17 Mayıs 2011 Salı

“Uygunsuz Gerçek (An Inconvenient Truth)”

article_gore.JPG
Al Gore, küresel ısınmaya karşı yürüttüğü bilgilendirme seminerlerinden esinlenerek “Uygunsuz Gerçek (An Inconvenient Truth)” adındaki filmiyle 2006 yılına damgasını vurmuştu. Filmi çok etkileyici bulduğumu söylemem gerek. Özel hayatındaki bazı olaylardan etkilenerek dünyada çok fazla vaktimizin olmadığını ve giderek doğal dengesini bozduğumuz yerkürenin çok da uzak olmayan bir gelecekte bizden nasıl öcünü alacağının farkına varıp tüm yaşantısını nasıl değiştirdiğinden bahsediyor filminde. Bilimsel verilerle desteklenen bu belgesele hak vermemek ve kayıtsız kalmak çok zor. Çok zor diyoruz ama bazı gerçek yüzüstünde olmasına rağmen bazı yaklaşımları değiştirmek ve durdurmak mümkün olmuyor.
Doğal dengenin bozulmasında ABD’nin katkısı her bakımdan çok büyük. Sonuçta bir çok konuda söz sahibi olduğundan ülkelerin vereceği çoğu kararı etkileyebiliyor amerika… Problemlerin çoğu da abartılmış (vahşi) kapitalizmden kaynaklandığına göre baş aktör bu ülke. Al Gore da bunun farkında elbette ve çektiği filmde bunu apaçık gözler önüne sermişti. Hatta tüm dünyada 10larca seminer verdi Al Gore. Geçen sene Türkiye’ye de geldiğini hatırlıyorum.
Sanırım söyledikleri biraz olsun yankı buldu ki; 2007 Nobel Barış Ödülü’ne layık bulundu. Umarım bu sadece 1 altın madalya ve 10 milyon İsveç kronundan ibaret kalmaz.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Bhagwan Shree Rajneesh’e yöneltilen bir sorunun cevabı: Galip Baran

Bhagwan Shree Rajneesh

İNSAN, 
YASA, 
ANAYASA
VE BEN (GALİP BARAN) (*)
Yirminci yy’ın en tanınmış mistiklerinden Bhagwan Shree Rajneesh’e yöneltilen bir sorunun cevabı ve benim konuyla ilgili görüşüm:
Soru : Toplumsal kuralların insanlar için temel ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Lütfen bireyle toplum arasında ne türden bir ilişki olduğunu ve birbirlerine gelişmekte nasıl yardım edebileceklerini açıklar mısınız?
Bhagwan Shree Rajneesh : Bu çok karmaşık bir soru. Tüm varoluşun içinde sadece insanın kurala ihtiyacı vardır. İnsanın kurallara ihtiyacı olmasının ardındaki neden onun hayvan olmaktan çıkması, ancak henüz bir insan haline de gelememiş olmasındandır.
Hayvanlar kurallar, kanunlar, anayasalar, mahkemeler olmadan mükemmel olarak yaşar. Şayet insanoğlu gerçekten insan olabilirse-sadece lafta değil, gerçekte de- hiçbir kurala ihtiyaç duymayacaktır.
Bugüne kadar bunu çok az insan hayata geçirebilmiştir. Örneğin, Sokrates, Zerdüşt, Bodhidharma gibi adamlar için hiçbir kurala gerek yoktur. Eğer tüm toplum hakiki anlamda insan olma yönünde evrim geçirebilirse, sevgi olacaktır ama kanun olmayacaktır…
Sorun; insanın bir hayvanın sahip olduğu doğal davranışları henüz elde edememiş olması nedeniyle kurallara, kanunlara, mahkemelere, ordulara, bir polis gücüne ihtiyaç duymuş olmasıdır. İnsan bir kaostur. Bu kaosu kontrol etmek için tüm bu şeylere gerek vardır.
Galip Baran : Türkiye özelinde “yurdu ve milleti”, dünya genelinde ise, “yaradılanları Yaratan’dan ötürü sevme ilkesini”ni özümsemiş bir varlık olarak; “benim için de ne yasaya ne de anayasaya gerek yoktur” diyorum.
İşte bu nedenle, ben; yukarıda sözü edilen iki ilke hayata geçtiğinde ne bu ülkede, ne de dünyada adaletin sorun olmayacağını, bu kadar çok polise, savcıya ve hakime gerek kalmayacağını iddia ediyorum.
Aynı nedenle, bu gezegenin sakinlerini “benim gibi” olmağa davet ediyorum…
(Kaynak: “Özgürlük”, kendin olma cesareti,  OSHO Ganj yayınları)
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
Bilinçolog/ yasa bağımlısı ve (Prof. Dr. M. Akif Çukurçayır’a göre) Turgutreis’in Erdem Öğreten Delisi
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.