16 Ekim 2010 Cumartesi

BASIN AÇIKLAMASI
Yıllardır, Türk halkının;
* Vergi kaçırmayarak, Vergi Yasası’na uymasını,
* Çevreyi kirletmeyerek, Çevre Yasası’na uymasını,
* Trafik kurallarını ihlâl etmeyerek, Trafik Yasası’na uymasını,
ÖZETLE;
Türk halkının “yasa bilinci” edinmesini sağlamak için çalışmakta, bu işi eksiksiz ve kusursuz yapabilmek için, emek, zaman ve benim gibi emekli bir memur için servet sayılacak miktarda para harcamaktayım…
DAHA AÇIK BİR DEYİŞLE:
Halkın “yasa bilinci” edinmesini sağlama konusunda benden daha sorumlu konumlarda olup, karşılığında dolgun maaşlar alan üst düzey yetkililerin işlerini kolaylaştırmak için çalışıyorum.
Ancak onlar, işlerini kolaylaştırmak için çalıştığım üst düzey yetkililer, beni ciddiye almıyorlar, uzattığım eli tutmuyorlar. Dahası, bazı üst düzey yetkililer gözaltına bile aldırıyorlar. (“Kırmızı ışık eylemcisi gözaltında/ 22. 04. 1998/ Milliyet)
Onlarla; İçişleri Bakanlığının, Milli Eğitim Bakanlığının üst düzey yetkilileri ile, işlerini kolaylaştırmak için çalıştıklarımla yüz yüze görüşmek, benim çalışmalarımı kolaylaştırmalarını rica etmek için Ankara’ya gittim. 06 -09 Ekim günlerinde kapı, kapı dolaştım. Alt düzey yetkililerle görüşebildim. Üst düzey yetkililerin birisiyle görüşebilmek için randevu talep ettim. Beklemeğe başladım. Hala bekliyorum…
Anladım ki; işlerini kolaylaştırmak için çalıştığım bu üst düzey yetkililer benimle görüşmek istemiyorlar.
Şu var ki; onlar beni ciddiye almasalar, benimle görüşmek istemeseler bile, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş bir insan olarak “ölünceye kadar” diyerek üstlendiğim bu görevi ne pahasına olursa olsun sürdüreceğim. (“Her kavşağa bir Galip”/ Sabah/ 12. 16. 1998)
SONUÇ OLARAK:
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakanı, İçişleri Bakanını, Milli Eğitim Bakanını, Emniyet Genel Müdürünü, M. E. Bakanlığı T. T. Kurulu Başkanını bu basın açıklaması ile protesto ediyor; Onları, PROGRAMI aşağıda açıklanan çalışmalarımızı izlemeğe davet ediyorum. Onlara ben randevu veriyorum…
Ben aslında, o çalışmalarımızı izlemeğe, Aziz Usta’ya:
“Bende hakkın çoktur halkım
Utanırım hakkını helal et demeye
Dünya durdukça durasın halkım” dedirten saygıdeğer Ankara Halkını davet ediyorum…
SON SÖZ:
Geleceğin Türkiye’sini inşa çalışmalarımızı yaparken elimizden tutan, bize destek olan, eski Bodrum Kaymakamı Uğur Boran’a;, Eski Muğla Valisi Lale Aytaman’a, İstanbul’da gözaltına alınışımı izleyen günlerde Karayolu Güvenlik Kurulunun 14. toplantısına davet ederek bir sunuş yaptıran Dr. Şevket Ayaz’a, Muğla Emniyet Müdürlüğüne bana yardımcı olunması için bir talimat gönderen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı M. Sabri Kanlıkavak’a, halen Gaziantep Emniyet Müdürü olarak görev yapan Süleyman Oğuz’a bu vesileyle teşekkür etmeyi ödenmesi gereken bir borç biliyorum…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB: www.bilinc-universitesi.blogspot.com / http://www.galipbaran.blogspot.com/

***
UYGULAMA VE EYLEM PROGRAMI
22 EKİM 2010, ANKARA
TARİH GÜN SAAT YER/ADRES VE UYGULAMA
*
22 Ekim 2010 Cuma 10: 00- 11: 00 Kızılay Meydanı GMK Bulvarı yaya geçidinde “Trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım“ uygulaması.
*
22 Ekim 2010 Cuma 12: 00- 13: 00 Ağırlıklı olarak Sakarya Caddesinde olmak üzere; Kızılay çevresindeki sokak ve caddelerde “izmarit toplama” uygulaması
*
22 Ekim 2010 Cuma 14: 00- 15: 00 Yüksel Caddesinde “Burası Türkiye Sergisi” ile eşzamanlı olarak açık hava konferansı.
*
Uygulamalara; Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah GÜL, TBMM Başkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu Üyeleri, Yüksek Mahkeme Başkanları, Genelkurmay Başkanı, Ankara Valisi, Kamu Kurum ve Kuruluş Genel Müdürleri ile;
Medya, Basın ve Yayınımızın değerli Muhabir, Yazar ve çizerleri ile;
Sevgili “ANKARA HALKI” davetlidir.

***
TEYİT VE İRTİBAT:
GALİP BARAN
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76 / 0312.433 82 06
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com, bilincuniversitesi@gmail.com
WEB: www.bilinc-universitesi.blogspot.com / www.galipbaran.blogspot.com
***
Valilik Makamına
ANKARA
*

Konu: 20, 21 ve 22 Ekim 2010 tarihlerinde Kızılay Meydanı ve çevresinde yapılacak uygulama ve eylem programı hakkında,
*
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlâkı (ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan ve yıllardır sürdürülen; İnsan’ı, davranışlarını ve davranış nedenlerini araştırdığımız ve okul dışı eğitim olarak tanımladığımız çalışmalarda yaşam biçimim kökten değişti:
* “Yasa bağımlısı” oldum.
* “Diğerkâm bir kişilik” edindim.
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim.
* Edindiğim “tecrübi bilgi” ile Bilinç Üniversitesi’ni (1) kurdum.
* Bu süreçte kendimi tanımağa başladığımın,“Bilinç Çağı”nda yaşadığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım…
Toplumun çevre, trafik ve vergi bilgisinin, bu alandaki yasaların ihlâl edilmesini, önlemediği ve felâket olarak tanımlanan “İklim değişikliği”nin “Bilgi Çağı”nda gerçekleştiği dikkate alındığında, “Bilinç Çağı”nın anlamı ve “bilinç”, “yasa bağımlılığı”, “yasa bilinci” gibi kavramların önem ve değeri kendiliğinden ortaya çıkar…
Toplumda “yasa dışı davranışların” en aza indirilmesi etkinliklerine karınca kararınca katkıda bulunmak ve özellikle katılımı özendirmek amacıyla başlatılan ve yıllardır sürdürülen, uygulandığında yukarıda sayılan özellikleri kazandıran çalışmalarda edindiğimiz birikimi toplumla paylaşmak için hazırlanan eylem PROGRAMI eklidir.
Bilgilerinize arz olunur.
Saygılarımızla.

Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.
EK: PROGRAM

9 Ekim 2010 Cumartesi

Trafikte Bilinçlenmek ve Bilinç'li Sürücü Olmak İsteyenlere 'tek adres' ve 'tek referans' ::: "Bilinç Sürücü Kursu" ::::

İLKELERİMİZ
VE
HEDEFLERİMİZ
*Bilinç Sürücü Kursu" Sahibi ve Kurucusu Sayın İsmet SEYHAN 'Bilinç Üniversitresi'nin müteşebbislerinden biri ve ÇORUM temsilcisi olup; Ayrıca, daimi mütevelli heyet üyesidir"
1- Saygın ve ciddi bir kuruluş olarak eğitim hizmetlerini kurallara uygun olarak vermek.
2- Sadece para kazanmayı hedef almadan,amacımız ülkemize bilgili, BİLİNÇ’li, iyi yetişmiş sürücüler kazandırmak.

3- Çalışanların kılık-kıyafetleri mevzuata uygun ayrıca kurum binamız dersliklerimiz temiz ve bakımlı,araç-gereçlerimiz her zaman kullanılmaya hazır ve çalışır durumdadır.
4- Vermiş olduğumuz hizmetin tamamı mevzuat hükümleri içinde ve vicdanlarımızın sorumluluğundadır.
5- Personelimizin yetişmesi,görevini tam olarak yürütmesi bizim konuya olan hakimiyetimiz ölçüsünde olacağından öncelikle kendimizi yetiştirdik.
6- Kursumuzda bir kursiyerin kuruma olan maliyeti hesaplanarak ücretleri ilan edilir ve bu ücret ilanı büro hizmetleri odasında herkesin görebileceği bir yerde asılıdır.
7- Kursumuzda verilen eğitimin nitelik bakımından öğretim programlarında belirtilen sürenin daha az olmaması,kaliteli ve verimli olmasını hedef alırız.
8- Derslerde öğretim programlarında belirtilen konuların yanı sıra trafik güvenliğini arttırıcı konulara da yer veririz.Kazalara karşı duyarlılığı arttırırız. BİLİNÇ’li trafik kültürünün oluşturulmasını sağlarız.
9- Trafik eğitimi konusunda il milli eğitim müdürlüğü ve il emniyet müdürlüğü ile koordine yaparak özel programlar hazırlarız.Öğrenciler arasında trafik BİLİNÇ’i oluşturacak etkinlikler düzenleriz.Trafik etkinlikler haftasına mutlaka katılırız.
10-Karayollarımızdaki trafik faciasının başlıca nedenlerinden birisi yeterli direksiyon eğitimi almamış olan sürücülerin yaptığı hatalardan kaynaklanmaktadır. Bunun için direksiyon eğitimini noksansız ve tam olarak yaparız.
11-Kursumuzdaki çalışmalardan verimli bir sonuç almak için; öğretmen,uzman ve usta öğretici çalışma izin onaylarında belirtilen ders saat sayıları kadar derse girmelerine özen gösteririz. Bu husus yasal bir zorunluluk olmakla birlikte belirtilen saatten fazla derse giren elemanın verimli olamayacağını da biliriz.
12-Çalışanların ücretlerinin zamanında ödenmesi , vergi ve sigorta primlerinin yatırılması yönünde titizlik içinde hareket ederiz.
13- Bayramlara rastlayan tatil günlerinde eğitim – öğretim yapmayız.
14-Derslerde; öğretmen, öğretici ve kursiyerlerin kimliklerini yanlarında bulundurmalarını sağlarız.
15-Noksan evrakla kursiyer kaydı yapmayız. Kursiyerlerin devamlılığını sağlarız.
16-Uygulamalarda karşılaştığımız sorunları yetkili mercilere iletmekten çekinmeyiz. Usulsüz iş yapan kurumları mutlaka uyarırız.
17-Noksan eğitim alan ve devam etmeyen kursiyerleri kesinlikle sınava almayız. Direksiyon eğitim araçlarında mutlaka çift fren ve debriyaj sistemi bulunmasını sağlarız. Bu sistemi olmayan araçları kullanmayız.
18-İlimizde bulunan kurslarla dostça ilişki içerisinde bulunuruz. Rekabeti vereceğimiz hizmet ve eğitimin kalitesinde gösteririz.
19-Öğretmenler kurulu toplantılarını düzenli yaparız ve bütün öğretmen , uzman ve usta öğreticilerin toplantıya katılmasını sağlarız. Öğretmen , uzman ve usta öğreticilerin yapılan çalışmalarla ilgili tekliflerini değerlendiririz.

20-Diğer kurum ve yöneticileriyle diyalogu geliştiririz ve diğer kurum yöneticileriyle bir otokontrol sistemi oluştururuz. Yanlış ve hatalı uygulamalarını gördüğümüz yönetici arkadaşlarımızı uyarırız.
21-İlimizde trafik sorunlarıyla ilgileniriz. Bu konuda uğraş veren sivil toplum kuruluşlarına üye oluruz. Eğer bu tür kuruluşlar yoksa bizler öncülük edip kurarız.
22-Çocuk trafik parklarının açılmasında , çalıştırılmasında yönetimlere yardı
m ve destek sağlarız .
23-Kanunlar ve mevzuatlar dışında hiçbir uygulamaya girmez , ısrarlara itibar etmeyiz.Sıkıntı yaşasak dahi sonunda kazançlı ve başarılı olacağımızı biliriz.Yaptığımız işlerde başımız dik anlımız açık oluruz.
24-Mükemmelliğin , kalitenin sınırı yoktur.Gördüğümüz hizmeti asla yeterli bulmayız.Her hizmeti yeniden irdeleriz.Daha iyisini yapmaya çalışırız.
Bu ilkeleri sadece sürücü kursumuzun ilkesi ve hedefi olarak değerlendirmeyip, en değerli varlıkları evlatlarını , analarını , babalarını , kardeşlerini zamansız yitiren yüz binlerce zamansız acılı ailelerin , her gün trafik kazasını ve trajedisini görmekten, duymaktan derin üzüntü ve endişe yaşayan tüm vatandaşlarımızın beklentileri olarak değerlendiririz.
Görevimiz çok önemli olup hayati sorumluluk taşımaktadır.Bizler bu sorumluluğun BİLİNÇ’ine ermiş yöneticiler olarak sağlıklı ve başarılı bir çalışma diliyoruz.

BİLİNÇ SÜRÜCÜ KURSU
İSMET SEYNAN
ismet_seyhan@hotmail.com
***
HOŞGELDİNİZ
BİLİNÇ SÜRÜCÜ KURSU
Trafikte Bilinçlenmenin Adresi
İNÖNÜ CADDESİ KONAK İŞ MERKEZİ
NO:9 KAT:2-3 ÇORUM
TEL/FAX: 0 364 225 24 44 ismetseyhan@bilincsurucukursu.com

4 Ekim 2010 Pazartesi

BİLİNÇLİ YURTTAŞ
Bir ulusun belli dönemlerde çok acil olarak belli şeylere ihtiyacı vardır. Devletler varlıklarını devam ettirmek için o ihtiyacı bir şekilde karşılamak durumunda kalmışlardır. Türkiye’nin bu günkü acil ihtiyacı bilinçli yurttaşlıktır. Bilişim çağında hala insanların feodal yaşam biçimiyle, töre gibi çağdışı yöntemlerle uğraşmaları Türkiye’nin imajını hem içerde hem de dışarıda kötü yönde etkilemektedir. İnsanlar eğitimle ilerici ve çağdaş bir yapıya kavuştuğu gibi, durağan olabilmekte hatta gerileyebilmektedir. Bu durumun sorumluları o toplumun öncüleridir. Eğer toplumun öncüleri toplumu yanlış yönde kültürlerse o toplumun ileri gitme olasılığı yok olur. Bunu kendi kişisel çıkarlarıyla da bağdaştırırlarsa işte o zaman o toplum için kıyım ortamı doğmuş demektir.
Türk ulusunun bilinçli öncülere ihtiyacı vardır. Toplum içinde bu öncüler mevcuttur. Bunların belli zamanlarda kendini açığa çıkarmaları yetmemektedir. Toplum da bu öncülere destek olmak durumundadır. Sancılı durum buradadır. Erk’i elinde bulunduranlar bu durumdan hoşlanmamaktadır. Kendi yetkinliklerinin sona ermesinden korkmaktadırlar. Bu nedenle de oluşturdukları sistemle her türlü halk ve öncü kucaklaşmalarının önünü tıkamaktadırlar. Bütün bunları da yasal yolları kullanarak yapmaktadırlar. Demokrasi kavramını olumsuz yönde sonuna kadar kullanarak toplum iletişiminin önü kesilmektedir. Yurttaşlık kavramı yerine bölgecilik, aşiretçilik, ağalık gibi geçersiz yaşam b içimleri angaje edilmektedir.
Bilinçli yurttaşın yaşam ortamı ancak sosyal devlet ilkelerini uygulamakla sağlanabilir. Sosyal devlet yurttaşlar arasında ayrım gözetmeyeceğinden insanların kendilerini güvende hissedecekleri başka bir sisteme yönelmeyecektir. Türkiye’de cumhuriyet kuralları yurdun her yerinde uygulama alanı bulamamıştır. Bu nedenle de yurttaşlar ağaların, tarikatların, aşiret kanunlarının, törenin kurbanı olmuşlardır. İşte bu bölgelerde bilinçli yurttaş yerine marabalar, ya da tarikat kulları durumundaki yurttaşlarımızın sosyal devletin şefkatine ihtiyacı her zamankinden daha fazladır.
Bilinçli yurttaş yaşadığı yurdu bayındırlaştırmak isteyen, herkesi kucaklayan, insanlar arasında din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmayan, yurdunu, ulusunu, değerlerini koruyan insan demektir. Bilinçli yurttaş özgürlüğün farkında olan, çağdaşlığı yaşayan, insandır. Dostunu düşmanını bilendir, geleceği görendir, insana değer verendir, emperyalizmin ya da kapitalizmin getirilerine tenezzül etmeyen insandır. Özverilidir, ilkelidir, disiplinlidir, devrimcidir, idealisttir, barış ve sevgiden yanadır.
Yurttaşlarımızın bilinçli olarak bir kısım insanların ihtirasları uğruna feda edilmelerinin önüne geçilmelidir. Çünkü bilinçli insan kendini kullandırmaz. Bilincini tarihten gelen sağlam kültür yapısıyla çağa göre uyarlayarak bir demokratik yaşam biçimi olarak algılar ve yaşar. Kişi İhtirasları belli fikirleri ortaya çıkarmıştır; bu fikirlerin demokrasi kökenli olanları aslında kişisel tatmine yöneliktir. Belli bir gurup ya da zümre de bu yöntemle insanlar arasında ayrımcılık yaratarak o oluşturdukları çatlaklar arasında bir parazit gibi yaşamaya çalışmaktadır. Bilinçli insan; insan haklarını tanıyan, yaşayan insandır. Ancak insan hakları toplum çıkarlarıyla çakışmamalı. Eğer toplum çıkarlarıyla bağdaşmayan bir durum ortaya çıkarsa bunun giderilmesi yine ancak sosyal devlet ilkeleriyle sağlanmaktadır. Cumhuriyet yönetimlerinin ulus adına en güzel uygulama evresi sosyal devlet evresidir. Bu evre bilinçli yurttaşların ortaya çıkmasını; bu yolla da pekişmesini sağlamaktadır.
Yurttaşlarımızın bu kategoride yer almaları ancak belli bir eğitim ve kültür birikimi sonucunda gerçekleşecektir. Bunu sağlamanın yolu bilimsel normlar doğrultusunda çağdaş bir eğitim ve öğretim sonunda gerçekleşecektir. Yüce Türk ulusuna da ancak böyle bir yurttaşlık yakışır.
Salim DOĞAN
Gazeteci Yazar - Kayseri Pınarbaşı
Büyük Karamanlı, salimdogan38@hotmail.com
BİLİNÇLİ YURTTAŞ
Gazeteci Yazar Salim Doğan’ın 20. 07. 2010 tarihli, “Bilinçli yurttaş” başlıklı makalesini okudum. Sayın Doğan’ın Türkiye’nin bu günkü ihtiyacının “bilinçli yurttaşlık” olduğunu anlattığı bu makaleyi okuduktan sonra, aşağıda sayılan alanlarda yaptığımız,”okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, beni bilinçlendiren, bencillikten kurtaran, çalışmalarda edindiğim birikimi açıklamanın doğru, gerekli, zorunlu ve faydalı bir iş olacağını düşündüm…
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını araştırdığımız, yıllardır devam eden çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti.
* “Yasa bağımlısı” oldum
* “Diğerkâm bir kişilik” edindim
* Sayılan alanların tümünde bilinçlendim
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim,
* Her şeyi devletten bekleme alışkanlığından (bencillikten) kurtuldum. * Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi aşağıda açıklanacak Bilinç Üniversitesini kurdum.
* “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın, kendimi tanımağa başladığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım…
Bu sonuçlardan anlaşıldığına göre, insanın bilinçlenebilmesi için yukarıda sözü edilen türden çalışmalar yapması gerekmektedir. Gerekmektedir diyorum, zira o çalışmaları yapmağa başlamazdan önce ben de bencil ve bilinçsiz bir varlıktım.
Örneğin, ben de çevreyi kirletiyordum, aşırı tüketiyordum, trafik kurallarını ihlâl ediyordum, vergi kaçırıyordum, yolsuzluk yapıyordum. Ancak, ne kadar bilinçsiz ve bencil bir varlık olduğumun, ne de yolsuzluk yaptığımın farkında değildim.
Buradan, bencil bir insanın bilinçli olamayacağı; çevreyi kirletmesine, aşırı tüketmesine, trafik kurallarını ihlâl etmesine, vergi kaçırmasına, yolsuzluk yapmasına rağmen, bilinçsiz ve bencil bir varlık olduğu gerçeğini idrak edemeyeceği, bu gerçeği idrak edemedikçe yaşam biçimini değiştirmeyeceği buna ihtiyaç duymayacağı sonucuna varıyorum…
Sayın Doğan, makalesinde, bilinçli yurttaşı : yaşadığı yurdu bayındırlaştırmak isteyen, herkesi kucaklayan, insanlar arasında din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmayan, yurdunu, ulusunu, değerlerini koruyan, özgürlüğün farkında olan, çağdaşlığı yaşayan, dostunu düşmanını bilen, geleceği gören, insana değer veren, emperyalizmin ya da kapitalizmin getirilerine tenezzül etmeyen, özverili, ilkeli, disiplinli, devrimci, idealist, barıştan ve sevgiden yana bir insan olarak tanımlıyor…
Ben; bencil varlığın, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyemeyeceğini, “diğerkâm ve demokrat bir kişilik” edinemeyeceğini, özverili, ilkeli, disiplinli, devrimci, idealist, barıştan ve sevgiden yana bir insan olamayacağını da yukarıda sözü edilen çalışmalarda öğrendim.
Ayrıca, bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne alamayacağını, diğer deyişle, hiç kimsenin bir başkasını bilinçlendiremeyeceğini de, aynı çalışmaları yaparken öğrendim.
Diğer taraftan, iklimin değişmesine, ozon tabakasının delinmesine, buzulların erimesine, yağmur ormanlarının tükenmesine yol açan, bu gezegeni bencilce yaşayarak günümüzdeki hale getiren insanın yaşam biçimini değiştirip, sencilce yaşamağa başlamadıkça, iklim değişikliğini durduramayacağı gibi, “yurdunu, ulusunu ve değerlerini koruyamayacağı”nı da iddia ediyorum.
Ancak, bu iddiamı yaşam biçimlerinde bir değişiklik yapma ihtiyacını duymayan insanlara anlatamıyorum. Benim nasıl yaşadığımı görmeleri onları ikna etmeye yetmiyor. Yetmiyor, zira onlar sencil ve bilinçli olduklarını sanıyorlar…
Yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğim, (a) “Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızları”nı yetiştireceğine (b) “Yurtta Barış”ı sağlayacağına ve (c) Türkiye’nin “Muasır Medeniyet”i aşma sürecini hızlandıracağına inandığım “Diğerkâmlık Andı” eklidir.
Diğer taraftan, “diğerkâm bir kişilik” edinip edinmediğimle, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyip özümsemediğimle ilgili bilgi vermem gerekirse;
(1) 2001 yılında, “Türkiye’yi dış borç yükü”nden kurtarmak için bir kampanya başlatmak istedim. Başbakanlığa bu konuda yaptığım, ancak Hazine Müsteşarlığı’nın bu konuda öngördüğü “yasal düzenleme” yapılmadığı nedenle sonuç alamadığım başvuruyu (ve)
(2) 2002 yılında Bodrum’dan hareketle, İzmir, Çanakkale Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir güzergâhı üzerinden Ankara’ya yürüyerek gerçekleştirdiğim, 54 günde tamamladığım, “Yurttaşlığa çağrı yürüyüşü”nü örnek gösterebilirim.
SON SÖZ:
(1) Bilinç, insana özgü bir değerdir. İnsan bu değeri kendi çabasıyla kazanır. Sayın Doğan’nın makalesinde sözünü ettiği “erk”lerin, kurumların ya da başkalarının bunda bir dahli yoktur.
(2). Benim” yurdu” ve milleti” özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş olduğumun : (a) “yurdu özden çok sevme” boyutu, çevreyi koruma amaçlı çalışmalarımda örneğin sokakta çöp, izmarit toplama çabalarımda ve (b) “milleti özden çok sevme” boyutu ise, ihtiyacı olanlara elimden geldiğince yaptığım türlü yardımlarda tezahür etmektedir.
Oysa, ihtiyaçları olduğunda yardımcı olduğum insanlar; işin “yurdu özden çok sevme” boyutu neyse de, “milleti özden çok sevme” boyutunda yaptığım çalışmalarda, örneğin kavşaklarda kırmızı ışıkta geçen yayaları uyarma konusuyla ilgilenmiyorlar. Yalvar yakar olmama karşın, bu konuda bana yardımcı olmuyorlar…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB: www.bilinc-universitesi.blogspot.com / www.galipbaran.blogspot.com
(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek Bilinç Enstitüsü ya da Bilinç Kürsüsü gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mühendis, mimar, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.