Galip Baran:
Sorun bencillik,
Çözüm sencillik...
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Galip Baran, toplum için çalışan, millet için ter döken, yasa ve kuralların uyulması, uygulanması için çaba ve gayret gösteren, yorulma bilmeyen 1932 doğumlu bir delikanlı. Bodrum-Turgutreis’de yaşıyor.
Gözü, gönlü Türkiye’nin dört bir yanında…
Topluma, sokaktaki insana mesaj vermek için, giyiniyor, kuşanıyor, yurdun değişik yerlerinde, Ankara’da; “Tiryaki! İzmarit yerde/Kentli olmak nerde?” sorularıyla insanların karşısına çıkıyor, karşımıza çıkıyor.
13,14,15 Ekim 2010 tarihlerinde, Ankara’nın Kızılay semtinde, bölgesindeydi Galip Baran hoca. Şapkasıyla, mesaj yüklü-dolu gömleğiyle vatandaşlarla selamlaştı, kucaklaştı. Galip Baran hoca; Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (ahilik) milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan ve yıllardır sürdürülen, İnsan’ı, davranışlarını ve davranış nedenlerini araştırdığımız ve “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız çalışmalarda yaşam biçiminin kökten değiştiğini anlattıktan sonra;
-Yasa bağımlısı oldum/Diğerkâm bir kişilik edindim/Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesini özümsedim/Edindiğim tecrübe bilgi ile Bilinç Üniversitesini kurdum/Bu süreçte kendimi tanımağa başladığımın ‘Bilinç çağı’nda yaşadığımın ve Bilinçlog olduğumun farkına vardım, diyerek gerçeklerin içinden seslendi uzun uzun.. Duyan oldu mu acaba? diye düşündüm.
Galip Baran hoca, toplumda yasa dışı davranışların en aza indirilmesi etkinliklerinin organizasyonunu yapıyor, uyguluyor, eyleme dönüştürüyor. Katılımın artması, sağlanması için öncülük yapıyor. Çalışmalarıyla ilgili yaptığı açıklamalarda;
Halkın yasa bilinci edinmesini sağlama konusunda, kendisinden daha sorumlu konumlarda olup, karşılığında dolgun maaşlar alan üst düzey yetkililerin işlerini kolaylaştırmak için çalıştığını anlatıyor.
Ve bir yakınması var. Bu konuda; “İşlerini kolaylaştırmak için çalıştığım üst düzey yetkililer, beni ciddiye almıyorlar, uzattığım eli tutmuyorlar” diye yakınıyor. “Dahası, bazı üst düzey yetkililer beni gözaltına bile aldırıyorlar” sitemiyle, yakınmalarda bulunuyor.
-“Anladım ki; işlerini kolaylaştırmak için çalıştığım bu üst düzey yetkililer benimle görüşmek istemiyorlar. Onlar beni ciddiye almasalar da, benimle görüşmek istemeseler de, üstlendiğim bu görevi ne pahasına olursa olsun sürdüreceğim” diye devam eden cümlelerinin sonunda “Her kavşağa bir Galip” sloganından sonra biraz soluklanıyor Galip Baran.. Arkasından sıralamalarda bulunuyor:
YURDUNU VE MİLLETİNİ
ÖZÜNDEN ÇOK SEVEN
MİLLİ KAHRAMAN
"GALİP BARAN"
• Trafik kurallarına uyun uymayanları uyarın!..
Uyarın ki, sizin de ‘Trafik bilinci’niz olsun!..
• Çöpleri sokağa değil, çöp bidonlarına atın!..
Atın ki, sizin de ‘Çevre bilinci’niz olsun!..
• Geri dönüşebilir atıkları atık toplama kutularına atın!..
Atın ki, sizin de ‘Tasarruf bilinci’niz olsun!..
• Vergi borcunuzu tam ve eksiksiz ödeyin!..
Ödeyin ki, sizin de ‘Vergi bilinci’niz olsun!..
* Böyle davranın ki;
Türkiye ‘Bencillik’ ten kurtulsun,
‘Geri Kalmışlık Zinciri’ni kırsın,
‘Muasır Medeniyet’i aşsın!..
***
Sorun bencillik,
Çözüm sencillik...
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Galip Baran, toplum için çalışan, millet için ter döken, yasa ve kuralların uyulması, uygulanması için çaba ve gayret gösteren, yorulma bilmeyen 1932 doğumlu bir delikanlı. Bodrum-Turgutreis’de yaşıyor.
Gözü, gönlü Türkiye’nin dört bir yanında…
Topluma, sokaktaki insana mesaj vermek için, giyiniyor, kuşanıyor, yurdun değişik yerlerinde, Ankara’da; “Tiryaki! İzmarit yerde/Kentli olmak nerde?” sorularıyla insanların karşısına çıkıyor, karşımıza çıkıyor.
13,14,15 Ekim 2010 tarihlerinde, Ankara’nın Kızılay semtinde, bölgesindeydi Galip Baran hoca. Şapkasıyla, mesaj yüklü-dolu gömleğiyle vatandaşlarla selamlaştı, kucaklaştı. Galip Baran hoca; Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (ahilik) milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan ve yıllardır sürdürülen, İnsan’ı, davranışlarını ve davranış nedenlerini araştırdığımız ve “okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız çalışmalarda yaşam biçiminin kökten değiştiğini anlattıktan sonra;
-Yasa bağımlısı oldum/Diğerkâm bir kişilik edindim/Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesini özümsedim/Edindiğim tecrübe bilgi ile Bilinç Üniversitesini kurdum/Bu süreçte kendimi tanımağa başladığımın ‘Bilinç çağı’nda yaşadığımın ve Bilinçlog olduğumun farkına vardım, diyerek gerçeklerin içinden seslendi uzun uzun.. Duyan oldu mu acaba? diye düşündüm.
Galip Baran hoca, toplumda yasa dışı davranışların en aza indirilmesi etkinliklerinin organizasyonunu yapıyor, uyguluyor, eyleme dönüştürüyor. Katılımın artması, sağlanması için öncülük yapıyor. Çalışmalarıyla ilgili yaptığı açıklamalarda;
Halkın yasa bilinci edinmesini sağlama konusunda, kendisinden daha sorumlu konumlarda olup, karşılığında dolgun maaşlar alan üst düzey yetkililerin işlerini kolaylaştırmak için çalıştığını anlatıyor.
Ve bir yakınması var. Bu konuda; “İşlerini kolaylaştırmak için çalıştığım üst düzey yetkililer, beni ciddiye almıyorlar, uzattığım eli tutmuyorlar” diye yakınıyor. “Dahası, bazı üst düzey yetkililer beni gözaltına bile aldırıyorlar” sitemiyle, yakınmalarda bulunuyor.
-“Anladım ki; işlerini kolaylaştırmak için çalıştığım bu üst düzey yetkililer benimle görüşmek istemiyorlar. Onlar beni ciddiye almasalar da, benimle görüşmek istemeseler de, üstlendiğim bu görevi ne pahasına olursa olsun sürdüreceğim” diye devam eden cümlelerinin sonunda “Her kavşağa bir Galip” sloganından sonra biraz soluklanıyor Galip Baran.. Arkasından sıralamalarda bulunuyor:
YURDUNU VE MİLLETİNİ
ÖZÜNDEN ÇOK SEVEN
MİLLİ KAHRAMAN
"GALİP BARAN"
• Trafik kurallarına uyun uymayanları uyarın!..
Uyarın ki, sizin de ‘Trafik bilinci’niz olsun!..
• Çöpleri sokağa değil, çöp bidonlarına atın!..
Atın ki, sizin de ‘Çevre bilinci’niz olsun!..
• Geri dönüşebilir atıkları atık toplama kutularına atın!..
Atın ki, sizin de ‘Tasarruf bilinci’niz olsun!..
• Vergi borcunuzu tam ve eksiksiz ödeyin!..
Ödeyin ki, sizin de ‘Vergi bilinci’niz olsun!..
* Böyle davranın ki;
Türkiye ‘Bencillik’ ten kurtulsun,
‘Geri Kalmışlık Zinciri’ni kırsın,
‘Muasır Medeniyet’i aşsın!..
***