30 Aralık 2014 Salı

YASA BAĞIMLISI BARAN’DAN ULUSA…

YASA BAĞIMLISI BARAN’DAN ULUS'A…
 
Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Genel Kurmay Başkanı, İçişleri Bakanı, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, muhtarlar; devletin iskeleti kamu görevlileri!

Türkiye’nin; çevrenin kirletilmediği, israfın önlendiği, trafik kurallarının ihlâl edilmediği, iş ahlâkına saygı gösterildiği, milli servete sahip çıkıldığı, imar yasasına aykırı işlerin yapılmadığı, her şeyin devletten beklenmediği bir ülke olmasını istiyorsanız EĞER,

İşe, trafik krallarına uymakla, uymayanları uyarmakla  başlamanız YETER!

Ben ki, sanat okulu diplomalı, sıradan bir vatandaşım. Trafik kurallarına uymayı uymayanları uyarmayı, YASA BAĞIMLISI olmayı, ben bile başardığıma göre; sizler, çoğu üniversite diplomalı sıra dışı insanlar, sizler neden başaramayasınız?

Bunu yapabildiğinizde; her şeyi devletten bekleyen, imama uyan TÜRK HALKI size uyacak, onlar da sizler gibi YASA BAĞIMLISI olacaktır…

72 Milyon YASA BAĞIMLISI’nın yaşadığı Türkiye’nin nasıl bir sıçrama yapacağını, AB’yi, ABD’yi nasıl sollayacağını, Muasır Medeniyet’i nasıl aşacağını,  bir düşünün…

Saygılarımla. 
Atatürk 
Bağımlısı
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi 
Kurucuları Platformu Temsilcisi
Türkiye 
HABİTAT 
Yolsuzlukları Önleme Kozası Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog 
Galip (Diğerkâm) Baran

TEL(0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli Mimar, Mühendis, Doktor, Sosyolog, Psikolog, Antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.
(*)  30 Aralık 2014 (Arşivimde yer alan bu yazının ilk şekli 07. 03. 2010 tarihlidir)

10 Aralık 2014 Çarşamba

Kaymakamı kürsüden indiren "Serbest Kürsü" etkinliği

Kaymakamı kürsüden indiren "Serbest Kürsü" etkinliği
10 Aralık 2013 Salı 16:13 & Muğla - MİLÂS
Milas'ta, "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" dolayısıyla şehir merkezinde kurulan "Serbest Kürsü"ye çıkan vatandaşlar görüşlerini dile getirdi.
Milas'ta, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla şehir merkezinde kurulan "Serbest Kürsü"ye çıkan vatandaşlar görüşlerini dile getirdi.
İlçe İnsan Hakları Kurulu tarafından İnsan Hakları Günü nedeniyle etkinlikler düzenlendi. Bu kapsamda Atapark'a kürsü konularak vatandaşlara görüş, öneri ve düşüncelerini duyurma imkânı verildi.
İlk konuşmayı yapmak üzere kürsüye, Milas Kaymakamı Fuat Gürel çıktı. Gürel konuşma yaparken, 81 yaşındaki Bilinç Üniversitesi Kurucusu, HABİTAD Kozası ve bireysel eylemci Galip Baran tarafından sözü kesildi. Bunun üzerine "Bugün isteyen herkes, her istediğini söyleyebilir" diyen Gürel, konuşmasını yarıda keserek kürsüden indi.
Kürsüye çıkan Galip Baran, insanoğlunun sorumluluklarını yerine getirmediği için dünyayı bu hale getirdiğini ifade ederek, "İnsanoğlu bencil bir varlıktır. Bencil bir varlık da sorumluluk üstlenemez. İnsan hakları, insanların sorumluluk üstlenmediği müddetçe hiçbir şey ifade etmez" dedi.
Baran'ın konuşmasının ardından kürsüye yeniden gelen Gürel, ilçede insanların genel olarak Atapark'ta toplandıklarını, bundan dolayı İlçe İnsan Hakları Kurulu olarak günün anlam ve önemini burada anlatmak istediklerini söyledi.
Kurduklar kürsünün adına "Serbest Kürsü" dediklerini anlatan Gürel, "Konuşmak isteyen herkes, biraz önce bir amcamızın yaptığı gibi burada istediğini söyleyebilir" diye konuştu.
İsteyenlerin yaptığı konuşmaların ardından "İnsan hakları" konulu yarışmalarda dereceye giren öğrencilere protokol üyeleri tarafından hediyeler verildi.
Etkinlik, Gölge Tiyatro Grubu'nun sahnelediği oyunun ardından sona erdi.

10 Kasım 2014 Pazartesi

82`LİK AKTİVİST "YOLSUZLUKLARA DİKKAT ÇEKMEK İÇİN" YÜRÜDÜ

82`LİK AKTİVİST 
"YOLSUZLUKLARA DİKKAT ÇEKMEK İÇİN" YÜRÜDÜ
82'LİK AKTİVİST
GALİP BARAN
Nilüfer KANDIRMIŞ
Osman URAS
BODRUM (Muğla), 
(DHA) (Ulusal Ajans)
BODRUM`da `Trafik Dede` olarak tanınan 82 yaşındaki aktivist Galip Baran, yolsuzluklara dikkat çekmek amacıyla Bodrum`dan Turgutreis`e yürüyüşe başladı.
Bodrum Belediye Meydanı`ndan Turgutreis Mahalle Muhtarlığı`na kadar 20 kilometrelik yolu yürümeye karar veren emekli nükleler elektronik uzmanı Galip Baran, yol boyunca yolsuzluklara dikkat çekecek. 
TIPKI DİYOJEN GİBİ
ELİNDE FENER İLE...
Elinde feneri ile, baston yardımıyla yürüyen Baran, Uluslararası Şeffaflık Örgütü`nün 2012 yılında hazırladığı en az yolsuzluk yapılan ülkeler raporunda Türkiye`nin 54`üncü sırada olduğunu hatırlatıp, herkesin üzerine düşeni yapması halinde bu durumdan kurtulunabileceğini söyledi. Önünde `Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi`, arkasında `Yetmiş milyonluk aile Türkiye projesi` yazılı yelek giyen Baran, bu iddiasının gerçekleştirilebileceğini herkese anlatmak için yürüdüğünü belirtip, "Yolsuzlukla mücadele ediyorum. Yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralını ihlal ederseniz yolsuzluk yapıyorsunuz. Yolsuzluk, bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmaktır ya da yasaya, yönteme, kurula aykırı hareket etmektir. İnsanlar bunun bilincine varırlarsa yasalara uygun yaşarlar" dedi. 
(Muğla DHA-ULUSAL HABER & Tarih: 9.11.2014 14:23:05)

26 Haziran 2014 Perşembe

O, NADİRDEN BİR İNSAN VE İNSANLIK İÇİN; "MUTLAK BİR İHTİYAÇTIR..."

GALİP BARAN BİR MİLLİ KAHRAMAN OLUP; HER ŞEHİR, DEVLET VE MİLLET İÇİN “OLMAZSA OLMAZ”  MUTLAK BİR İHTİYAÇTIR
Sayın VEKTOR Galip Baran
Herkesin, neredeyse herkesin;
*  Aşırı tükettiği,
*  Çevreyi kirlettiği,
*  Rüşvet verdiği/aldığı,
*  Her şeyi devletten beklediği,
*  Trafik kurallarını ihlâl ettiği,
*  İmar yasasına aykırı işler yaptığı,
*  Vergi kaçırdığı (kul hakkı yediği),
*
Yani, sayılan alanlarda herkesin, neredeyse herkesin YOLSUZLUK yaptığı, (kendisi yapmasa bile yapana ses çıkarmadığı);, (parayı verenin düdüğü çaldığı, bal tutanın parmağını yaladığı, devletin malının deniz,  yemeyenin domuz sayıldığı, gemisini kurtaranın kaptan olduğu, dokunmayan yılanın bin yaşadığı) Türkiye’de, “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş Galip Baran gibi insanlara mutlaka İHTİYAÇ VARDIR.
*
Hiç kimsenin, nereyse hiç kimsenin;
*  Aşırı tüketmediği,
*  Çevreyi kirletmediği,
*  Rüşvet vermediği/almadığı,
*  Her şeyi devletten beklemediği,
*  Trafik kurallarını ihlâl etmediği,
*  İmar yasasına aykırı işler yapmadığı,
*  Vergi kaçırmadığı (kul hakkı yemediği),
*
Yani, sayılan alanlarda hiç kimsenin, neredeyse hiç kimsenin YOLSUZLUK yapmadığı, (parayı veremeyenin de düdüğü çaldığı, bal tutanın parmağını yalamadığı, devletin malının deniz yemeyenin domuz sayılmadığı, gemisini kurtaranın kaptan olmadığı, dokunmayan yılanın bin yaşamadığı) Türkiye’de “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş Galip Baran gibi insanlara İHTİYAÇ KALMAYACAKTIR!...
*
YOLSUZLUK: 
Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma, yasaya, kurala, yönteme aykırı iş yapma.
*
Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ziya Paşa.
*
Sorun: Bencillik, yani Hodkâmlık
Çözüm: Sencillik, yani Diğerkâmlık
*
Dünya’yı kurtarmak istersen EĞER,
Diğerkâm olman YETER!
*
Diğerkâm (özgeci, elci, elsever ): Kendi yararından çok başkalarını düşünen; başkalarına yararlı olmaya çalışan; başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen; başkalarına iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk felsefesi yapan (kimse).
*
Mustafa Nevruz SINACI
Gazeteci, Araştırmacı-Yazar

3 Nisan 2014 Perşembe

20 Ocak 2014 Pazartesi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ SAHİBİNİ BEKLİYOR!..

                                                                                                          20 Ocak 2014
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ
SAHİBİNİ BEKLİYOR!..
- Nasıl bir insanım?
- Yasaları ihlâl ediyorsan, bencil yani hodkâmsın! 
Demokrat da değilsin! 
Sakinleri hodgâm olan Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti değildir! 
Bir ülkenin sakinleri yasalara uymuyorlarsa, o ülkede devlet yoktur! Devlet yoksa yasa da yoktur!
- Hodgâmlıktan kurtulmak, sencil yani diğergâm (1) bir insan olmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olmasını sağlamak için ne yapmam gerekiyor?
- Kamusal, yani 76 milyona ait alana çöp, izmarit vb nesneleri atmaman; yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl etmemen; vergi kaçırmaman, bu yolsuzlukları yapmaman gerekiyor!
- “Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletin” değil mi?
- Hayır! Değil!
- Ey, çokbilmiş adam! Ya seçimler?
- Belli aralıklarla sandığa gidip oy vererek temsilcilerini seçen gibi, seçilen insan da bencil, yani hodgâmdır! 
Doksan yıldır oy kullandığımız halde, demokrasiyi öğrenemediğimize göre, seçimler keellem yekun’dur!
- ??? !!! …
- SONUÇ OLARAK:
T. C. Devleti var olabilmek için “sakini değil, sahibi olmanı” bekliyor!  
Demokrasi öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)Baran
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, bundan böyle, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı: Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, eş deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.
(1)   DİĞERKÂM (özgeci, elci, elsever ): 
Kendi yararından çok başkalarını düşünen; başkalarına yararlı olmaya çalışan; başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen; başkalarına iyilik yapmayı yaşam ve ahlâk felsefesi yapan (kimse).
“Evrensel İnsan” / Ergün Arıkdal / 
Ruh ve Madde Yayınları/ sayfa 222):
“Bizim halkımız vicdan sesini dinlemek istemiyor çünkü çok materyalist olmuş durumda. 
Çok bencil bir milletiz biz.  
Bu memleketin; bilim adamından, ekonomistten, iyi siyaset adamından ziyade, vicdanının sesini çekinmeden ortaya koyabilen, gerçekten yürekli, gerçekten sevebilen insanlara ihtiyacı var. 
Bizim para, bilgi, şöhret, sandalye severlere değil, birtakım menfaatler uğruna “üç maymunlar”ı oynayan insanlara değil, tam tersine vicdan sesini ifade etmeye çalışan, seven, uyum sağlayan, ortak alan kurabilen insanlara ihtiyacımız var. 
Bizim asıl sıkıntımız buradadır.”