kendilerine çarpma ihtimali olan (gelen) bir araç, sürücü iken, zarar verebilecekleri yaya ya da başka nesneler yoksa çiğnemekte (kırmızıda geçmekte) olduklarını göstermiştir.
Bir diğer deyişle, insanlar, kendilerinin koydukları kurallara uyma alışkanlığı edinmişlerdir.
Diğer taraftan, insanların, kırmızıda geçtikleri anda yüz yüze gelinerek uygum şekilde uyarıldıklarında, kurala, kaçınılmaz bir suçluluk psikolojisinin baskısı altında, utanarak uyma çabası içine girdikleri görülmüştür. Bu bulgular insanların kurallara nasıl alıştırılabileceklerinin yöntemini saptamamızı sağlamıştır. İnsanların genelde, “utanma duygusu” ile donatıldıkları düşünülerek, yaygınlaştırılarak kararlılıkla sürdürülmesi halinde bu yöntemin etkili bir uygulama olacağı sonucu çıkarılmıştır.
Habitat Konferansı günlerinde Bodrum Garajaltı Kavşağı’nda başlatılan, HABİTAT terminolojisinde “sivil toplum pratiği” olarak tanımlanan bu çalışmada, trafik kurallarına uyma alışkanlığı oluşturmada görülen “aktif eğitim boşluğu”nun doldurulmasına ülke çapında uygulanabilecek bir MODEL’in geliştirilmesi hedef alınmıştı. Proje, bu nedenle, zaman zaman bazı büyük kentlerde de uygulanmıştır. İstanbul Taksim Meydenında ve özellikle Amnkara’da (Kolaylaştırıcılığı geçici olarak üstlenilen Ankara HABİTAT Kozası kurularak) Kızılayu Meydanı Gima önü yaya geçidinde yapılan, devam eden bu çalışma “Bodrum Uygulaması” olarak tanıtılmaktadır.
TANITIM: “Bodrum Uygulaması”, geçen üç yıl içinde, her birine bir sergi eşliğinde katılınan, sonuncusu Ankara’da yapılan “Ulaşım ve Trafik Kongresi” gibi toplantılarda kamuoyuna tanıtılmıştır.
Bu uygulamayla ilgili haberler ulusal basında ilgi görmüş; proje ve ilgili yazılara TŞOF ve Gazi Üniversitesi Trafik Mühendisliği ve Uygulaması Ana Bilim Dalı dergilerinde yer verilmiştir.
NEDEN YAYALAR: Trafik Yasası’nın sadece sürücüler değil yayaları da bağlayıcı hükümleriyle bir bütün olduğu, sürücü ve yayalar arasında bir ayırım gözetmediği, sürücülerin de yaya iken diğer yayalar gibi kırmızıda geçtikleri ve trafik suçu işleyenler arasında, anında yüz yüze gelinerek kaza riski yaratmaksızın uyarılabilecek en uygun örneğin yaya olduğu düşünülecek olursa; bu projede neden yayaların hedef alındığı ve uygulama yeri olarak kavşakların seçildiği kolayca anlaşılır.
Diğer taraftan, Trafik Kozası olarak, ilgili yasanın sürücü ve yayaları ayrımsız kapsamakta oluşuna karşın yayalar için öngörülen cezayı uygulamamanın ve trafik eğitiminden (ki, Trafik Kozası, eğitim denilerek okullarda ve sürücü kurslarında verilenin eğitim değil öğretim olduğu iddiasındadır) söz edilirken, yayaları göz ardı ederek sürücülere ağırlık vermenin, sadece sürücüleri eğitmekten söz etmenin yanlış bir yaklaşım olduğu inancındayız. Bu nedenle, yaya iken kırmızıda durma alışkanlığı edinmeyi “iyi bir sürücü” olmanın koşulu olarak görüyor; “yaya iken değil ama sürücü iken kırmızıda duruyorum” diyenlerin en azından kendilerini kandırdığını, bu gibilerin sürücü iken, kırmızıda, büyük olasılıkla, kurala saygıdan değil ceza kaygısıyla durduklarını düşünüyoruz.
SIFIR HOŞGÖRÜ: Yasa tanımazlığın bireyin yaşamında zamanla oluştuğu, suçu ve suçluyu genelde toplumun ürettiği tezi dikkate alınır, buna göre ceza öngörülmüş bir fiili (yaylara ceza hükmünü) hafife alarak hoş görmenin zamanla daha büyük fiiller öncülük edeceği düşünülürse, toplumun neredeyse birlik-beraberlik içinde çiğnemekte olduğu kırmızı ışıkta yaya iken geçme fiiline “sıfır hoşgörü gösterilmesi gerektiği söylenebilir.
HEDEF DEMOKRASİ: Trafik Kozası olarak, “kırmızıda durma”yı, trafiği aşan, bir “toplu yaşam ahlakı” oluşturmayı kapsayan bir kavram olarak düşündüğümüz dikkate alınacak olursa; sürdürülmekte olan uygulamanın; sonuçta, kırmızıda yaptırım korkusuyla değil bir “tolu yaşam ahlakı” bilinciyle duranlardan oluşan, diğer deyişle, kendi kendisini yöneten toplum idealine dönük, daha doğru deyişle, çağdaş demokrasiyi hedef alan bir girişim olduğu görülür.
TRAFİK GÖZCÜLÜĞÜ: Ayrıca, kurallar, yukarıda da işaret edildiği üzere, genelde başkalarına bakılarak, kırmızıda geçen başka insanlar örnek alınarak çiğnendiğine göre, (kurallara) uyma alışkanlığının da , benzer şekilde, başkalarına bakılarak, kırmızıda duranlar örnek alınarak edinileceği de tartışılmaz bir gerçek olarak karşımızdadır. Şu var ki; “iyi” alışkanlıkların “zor”, “kötü” alışkanlıkların “kolay” edinildiği hatırlanacak olursa, yukarıda sözü edilen 1Trafik Gözcülüğü”nün, bu geçek dikkate alınarak, bir zaman için özen ve sabırla uygulanması gerektiği görülür.
GÖZCÜLÜK MÜ MÜFETTİŞLİK Mİ?..:
Mevzuatta yer verilen Fahri Trafik Müfettişliği ile karşılaştırıldığında ”Gözcülük” için şu fıkradan söz edilebilir:
* Trafikte şikayet sistemin etkin kılmak için düzenlenen Fahri Müfettişlik, trafik suçu işlendikten, deyim yerindeyse, “yumurta kırıldıktan” sonra işleyen bir uygulama olduğu halde, “Trafik Gözcülüğü”, yayası sürücüsüyle toplumun tümünü trafik kurallarına alıştırmayı ve suçu işlenmeden önce önlemeyi hedef alan ve eldeki uygulamayla kurumlaştırılmak istenen bir gönüllü girişimdir.
* “Müfettişlik”in, özel koşulları nedeniyle sınırlı sayıda vatandaşın üstenebileceği bir görev oluşuna karşın, misyon niteliğinde bir görev olan “Gözcülük”, her duyarlı bireye açık oluşu ve çok kolay bir uygulamayı öngörüşüyle, neredeyse herkesin üstenebileceği bir “rol” dür.
GELİŞTİRİLEN BAZI KAVRAMLAR
KIRMIZIDA DURMAK:
Trafik Kozası, baştan bu yana, toplumla ve konuyla ilgili resmi kuruluşlarla yoğun iletişim içinde sürdürdüğü bu çalışmada, projenin sloganı “Kırmızıda Durmak”ı, “her türlü yanlış iş ve davranış”ı simgeleyen bir kavram olarak yaşama geçirme çabası içinde olmuş ve bunu önemli ölçüde başarmıştır.
SİVİL TOPLUM KURULUŞU VE KİŞİSİ:
Koza (Trafik Kozası), bu tür aktif eğitim çalışmalarını başlatmada görülen örgütlenme zorluklarına bakarak, bu bağlamda Bodrum Uygulamasından çıkarılması gereken dersleri dikkate alarak ve bu amaçla örgütlenmenin adeta bir koşul olarak dayatılmakta oluşuna karşı da bir tepki olarak; bu gibi girişimlerin bireysel olarak da başlatılabileceği ve sürdürülebileceği gerçeğinin altını çizme gereğini duymaktadır. Koza, bu noktadan hareketle, toplumun hafife aldığı açıkça görülen bu tür çalışmalara yalnız başlayanların, ya da başkalarıyla birlikte başladıkları halde yalnız kalındığı nedenle uygulamayı yalnız sürdürenlerin ve yaptıkları çalışmaların ciddiye alınması ve bu gibi işleri üstlenenlerin “Sivil Toplum Kişisi” olarak görülmeleri (Sivil Toplum Örgütü gibi değerlendirilmeleri) gerektiğini savunmaktadır.
“BİR BİRİM DEVLET”, “POLİS DEVLETİ”, “KAMU YARARINA DERNEK/KİŞİ”:
Koza, soyut bir kavram olan “devlet”i oluşturan üç temel öğenin başta gelen unsurunun insan olduğu gerçeğini dikkate alarak; her vatandaşın (insanın) “Bir Birim Devlet”lerden oluştuğu; “Bir Birim Devlet” olma bilincini yaygınlaştırmanın “Polis Devleti” olma gereğini ortadan kaldıracağı; bu bilinçle (sorumlulukla) faaliyet gösteren kişilerin de “, “Kamu Yararına Kişi” sayılmaları (Kamu Yararına Dernek olarak kabul edilmeleri) gerektiğini de savunmaktadır. Bu anlayışa göre, “Kamu Yararına Kişi” sistemden önce kendisini sorgulamasını bile bireydir.
Yıllar önce, Turgutreis Gönüllüleri olarak başlattıkları projelerin de, tüzel kişiliğe sahip olmayışları ya da uygulamanın bireysel görüntüsü nedeniyle hafife alınışının yol açtığı zorlukların ve girişimlerinin aynı nedenle sonuçsuz kalışının doğal sonucu olarak yukarıda sözü edilen kavramları (düşünceleri) üreten Trafik Kozası; sözü edile düşünceler kapsamında çaba gösteren bireylerin, devlet tarafından, bu eylemleri uyarınca muhatap alınmaları, deyim uygunsa baş tacı edilmeleri gerektiği inancındadır.
Bir taraftan. Bir türlü yaşama geçemeyen geleneksel “Devlet-Vatandaş İşbirlşiği” söyleminde devletle işbirliği yapacağı varsayılan vatandaşın tek “kişi” olduğu hatırlanır, diğer taraftan, “Kamu Yaraına Dernek”i, aslında “kişi”leri oluşturduğu düşünülecek olursa; kamu yararına çaba gösteren bir “vatandaş”ın “Kamu Yararına Kişi” sayılma hakkından söz etmesi yadırganamaz.
BAZI BEKLENTİLER
ÖZNE OLMAK: !!!!!!!!! (devam edecek) !!!!!!!!!!1