26 Şubat 2009 Perşembe

MİLLİ OLMAK
ÇOK KOLAY !...
Değerli hukukçu Emin Değer; ATV’nin Siyaset Meydanı programına katılan çocukların, büyüklere, “Atatürk bu ülkeyi sizlere temiz olarak teslim etti, siz kirlettiniz” diyerek gösterdikleri tepkiyle ilgili yazısında, çocukları dinlerken karamsar duygulardan kurtulduğunu ve geleceğe güven duyduğunu dile getirdi. (25 Ocak 1997; Cumhuriyet)
Çocukların çevre konusundaki duyarlıklarını ve büyüklerine karşı tepkilerini anlıyorsam da, sayın Değer'in iyimserliğini kabul etmekte zorluk çekiyorum.
Çektiğim zorluk, çocuklara güvenmemekten değil, aşağıda da açıklanacağı üzere, onlara, sosyal yaşamda kötü örnek olacağımızdan ve onları kendimize benzeteceğimizden kaynaklanıyor…
Sayın Değer, yazısına, “nerede yanlış yaptığımızı sorgulayalım” diyerek son vermiş.

Ben, yanlışımızı; iyiyi, güzeli ve doğruyu, bu evrensel değerleri ortaya koyma konusundaki yetersizliğimizde görüyorum.
Şöyle ki:
1996 yılında Bodrum’da gerçekleştirilen Yerel HABİTAT Konferansı’nda, çocuklarımız ürettikleri ilginç projeleri açıkladılar.

Bu projeleri yaşama geçirme konusunda TAAHHÜT'de bulundular. Büyüklerinden geri kalmayacaklarını gösterdiler…
Ne var ki, aynı yıl, “trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” çağrısının uygulamasını ülke genelinde yaygınlaştırmak amacıyla Bodrum Garajaltı Kavşağında, bir STK-Devlet İşbirliği Projesi olarak başlattığımız “okul dışı eğitim” çalışmasında, onlar da büyükleri gibi kural çiğnediler. Bu konuda da büyüklerinden geri kalmadılar…
Bugün 26 Şubat 2009. Aradan 13 yıldan fazla bir zaman geçti. Ankara, İstanbul, İzmir ve Konya gibi büyük kentlerde ve pek çok ilçede yaptığımız çalışmalarda da, büyük, küçük herkesin kural çiğnediklerini gördük. Dahası var:
Bu arada, sözü edilen çalışmalarda geliştirdiğimiz “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma” projesinin ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına uygulama dersi olarak konulması için Milli Eğitim Bakanlığına defalarca başvurduk. Bu başvurulara, projemizin değerlendirileceği yolunda yanıtlar verildi.

Bunca yıllık emeğin ürünü olan bu STK projesinin çöpe atıldığı anlaşılıyor...
“Milli” sözcüğüyle nitelenen bir bakanlık, böylesine sorumsuz davranıyorsa, boş mu vermeli, “nereden inceyse oradan kopsun” deyip, bir köşeye mi çekilmeli? Elbette hayır:
“Milli” sözcüğüyle tanımlanan o bakanlık koltuğunda oturanlar boş verebilirler. Ama bu tür çalışmaları “ölünceye kadar” diyerek TAAHHÜT eden (Her Kavşağa bir Galip/ Sabah Gazetesi-Kadıköy eki/12 Aralık 1997), yurdunu ve milletini özünden çok seven Galip Baran’lar boş veremezler.
Onların “milli” de olmaları gerekiyor…
Galip BARAN
Rektör, Bilinçolog
Bilinç Üniversitesi /Turgutreis-BODRUM

18 Şubat 2009 Çarşamba

HODRİ MEYDAN !...
BAŞBAKAN
Sayın Başbakan,
‘’Herşey Türkiye için’’ demek yetmiyor.
Lafla peynir gemisi yürümüyor.
Kaç yıldır Başbakansın, ama görüyorsun ki hala ‘’yurtta barış’’ olamıyor. Yolsuzlukların sonu gelmiyor.
Ülke düze çıkacağa benzemiyor…
Ben; Bilinç Üniversitesi’nin yurdunu milletini özünden çok seven,’’çalışmanın en yücesi ulus için olanıdır’’ diyen Atatürk’ün açtığı yolda gösterdiği hedefe durmadan yürüyen, varlığını Türk varlığına armağan eden Bilinç Üniversitesi Rektörü Galip Baran, sana ülkeyi düze çıkarma konusunda bir yarışma öneriyorum…
Sana dilediğin kadar ‘’avans’’ da vereceğim bu yarışta, egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahibi olması beklenen Türk milleti’ne ‘’er’’in mi yoksa ‘’bey’’in mi ’’yaman’’ olduğunu gösterelim diyorum…
Ben, bu yarışta, ‘’yurtta barış’’ın nasıl sağlanabileceğini,’’yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi’nin nasıl içselleştirilebileceğini, yolsuzluklara nasıl son verilebileceğini kanıtlayacağım…

Yanlış anlama. Ben senin siyasetle değil, sadece ve sadece Türkiye’nin düze çıkarılması konusunda rakibinim. Bu konuda, yalnız sana değil, siyasi partilerin tümüne meydan okuyorum…
Sayın Başbakan
‘’Her şey, gerçekten Türkiye için’’se, Türkiye’yi gerçekten düze çıkarmak istiyorsan işte fırsat!
Galip Baran; Rektör
Bilinç Üniversitesi, Turgutreis-BODRUM
***
BUZDOLABI MI?.. BİLİNÇ Mİ ?..
Sevgili Erdoğan,
“Her şey AKP için”se, çok doğru bir iş yapıyorsun. Buzdolabı dağıtmağa devam et!
Ama “her şey”, gerçekten “Türkiye için”se; “bilinç” dağıt,”bilinç”!
Hazinede “bilinç” yoksa, bizde, “Bilinç Üniversitesi”nde çok var! “Alo” demen yeter. “Her şey Türkiye için” olduğuna göre…
Sevgili Baykal, sevgili Bahçeli ve diğer sevgililer sevinmeyin, ekmeğinize yağ sürdüğümüzü düşünmeyin!
Yok aslında Erdoğan’dan farkınız. Devletin hazinesi sizin elinizde olsa siz de aşağı yukarı aynı şeyi yapardınız.
Sizin siyaset kültürünüz de, “tencere dibin kara seninki benden kara” ve “her ne pahasına olursa olsun kazanma ilkeleri” (!) nden kaynaklanıyor…
Sonra; sizin hazinelerinizde “bilinç” var mı ki dağıtasınız?
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi’nin “bilinç bağımlısı” “ve yasa bağımlısı” Rektörü
Türkiye’nin, Türkiye’yi ve Türkleri Türklerden çok seven, “herkes senin gibi olsa” denilen DELİSİ

***
ÖYLE OLSAYDI !…
İnsan; gazete, kitap, roman, şiir, makale okuyarak ya da kitap, roman, şiir, makale yazarak ya da şarkı- türkü söyleyerek ya da dans ederek bilinçlenebilir mi ya da yurdu ve milleti özünden çok sevmeyi öğrenebilir mi?
Öyle olsaydı….. Bilinç Üniversitesi

***
Herkes Başbakan Erdoğan'a takmış. Ya övüyor, ya da eleştiriyor.
Herkes onunla uğraşıyor. Bunu görev sayıyor. Oysa, durum farklı:
SORUN BENCİLLİK: ÇÖZÜM SENCİLLİK
Öyle ki; hiç kimse aynaya bakmayı düşünmüyor. Kendisiyle uğraşmayı akledemiyor...
Bilinç Üniversitesi Rektörlüğü