19 Ocak 2010 Salı

Galip Baba Görevde
Yaşlı ama aydın, aydınlatmaya devam ediyor Galip Baba(Galip BARAN)... Toplu yaşamanın zorunluluklarını anlatmaya devam ediyor, yasalara saygının simgesi olan dev adam... Tek başına kalsa bile, azimle ve kararlılıkla... Vatan'ını sevmenin kutsallığını anlatıyor ballandıra ballandıra... Yolun açık olsun Galip Baba...
Beğenilerinize saygılarımla....
"Onurlu ve sorumlu bir Türk genç'i" ***
SEVGİ VE SİYASET ÜZERİNE
ZORUNLU BİR AÇIKLAMA

(…) “her insanın vicdanının sesini dinlemesi çok önemlidir. O vicdan sesi sonunda büyük bir halkın vicdan sesi olur, toplumun vicdan sesi haline gelir ki, bizim ülkemizin en büyük sıkıntısı budur. Bizim halkımız vicdan sesini dinlemek istemiyor çünkü çok materyalist olmuş durumda. Çok bencil bir milletiz biz. Dolayısıyla, kelebek kanadı şeklinde bile olsa, vicdan sesini savunan, vicdanının ifadelerini ortaya koyan varlıklara çok ihtiyacımız var. Bu memleketin; bilim adamından, ekonomistten, iyi siyaset adamından ziyade, vicdanının sesini çekinmeden ortaya koyabilen, gerçekten yürekli, gerçekten sevebilen insanlara ihtiyacı var. Bizim para, bilgi, şöhret, sandalye severlere değil, birtakım menfaatler uğruna “üç maymunlar”ı oynayan insanlara değil, tam tersine vicdan sesini ifade etmeye çalışan, seven, uyum sağlayan, ortak alan kurabilen insanlara ihtiyacımız var. Bizim asıl sıkıntımız buradadır. (Ergün Arıkdal/ Evrensel İnsan/ sayfa 222)
Sayın Arıkdal’ın yukarıda görülen sözlerinden de anlaşıldığı üzere, siyaset adamı olacak, bu ülkenin kaderi ellerine teslim edilecek insanların “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş olmaları gerekiyor. Görünen o ki, bu ülkede, sözü edilen ilkeyi özümsemiş siyaset adamları yıllardır çıkmamıştır. Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olması beklenen millet çok bencilse, o milletin içinden çıkacak siyaset adamının da bencil bir varlık olmasından daha doğal bir şey olamaz. “Bencil bir millet”den “sencil bir siyaset adamı” çıkamaz...
Diğer taraftan, bencillikten kurtulmak, bu yurdu ve milleti özden çok sevmek, sözü edilen ilkeyi özümsemek mümkündür. Bu ülkede sözü edilen ilkeyi özümsemeyi başarabilmiş insanlar vardır. Onlar bu başarıyı, “okul dışı eğitim” olarak tanımladıkları bazı çalışmaları yapmış olmalarına borçludurlar.
Ancak, bu ülkenin o çalışmaları yapmayan, buna gerek duymayan insanları, onları ciddiye almamaktalar. Almamaktalar zira onlar bencil olduklarının farkında değiller. Bu nedenle mazurdurlar. Örneğin, sayın Cemil Denk, sözü edilen ilkeyi özümsemeyi başaranlarla aylar önce yaptığı bir görüşmede, onlara “sizin yaptıklarınız ikinci, üçüncü derecede işlerdir” demiştir. Onları küçümsemiştir…
DİKKAT: Bu açıklama; sayın Cemil Denk’ten gelen, yurtseverlik-vatanseverlik ağırlıklı mesajlar nedeniyle, görülen lüzum üzerine yapılmıştır.
Galip Baran; Yasa bağımlısı
Turgutreis Bilinç Üniversitesi Kurucusu
***
MUTLULUK…
A. “Mutluluk; insanın kendisiyle ve çevresiyle uyum ve barış içinde olması; başkalarıyla gerçek sevgiye dayanan bir ilişki kurabilmesi ve insanlara sevgi ile yönelmesi ve başkalarının gösterdiği sevgiye de açık olması; kendine ve topluma yararlı olan yapıcı ve yaratıcı eğilimlerini gerçekleştirebilmesi; bütün bunların sonucu olarak da, şartlar elverdiği ölçüde, gerek kendi hayatını, gerekse başkalarının hayatını iyiye, güzele ve doğruya (x) yöneltme çabalarında başarılı olduğunu, hiç değilse, bu konuda olumlu katkılarda bulunduğunu bilmekten kaynaklanan bir sevinç, esenklik ve iç huzuruna ulaşabilmesi demektir” (KAYNAK: Erdem ve Mutluluk/Sayfa XLIX/ Erich Fromm)
(x): Emr bil maruf; nehy anil münker (Türkçesi): “İyi” yi, “güzel”i, “doğru”yu destekleyeceksin; “kötü”yü, “çirkin”i, “yanlış”ı engelleyeceksin. (Kur’an’ın Temel Kavramları/sayfa 353-381/ Yaşar Nuri Öztürk)
B. (……) Albert Einstein’ın çeşitli zamanlarda mutluluk üzerine söyledikleri : “Ben hiç bir zaman huzur ve mutluluğu tek erek olarak görmedim... Benim yolumu aydınlatan ve bana defalarca yaşamla neşe içinde yüzleşme cesareti veren ülküler –iyilik-, -güzellik- ve –doğruluk-tur…”.
Einstein’in düşünceleri içinde “başkaları için yaşamak” kavramı, denebilir ki en geniş yeri tutuyor ve bu kavramın özveriyle bir ilgisi yok. Çünkü insan olmamızın ve mutluluğun koşuludur bu: “ Sadece başkaları için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır”. “Eğer bir yaşam tümüyle kişisel arzuları tatmine yönelmişse er ya da geç, acı bir düş kırıklığına yol açar” Ya da: “Bir insan kendi yaşamını dikkate alır da türdeşi yaratıklarınkini dikkate almazsa o sadece mutsuz değildir, aynı zamanda yaşamla da hemen hemen hiç uyuşmaz”. (Einstein / “Bilgin ve Bilge”/ Ataol Behramoğlu; 5. 08. 2000; Cumhuriyet)
C. Dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi dirliği ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir. (Atatürk’ten insanlığa yol gösteren sözler/sayfa 45/ Truva yay.)
E. DİĞERKAMLIK (özgecilik, elcilik, elseverlik ):
* Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
* fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
* ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu
DİĞERKAM (özgeci, elci, elsever ) :
Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
D. İSAR:
"Başkalarının mutluluğunu kendi çıkarına tercih etme. Maddesel ve ruhsal alanlarda diğer insanları kendi nefsine tercih etmektir. Ahlak, merhamet ve sevginin ileri boyutu. İnsanın doymazlık ve cimrilikten kurtulmuşluğunun en mükemmel belirişi. ( Kur’an, Haşr Suresi 9. Ayet )
DERLEYEN: DİYOJEN
***
SORUN : BENCİLLİK
ÇÖZÜM : SENDCİLLİK
Galip BARAN
BİLİNÇOLOG
Ne kadar “bencil bir millet” olduğumuzun, sayın Ergün Arıkdal’ın “Evrensel İnsan” adlı kitabında, sayfa 222’de, şöyle ifade edildiği görülüyor…
A . NORMAL METİN: …… “her insanın vicdanının sesini dinlemesi çok önemlidir. O vicdan sesi sonunda büyük bir halkın vicdan sesi olur, toplumun vicdan sesi haline gelir ki, bizim ülkemizin en büyük sıkıntısı budur. Bizim halkımız vicdan sesini dinlemek istemiyor çünkü çok materyalist olmuş durumda. Çok bencil bir milletiz biz. Dolayısıyla, kelebek kanadı şeklinde bile olsa, vicdan sesini savunan, vicdanının ifadelerini ortaya koyan varlıklara çok ihtiyacımız var. Bu memleketin; bilim adamından, ekonomistten, iyi siyaset adamından ziyade, vicdanının sesini çekinmeden ortaya koyabilen, gerçekten yürekli, gerçekten sevebilen insanlara ihtiyacı var. Bizim para, bilgi, şöhret, sandalye severlere değil, birtakım menfaatler uğruna “üç maymunlar” ı oynayan insanlara değil, tam tersine vicdan sesini ifade etmeye çalışan, seven, uyum sağlayan, ortak alan kurabilen insanlara ihtiyacımız var. Bizim asıl sıkıntımız buradadır.
B. KISALTTIĞIM METİN: ….“her insanın vicdanının sesini dinlemesi çok önemlidir. O ses sonunda halkın, toplumun sesi haline gelir ki, bizim ülkemizin en büyük sıkıntısı budur. Bizim halkımız vicdan sesini dinlemek istemiyor çünkü çok materyalist olmuş durumda. Çok bencil bir milletiz biz. Dolayısıyla, vicdan sesini savunan, vicdanının ifadelerini ortaya koyan varlıklara çok ihtiyacımız var. Bu memleketin; bilim adamından, ekonomistten, iyi siyaset adamından ziyade, vicdanının sesini çekinmeden ortaya koyabilen, gerçekten yürekli, gerçekten sevebilen insanlara ihtiyacı var. Bizim para, bilgi, şöhret, sandalye severlere değil, tam tersine vicdan sesini ifade etmeye çalışan, seven, uyum sağlayan, ortak alan kurabilen insanlara ihtiyacımız var. Bizim asıl sıkıntımız buradadır.