7 Kasım 2009 Cumartesi



BODRUM KAYMAKAMLIĞI
VE HABİTAT TRAFİK KOZASINDAN ÇAĞRI
Konu
: HABİTAT Trafik Kozası’nın trafik kurallarına uyma alışkanlığı oluşturmak için başlattığı, örnek bir “KOZA ÇALIŞMASI” ve “YURTTAŞLIK PROJESİ” olarak sürdürülen ve bir “Bodrum Uygulaması”na dönüştürülmek istenen çalışmaya sahip çıkılması.
BODRUM UYGULAMASI
AMACI: Trafik Kozası’nın, neredeyse hiç kimsenin trafik kurallarına gerçek anlamda uymadığı ve uymayanları da uyarmadığı ülkemizde; trafik kazalarının başta gelen etmeni “insan kusuru”nun en aza çekilerek sağlıklı bir trafik ortamının sağlanması için başlattığı çalışma, aktif boyutunda çok az “katılımcı”nın yer almasına karşın üç yıldır devam etmektedir. “İşe yayalardan başlama”yı öngören , sorunun nedenlerini dikkate alan bir yöntem uygulanarak başlatılan bu uygulamada, duyarlı vatandaşların “Trafik Gözcülüğü” olarak tanımladığımız “misyon” niteliğindeki bu görevi üslenerek kırmızıda geçenleri kararlı bir şekilde uyarmaya başlamaları hedef alınmıştır.
“Bodrum Uygulaması” kuralların neden çiğnendiği ve kurallara nasıl alışılabileceği gibi soruların yanıtları araştırılarak toplumla yoğun bir iletişim içinde sürdürülen projenin gelinen aşamasında uygulanabilir bir MODEL olarak gerçekleştirilmiştir.
YÖNTEMİ: Gözlemsel ve sözel iletişim sonucu oluşan bulgular, insanların, kavşaklarda, kuralları, genelde, birbirlerine bakarak (birbirlerini örnek alarak); özelde ise, yaya iken, kendilerine çarpma ihtimali olan (gelen) bir araç, sürücü iken, zarar verebilecekleri yaya ya da başka nesneler yoksa çiğnemekte (kırmızıda geçmekte) olduklarını göstermiştir.
Bir diğer deyişle, insanlar, kendilerinin koydukları kurallara uyma alışkanlığı edinmişlerdir.
Diğer taraftan, insanların, kırmızıda geçtikleri anda yüz yüze gelinerek uygum şekilde uyarıldıklarında, kurala, kaçınılmaz bir suçluluk psikolojisinin baskısı altında, utanarak uyma çabası içine girdikleri görülmüştür. Bu bulgular insanların kurallara nasıl alıştırılabileceklerinin yöntemini saptamamızı sağlamıştır. İnsanların genelde, “utanma duygusu” ile donatıldıkları düşünülerek, yaygınlaştırılarak kararlılıkla sürdürülmesi halinde bu yöntemin etkili bir uygulama olacağı sonucu çıkarılmıştır.
Habitat Konferansı günlerinde Bodrum Garajaltı Kavşağı’nda başlatılan, HABİTAT terminolojisinde “sivil toplum pratiği” olarak tanımlanan bu çalışmada, trafik kurallarına uyma alışkanlığı oluşturmada görülen “aktif eğitim boşluğu”nun doldurulmasına ülke çapında uygulanabilecek bir MODEL’in geliştirilmesi hedef alınmıştı. Proje, bu nedenle, zaman zaman bazı büyük kentlerde de uygulanmıştır. İstanbul Taksim Meydenında ve özellikle Amnkara’da (Kolaylaştırıcılığı geçici olarak üstlenilen Ankara HABİTAT Kozası kurularak) Kızılayu Meydanı Gima önü yaya geçidinde yapılan, devam eden bu çalışma “Bodrum Uygulaması” olarak tanıtılmaktadır.
TANITIM: “Bodrum Uygulaması”, geçen üç yıl içinde, her birine bir sergi eşliğinde katılınan, sonuncusu Ankara’da yapılan “Ulaşım ve Trafik Kongresi” gibi toplantılarda kamuoyuna tanıtılmıştır.
Bu uygulamayla ilgili haberler ulusal basında ilgi görmüş; proje ve ilgili yazılara TŞOF ve Gazi Üniversitesi Trafik Mühendisliği ve Uygulaması Ana Bilim Dalı dergilerinde yer verilmiştir.
NEDEN YAYALAR: Trafik Yasası’nın sadece sürücüler değil yayaları da bağlayıcı hükümleriyle bir bütün olduğu, sürücü ve yayalar arasında bir ayırım gözetmediği, sürücülerin de yaya iken diğer yayalar gibi kırmızıda geçtikleri ve trafik suçu işleyenler arasında, anında yüz yüze gelinerek kaza riski yaratmaksızın uyarılabilecek en uygun örneğin yaya olduğu düşünülecek olursa; bu projede neden yayaların hedef alındığı ve uygulama yeri olarak kavşakların seçildiği kolayca anlaşılır.
Diğer taraftan, Trafik Kozası olarak, ilgili yasanın sürücü ve yayaları ayrımsız kapsamakta oluşuna karşın yayalar için öngörülen cezayı uygulamamanın ve trafik eğitiminden (ki, Trafik Kozası, eğitim denilerek okullarda ve sürücü kurslarında verilenin eğitim değil öğretim olduğu iddiasındadır) söz edilirken, yayaları göz ardı ederek sürücülere ağırlık vermenin, sadece sürücüleri eğitmekten söz etmenin yanlış bir yaklaşım olduğu inancındayız. Bu nedenle, yaya iken kırmızıda durma alışkanlığı edinmeyi “iyi bir sürücü” olmanın koşulu olarak görüyor; “yaya iken değil ama sürücü iken kırmızıda duruyorum” diyenlerin en azından kendilerini kandırdığını, bu gibilerin sürücü iken, kırmızıda, büyük olasılıkla, kurala saygıdan değil ceza kaygısıyla durduklarını düşünüyoruz.
SIFIR HOŞGÖRÜ: Yasa tanımazlığın bireyin yaşamında zamanla oluştuğu, suçu ve suçluyu genelde toplumun ürettiği tezi dikkate alınır, buna göre ceza öngörülmüş bir fiili (yaylara ceza hükmünü) hafife alarak hoş görmenin zamanla daha büyük fiiller öncülük edeceği düşünülürse, toplumun neredeyse birlik-beraberlik içinde çiğnemekte olduğu kırmızı ışıkta yaya iken geçme fiiline “sıfır hoşgörü gösterilmesi gerektiği söylenebilir.
HEDEF DEMOKRASİ: Trafik Kozası olarak, “kırmızıda durma”yı, trafiği aşan, bir “toplu yaşam ahlakı” oluşturmayı kapsayan bir kavram olarak düşündüğümüz dikkate alınacak olursa; sürdürülmekte olan uygulamanın; sonuçta, kırmızıda yaptırım korkusuyla değil bir “tolu yaşam ahlakı” bilinciyle duranlardan oluşan, diğer deyişle, kendi kendisini yöneten toplum idealine dönük, daha doğru deyişle, çağdaş demokrasiyi hedef alan bir girişim olduğu görülür.
TRAFİK GÖZCÜLÜĞÜ: Ayrıca, kurallar, yukarıda da işaret edildiği üzere, genelde başkalarına bakılarak, kırmızıda geçen başka insanlar örnek alınarak çiğnendiğine göre, (kurallara) uyma alışkanlığının da , benzer şekilde, başkalarına bakılarak, kırmızıda duranlar örnek alınarak edinileceği de tartışılmaz bir gerçek olarak karşımızdadır. Şu var ki; “iyi” alışkanlıkların “zor”, “kötü” alışkanlıkların “kolay” edinildiği hatırlanacak olursa, yukarıda sözü edilen 1Trafik Gözcülüğü”nün, bu geçek dikkate alınarak, bir zaman için özen ve sabırla uygulanması gerektiği görülür.
GÖZCÜLÜK MÜ MÜFETTİŞLİK Mİ?..:
Mevzuatta yer verilen Fahri Trafik Müfettişliği ile karşılaştırıldığında ”Gözcülük” için şu fıkradan söz edilebilir:
* Trafikte şikayet sistemin etkin kılmak için düzenlenen Fahri Müfettişlik, trafik suçu işlendikten, deyim yerindeyse, “yumurta kırıldıktan” sonra işleyen bir uygulama olduğu halde, “Trafik Gözcülüğü”, yayası sürücüsüyle toplumun tümünü trafik kurallarına alıştırmayı ve suçu işlenmeden önce önlemeyi hedef alan ve eldeki uygulamayla kurumlaştırılmak istenen bir gönüllü girişimdir.
* “Müfettişlik”in, özel koşulları nedeniyle sınırlı sayıda vatandaşın üstenebileceği bir görev oluşuna karşın, misyon niteliğinde bir görev olan “Gözcülük”, her duyarlı bireye açık oluşu ve çok kolay bir uygulamayı öngörüşüyle, neredeyse herkesin üstenebileceği bir “rol” dür.
GELİŞTİRİLEN BAZI KAVRAMLAR
KIRMIZIDA DURMAK:
Trafik Kozası, baştan bu yana, toplumla ve konuyla ilgili resmi kuruluşlarla yoğun iletişim içinde sürdürdüğü bu çalışmada, projenin sloganı “Kırmızıda Durmak”ı, “her türlü yanlış iş ve davranış”ı simgeleyen bir kavram olarak yaşama geçirme çabası içinde olmuş ve bunu önemli ölçüde başarmıştır.
SİVİL TOPLUM KURULUŞU VE KİŞİSİ:
Koza (Trafik Kozası), bu tür aktif eğitim çalışmalarını başlatmada görülen örgütlenme zorluklarına bakarak, bu bağlamda Bodrum Uygulamasından çıkarılması gereken dersleri dikkate alarak ve bu amaçla örgütlenmenin adeta bir koşul olarak dayatılmakta oluşuna karşı da bir tepki olarak; bu gibi girişimlerin bireysel olarak da başlatılabileceği ve sürdürülebileceği gerçeğinin altını çizme gereğini duymaktadır. Koza, bu noktadan hareketle, toplumun hafife aldığı açıkça görülen bu tür çalışmalara yalnız başlayanların, ya da başkalarıyla birlikte başladıkları halde yalnız kalındığı nedenle uygulamayı yalnız sürdürenlerin ve yaptıkları çalışmaların ciddiye alınması ve bu gibi işleri üstlenenlerin “Sivil Toplum Kişisi” olarak görülmeleri (Sivil Toplum Örgütü gibi değerlendirilmeleri) gerektiğini savunmaktadır.
“BİR BİRİM DEVLET”, “POLİS DEVLETİ”, “KAMU YARARINA DERNEK/KİŞİ”:
Koza, soyut bir kavram olan “devlet”i oluşturan üç temel öğenin başta gelen unsurunun insan olduğu gerçeğini dikkate alarak; her vatandaşın (insanın) “Bir Birim Devlet”lerden oluştuğu; “Bir Birim Devlet” olma bilincini yaygınlaştırmanın “Polis Devleti” olma gereğini ortadan kaldıracağı; bu bilinçle (sorumlulukla) faaliyet gösteren kişilerin de “, “Kamu Yararına Kişi” sayılmaları (Kamu Yararına Dernek olarak kabul edilmeleri) gerektiğini de savunmaktadır. Bu anlayışa göre, “Kamu Yararına Kişi” sistemden önce kendisini sorgulamasını bile bireydir.
Yıllar önce, Turgutreis Gönüllüleri olarak başlattıkları projelerin de, tüzel kişiliğe sahip olmayışları ya da uygulamanın bireysel görüntüsü nedeniyle hafife alınışının yol açtığı zorlukların ve girişimlerinin aynı nedenle sonuçsuz kalışının doğal sonucu olarak yukarıda sözü edilen kavramları (düşünceleri) üreten Trafik Kozası; sözü edile düşünceler kapsamında çaba gösteren bireylerin, devlet tarafından, bu eylemleri uyarınca muhatap alınmaları, deyim uygunsa baş tacı edilmeleri gerektiği inancındadır.
Bir taraftan. Bir türlü yaşama geçemeyen geleneksel “Devlet-Vatandaş İşbirlşiği” söyleminde devletle işbirliği yapacağı varsayılan vatandaşın tek “kişi” olduğu hatırlanır, diğer taraftan, “Kamu Yaraına Dernek”i, aslında “kişi”leri oluşturduğu düşünülecek olursa; kamu yararına çaba gösteren bir “vatandaş”ın “Kamu Yararına Kişi” sayılma hakkından söz etmesi yadırganamaz.
BAZI BEKLENTİLER
ÖZNE OLMAK: !!!!!!!!! (devam edecek) !!!!!!!!!!1

Hiç yorum yok: