25 Ağustos 2009 Salı

Prof. Dr. Süheyl Batum (*)
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi
*
Sayın Süheyl Batum,
21 Ağustos 2003 günlü Vatan Gazetesi’nde yer alan,( İstanbul’da cadde ve sokaklara park eden araçlarla ilgili) “Hukuk kurallarına neden uyulmaz” başlıklı yazınızda, Türklerin genelde kurallara saygısının yokluğundan, bu sorunun öneminden, denetimin olmadığından, yetersizliğinden, yaptırımı uygulamanın ve uygulamanın da denetlenmesinin gerekliliğinden, denetimin keyfiliğinden, denetimsizliğin ve yaptırımsızlığın dolayısıyla hukuksuzluğun Türkiye’ye özgü nedenlerinin varlığından “nasıl olsa kimse kurala uymuyor” anlayışının yaygınlığından, “hukuka aykırılıkta eşitlik” anlayışının geçerli oluşundan söz ettiniz, Türk toplumu ve vatandaşlarının da, hukuk kurallarına uygunluğun denetimi ya da yeterince denetimi olmadığı için düzensiz ve kuralsız olduklarına dikkat çektiniz ve Kapıkule dışında hukuka uygun davranan Türk vatandaşlarının, ülke topraklarına girer girmez hukuku çiğnemelerini buna örnek gösterdiniz…
Bizler, 1989 yılında, beldemizde bir çöp toplama kampanyası başlattık. Bu girişim, izleyen yıllarda çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda sürdürdüğümüz, insanı, davranışlarını ve nedenlerini araştırdığımız, “okul dışı eğitim” çalışmalarına dönüştü. Yaşam biçimimizde devrim niteliğinde değişikliklere yol açan bu çalışmalarda başta hiç hesapta olmayan bazı sonuçlarla karşılaştık:
· Kendimizi tanımağa başladık.
· Bazılarımız “yasa bağımlısı” olduk.
· Yukarıda sayılan alanların tümünde bilinçlendik.
· “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedik.
· “Bilinç Çağı”nda yaşamağa başladığımızın farkına vardık.
· Edindiğimiz “tecrübi bilgi” ile Bilinç Üniversitesi’ni kurduk,
Sayın Batum,
“Yasa bağımlısı” olmamızda etkili bir işlev gören, günlük yaşamda yasa kavramıyla sürekli yüzleşmemize yol açan trafik, çözümü için yıllardır çalıştığımız sorunların başta gelenidir. Yasa ise, bilindiği üzere, devlet olmanın “olmazsa olmaz”ı bir kavramdır...
Diğer taraftan, 500’nün arasında yer alamadığımız dünya üniversitelerinin tümü, bilindiği üzere, bilgi üniversitesidirler. Bu üniversitelerin tümü, “Bilgi Çağı” üniversitesidirler. Felaket olarak tanımlanan İklim Değişikliği bu üniversitelerinin varlığına rağmen ortaya çıkmıştır. Bu sonuç, bencil bir varlık olan insanın ektiğini biçmeğe başladığının yadsınamaz kanıtlarından birisidir, başta gelenidir.
Çevre, aşırı tüketim, trafik, vergi gibi alanlardaki yolsuzlukların yıllardır önlenemediği ve çözülemediği dikkate alındığında, Bilinç Çağı’nın ve bilinç üniversitelerinin ülkemiz için önemi kendiliğinden ortaya çıkar.
Bizler; bilinç üniversitelerinden söz ederken, “kitabi bilgi” ile kurulmuş olan bilgi üniversitelerini küçümsemiyoruz. Bilginin önemini göz ardı etmiyoruz. Üniversitelerimizin “bilinç kürsüsü” ya da “bilinç Enstitüsü” gibi bölümler açarak bilinç üniversitesine dönüşebileceklerini, dünyanın 500’nün arasına giremediğimiz bilgi üniversitelerinin karşısına bilinç üniversiteleri olarak dikilebileceklerini savunuyoruz.
Böylece, Bilgi Çağı’nda bocalamakta olan “Muasır Medeniyet”i de aşabileceğimize inanıyoruz.
Baştaki yazınızda “nasıl olsa kimse kurala uymuyor” şeklindeki ifadeniz, bize göre, genelde ”Burası Türkiye” denilerek dile getirilen, çok hafife alındığı nedenle bedeli ağır bir şekilde ödenen, her türlü yasa dışı davranış, yolsuzluk ve hukuksuzluğun meşru sayıldığının da ifadesidir. Yasa kavramını yok sayan bu sorun, yine bize göre, bir “bağımlılık”tır.
Bizler, bu bağımlılıkla okul dışı eğitim çalışmalarını yaparken geliştirdiğimiz, örneği ekte görülen “Diğerkamlık Andı”nda da açıklandığı şekilde, kıyasıya savaşıyoruz…
Ne var ki, ne yazık ki; bu savaşın amacını ve önemini, ne o “burası Türkiye bağımlısı” olan, halka, ne de o halkı yönetmekten, denetlemekten sorumlu olup, kendileri de aynı bağımlılığın kurbanı olan yetkililere anlatmadık. Bizi ciddiye almalarını sağlayamadık. Deli olduğumuza hükmedenler bile oldu.
Bu olumsuzluğun, akademik bir kimliğe sahip olmayışımızdan, Prof., Dr. gibi bir unvanımızın olmayışından kaynaklandığını düşünüyoruz…
* Yukarıda sözü edilen “okul dışı eğitim” çalışmalarında geliştirdiğimiz “Trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi”nin ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına “uygulama dersi” olarak konulması için M. E. Bakanlığı’na yaptığımız başvurulardan bir sonuç alamadık…
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni nasıl özümsediğimizle ve “yasa bağımlısı” oluşumuzla ilgili olarak belediyelere ve valiliklere yaptığımız konferans verme önerilerimiz kabul edilmedi.
* Yukarıda sözü edilen ilkeden yola çıkarak başlattığımız “yetmiş milyonluk aile, Türkiye projesi” yakın çevremizle sınırlı bir girişim olarak kaldı.
* İlk ve orta öğretim okulları öğrencilerine bilinç konusunda konferansı verme konusunda üç yıl önce Valilik “olur”u ile başlattığımız etkinlik ertesi yıl Bodrum Kaymakamlığı tarafından durduruldu.
* Öğrencilere bilinç konusunda konferans verecek elamanlar yetiştirmek amacıyla bir sempozyum düzenlemek istedik. Muğla Valiliği’ne bu amaçla yaptığımız başvuru “usta öğretici belgesi” engeline takıldı. Bu belgeyi almak için yaptığımız başvuru ise, konu Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatında yer almadığı ifade edilerek red edildi. Deyim yerindeyse, ACZ ifade edildi.
Sayın Batum,
Bu ülkede “çevre bilinci”, “tasarruf bilinci”, “trafik bilinci” ve “vergi bilinci” gibi kavramlar can çekişecek; insanlar çevreyi kirletecekler, aşırı tüketecekler, trafik kurallarını çiğneyecekler, vergi kaçıracaklar (kul hakkı yiyecekler), sizin deyişinizle, kurallara uymayacaklar, yolsuzluk yapacaklar ama Turgutreis Bilinç Üniversitesi ciddiye alınmayacak…
Bizler; yurdunu ve milletini özünden çok seven varlıklar olarak bu duruma seyirci kalamazdık, kalamıyoruz. Sayımızın yeterince artması durumunda , “yetmiş milyonluk bir aile “ düşümüzün gerçekleşeceğine, “Yurtta Barış”ın sağlanacağına, adaletin sorun olmaktan çıkacağına, bu kadar çok polise, savcıya, hakime gerek kalmayacağına inanıyoruz. Bu inançla çalışıyoruz…
Sayın Batum,
Yukarıda dile getirilenleri tahkik etmek isteyebilir ve kayda değer bulmanız halinde ciddiye alınmamızın sağlanması bağlamında yardımcı olmayı düşünebilirsiniz.
Böyle düşünüyorsanız, işe, “Bilinçhane” olarak tanımladığımız büromuzu ziyaret ederek başlamanızı öneriyoruz.
Sayıca çok yetersiz olduğumuz için büroda devamlı bulunamıyoruz. Bu nedenle ziyaretten önce haber vermenizi özellikle rica ediyoruz.
Saygılarımızla,
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu

(*) : Bir makalesi nedeniyle Sayın Prof. Dr. Süheyl Batum’a hitaben kaleme alınmış olan bu mektup aslında üniversitelerimizin kendilerini muhatap kabul eden öğretim görevlilerinin tümü tarafından değerlendirilebilir.
EKi: Diğerkamlık Andı

***
DİĞERKAMLIK (*) ANDI
Ben SÜHEYL BATUM
Bundan böyle:
(A)
Aşırı tüketmeyeceğime,
Vergi kaçırmayacağıma,
Çevreyi kirletmeyeceğime,
Milli servete zarar vermeyeceğime,
Trafik kurallarını çiğnemeyeceğime,
Rüşvet vermeyeceğime/almayacağıma,
İmar yasasına aykırı işler yapmayacağıma,
Sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeyeceğime,
İş ahlakının korunması için çaba göstereceğime,
Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk edeceğime,
Diğer deyişle, KIRMIZIDA DURACAĞIMA, eşdeyişle “bencillik”le, daha açık deyişle, yolsuzlukla, çok daha açık deyişle, “Burası Türkiye Bağımlılığı” ile savaşacağıma, şöyle ki:
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, yani “Burası Türkiye Bağımlıları”nı SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle uyaracağıma,
(C)
Uyardıklarıma, kendilerinin de KIRMIZIDA GEÇMEĞE kalkışan başka “Burası Türkiye Bağımlıları”nı aynı yöntemle uyarmalarını önereceğime,
SÖZ VERİYORUM.
KIRMIZIDA DURMAK: Bireyi erdeme (**) yönlendiren bir ilkedir (***).
SOSYAL YAPTIRIM: Kırmızıda geçmeğe kalkışanları utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
***
ANDI HAZIRLAYAN
Galip Baran: Bilinç Üniversitesi Kurucu ve Geçici Rektörü
(*) “Diğerkamlık Andı” : Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlatılan, yıllardır devam eden, “okul dışı eğitim çalışmaları”nda geliştirilen bu And yaşama geçtiğinde, bu kadar çok polise, savcıya, hakime gerek kalmayacak, adalet sorun olmaktan çıkacak, “yurtta barış” sağlanacaktır.
(**) Erdem:
(1) Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı.
(2) İnsanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.
Diğerkam (özgeci) : Kendi yararından çok başkalarını düşünen, başkalarına yararlı olmaya çalışan, başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgemeyen (kimse)
(*) Diğerkamlık (özgecilik):
(1) Başkalarının iyiliği için elinden geleni esirgememe durumu.
(2) fels. Başkalarının iyiliğine çalışmayı yaşam ve ahlak ilkesi yapan görüş.
(3) ruhb. Bencillik ve ben tutkusu yerine sevginin başkalarına yönelmesi durumu
(***) İlke :
(1) Her türlü tartışmanın dışında, üstünde sayılan, anadüşünce ve inanış, baş kural.
(2) Temel bilgi, temel kural.
(3) Uyulması gerekli davranış kuralı.
(4) fels. Kendisinden başka bir şeyin çıktığı temel, köken; ilk neden.
***
BİLİNÇ OLİMPİYADI
Sayın Ata ÖZER
Milli Eğitim Müdürü
İSTANBUL
NTV Televizyonu haber programında öğrencileri Bilgi Olimpiyatlarına hazırlamak için bir çalışma başlattığınızı ve yarışmacıları kampa aldığınızı öğrendik.
Bizler, bir “Bilinç Olimpiyadı” düzenlemenizi öneriyoruz.
Bilinç Üniversitesi olarak bu konuda her türlü yardımı yapmağa hazırız.
Saygılarımızla.
Galip BARAN / Mustafa Nevruz SINACI
Bilinç Üniversitesi
***
ÇAĞ FARKI !…
Bilgi Çağı insanı (örneğin sürücüsü) , kurala;
* İşine ve kolayına geldiği yerde,
* İşine ve kolayına geldiği zamanda,
* İşine ve kolayına geldiği kadar uyar.
Bilinç Çağı insanı(örneğin sürücüsü) ise, kurala;
* İşine ve kolayına gelmediği yerde de,
* İşine ve kolayına gelmediği zamanda da,
* İşine ve kolayına gelenden daha fazla uyar.
NEDEN ?
Bilinç Çağı insanı diğerkâmdır da ondan
***
Galip Baran
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis -BODRUM
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com
WEB:
www.bilinc-universitesi.blogspot.com / www. galipbaran.blogspot.com/ www.internethaber.eu / www.turkcelil.com

Hiç yorum yok: