17 Mart 2015 Salı

Meral Tamer Milliyet Gazetesi, İSTANBUL - 16. 03. 2015

Meral Tamer
Milliyet Gazetesi
İSTANBUL

KONU: Türkiye’nin:
(a)    Muasır Medeniyet’in üstüne çıkması
(b)    Küresel sınmayı durdurmada Dünya’ya öncülük etmesi
(c)   Dünya Şeffaflık Örgütü”nün 2014 yılında yayınladığı raporda (Yolsuzluk Algısı Endeksin’de) ilk sırada ye alan Danimarka’nın üstünde (1. sırada) yer alması

Sayın Meral Tamer,
Bizler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uyrukları olarak, yıllar önce; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, milli servet, iş ahlâkı (Ahilik), imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda yapılmakta olan yolsuzluklarla mücadele etmeğe başladık. İnsanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdık. Bencillikten (asalaklıktan)kurtulmamızı, diğerkâm kişilik edinmemizi, yasa bağımlısı olmamızı sağlayan bu çalışmaları yaparken, her birimiz farklı düzeylerde olmak üzere, bazı özellikler kazandık:

*      “Bilinç Çağı İnsanı” olduk
*     “Kendimizi tanıma”ğa başladık.
*     “Devletin devamlılığı ilkesi” ile “Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “Yaratılanları Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedik.

*     Edindiğimiz “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurduk.

*      2015’i “Yolsuzlukla Mücadele Yılı” ilan ettik.

*   Ben, bilinç konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli)  bir varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım. 

Otodidakt : Bir okula gitmeden kendi kendini yetiştiren (kimse). eş. yani özöğrenimli.
Özöğrenim: Her şeyi kendi kendine öğrenme, kendi kendini yetiştirme işi.

Yukarıda sayılan alanlardaki çalışmaları yaparken “Bilgi Çağı İnsanı”nın “yeti” sözcüğüyle tanımladığı (sınırlandırdığı) bilinç kavramını:
(a)   Sorumluluk kavramıyla bütünleştirdik, ete kemiğe büründürdük, somutlaştırdık.
(b)   B (bilinç) = Z (zaman) x  Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ederek bilimselleştirdik…
(c)    Basında yer alan haberlerden derlediğimiz bir “küresel ısınma sergisi” hazırladık.


BENİM ÇALIŞMALARIMDAN BAZI ÖRNEKLER
1996 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen HABİTAT II ve Bodrum’da gerçekleştirilen Yerel HABİTAT Konferanslarına katıldım. Taahhütlerde bulundum. Bu taahhütlerin gereğini yerine getirebilmek için halâ çalışıyorum.

Ne var ki, o konferanslara katılanlar; taahhütlerinin gereğini yapmadılar, yapamadılar. Dağlar fare doğurdu.

MUMİKOM’dan (Muğla Milletvekillerini İzleme Komitesi’nden) esinlenerek kurduğum TUBİKOM, ( “Turgutreis Belediyesini İzleme Komitesi”) fare doğurmayan girişimlerimin bir başka örneğidir.

Sizin Milliyet Gazetesi Sabancı Üniversitesi işbirliği projesi olarak başlattığınız, (size iki defa yazdığım halde çağrılmadığım) 40 kurum ve kişinin katıldığı TAAHHÜT’e bulundukları TRAP konferansı da fare doğurdu.

Muğla’nın Büyükşehir olması, (Turgutreis’in mahalleye dönüşmesi) üzerine, BODBİKOM’u (Bodrum Belediyesini İzleme Komitesi’ni)  kurdum.

1996 yılında:
(a)   Bodrum Garajaltı kavşağında başlattığımız bir çalışma ile, yayalarla ilgili “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl eden (bu yolsuzluğu yapan) yayaları, ( aynı kuralı sürücüler de yaya iken ihlâl etmektedirler)  “Yeşili Bekle, Lütfen”, “Sağdan, Lütfen” yazılı pankartları kullanarak uyarmağa başladık.
(b)    Bu arada,  sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanda çöp, izmarit ve benzeri atıkları toplama sürecini de başlattık. Böylece, Türkiye’ye, özel alanımız, yani tapulu malımız gibi sahip çıktık.

Demokrasinin, herkesin, (neredeyse herkesin) “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl ettiği kavşaklarda özümsenebileceğini ve bu kuralı ihlâl eden “Bilgi Çağı İnsanı”nın demokrat olamayacağını aynı çalışmaları yaparken öğrendik.

Diğer taraftan, demokrasinin, “özgürlüklerin özgürlüklerle sınırlı bir yaşam biçimi olduğu” gerçeğini dikkate alarak, sözü edilen kavşakları (a) “Demokrasi Dershanesi” ve (b) “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl eden,  “Bilgi Çağı İnsanları”nı uyaranları “Demokrasi Öğretmeni” olarak tanımladık…

2001 yılında, borç alanın emir de almak zorunda kalacağı kaygısıyla, uyruğu olduğum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “dış borç yükü”nden kurtarmak amacıyla bir kampanya  başlatmak istedim. Bu amaçla Başbakanlığa başvurdum. Hazine Müsteşarlığı’nın öngördüğü yasal düzenleme yapılmadığı için bu girişimim amacına ulaşamadı.

Sayın Meral Tamer,
Bilmenizi istediğimiz en önemli gerçek:  Felaket olarak da tanımlanan küresel ısınma”nın “Bilgi Çağı”nda gerçekleştiği (ozon tabakasının delindiği, buzulların eridiği, yağmur ormanlarının tükendiği, türlerin azaldığı);  “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilgi ile sınırlandırdığı eğitim”in felâketi önleyemediği; insanı bencillikten (asalaklıktan) kurtaramadığı, diğerkâm kişilik kazandıramadığı,  bilinçlendiremediği; gerçeği karşısında “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilinçlendirici eğitim”i özümsemesi, “Bilinç Çağı İnsanı” olması yalnız ülkemiz değil, gezegenimiz için “olmazsa olmaz”  bir koşul olduğudur.

Bir başka önemli gerçek: “Bilgi Çağı İnsanı” bilinç sözcüğünü yanlış kullanıyor;
*    “Kasten” ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
*    “Biliyorum”ya da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
*    (Bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil olduğunu bilmediği için) “bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyor…

“Bilinç Çağı İnsanı”, “Bilgi Çağı İnsanı”nın  bildiği halde yapmadığı işleri yapar. Örneğin:
 *    Aşırı tüketmez. 
*    Çevreyi kirletmez.
*    Trafik kurallarını ihlâl etmez.
*    Vergi kaçırmaz, kul hakkı yemez.
Eşdeyişle, yolsuzluk yapmaz, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamaz. “Bilinç Çağı İnsanı” olmasını sağlayan çalışmaları yaparken, tekâmül ederken gelişen vicdanı başka türlü davranmasına izin vermez.

Sayın Meral Tamer,
Açıkça görülüyor ki, “küresel ısınma”nın durabilmesi, felâketin önlenebilmesi için bu gezegenin bencil sakinlerinin, “Bilinç Çağı İnsanı” olmaları gerekiyor.

“Bilinç Çağı İnsanı” olarak yaptığım işlerin bazıları
(a)     Turgutreis Yat Limanını, (D-Marin’i);
*      ÇED raporunu hiçe sayarak, denizi kirleterek, Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek inşa eden,
*     D-Marin giriş kapılarındaki bekçi kulübelerinin üstüne gölgelik olarak konmuş olan tenteleri zemine bağlayan çelik halatlarla yaya yolunu kapatarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana işletirken de defalarca tecavüz eden Doğuş Grubu’nun  yaptığı yolsuzlukları önledim.
(b)    Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki Total Benzin İstasyonunun devasa reklam panosunu yaya yoluna koyarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani  Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.

Sayın Meral Tamer,
Dikkat çekmemiz gereken bir başka gerçek:
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong  Ay’a ayak bastığında: “Benim için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” dedi…

Bilgi Çağı İnsanı”nın, “Bilinç Çağı İnsanı” olmayı başardığında atmış olacağı adımın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum…

Sayın Meral Tamer,
Türkiye’nin; (KONU’da ifade edildiği şekilde, en geç bir yıl içinde)
(a)    Muasır Medeniyet’in üstüne çıkabileceğini,
(b)    Küresel sınmayı durdurmada Dünya’ya öncülük edebileceğini,
(c)    Dünya Şeffaflık Örgütü”nün 2014 yılında yayınladığı raporda (Yolsuzluk Algısı Endeksin’de) ilk sırada ye alan Danimarka’nın üstünde (1. sırada) yer alabileceğini, kendi örneğimizden yola çıkarak, İDDİA ediyoruz.

Bu İDDİA’mızı yerinde tahkik edebilmeniz için, Bilinçhane olarak tanımladığımız (Dünya Bilinç Araştırma ve geliştirme Merkezi”ni )  büromuzu ziyaret etmenizi öneriyoruz..

Saygılarımızla.

Atatürk Bağımlısı
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları Önleme Kozası Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran //  16. 03. 2015

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com

Bilinç Üniversitesi’nin:
(a)    İşlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog  v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b)   Kuruluş amacı:  “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in aldığı bir dünya düzeni kurmak.

EKLERİ:
1.     “Yetişkinler İçin Yolsuzluklarla Mücadele Kılavuzu”
2.     “Öğrenciler İçin Yolsuzluklarla Mücadele Kılavuzu”
3.     Yolsuzluklara dikkat çekmek için yaptığım yürüyüşle ilgili gazete haberi.
4.     Uğur Mumcu’nun 7 Şubat 1984 tarihli Cumhuriyet’te çıkan  “Galile…” başlıklı makalesi

ADRES:  4076 Sokak No: 5/2  PK: 20

                 Turgutreis-BODRUM