Muğla ili, Bodrum İlçesi - TURGUTREİS, Bilinç Üniversitesi "BİLİNÇHANE"si ve Kurucu Rektör Sayın GALİP BARAN; 31 Aralık 2012
31 Aralık 2012 Pazartesi
24 Aralık 2012 Pazartesi
O'nun "Bilinç Çağı" çalışma ve aydınlatma alanı!..
"SOKAK BİLİNÇCİSİ" GALİP BARAN; "EĞİTİM VE ÖĞRETİM ÇALIŞMALARINI" DEMOKRASİ MEYDANLARINDA İFA VE İCRA EDİYOR..

Bodrum Turgutreis’te yaşayan ve ‘Trafik Dede’ olarak anılan Galip Baran, araç sürücüleri ve yayalara yönelik yıllardır gönüllü olarak yürüttüğü trafik ışıkları uyarılarına 80 yaşına gelmesine rağmen devam ediyor.
Bodrum Gündem Haber

Müfettişi’ kartını almanın sevincini yaşadı. Beyin damarlarındaki tıkanıklık ve bel fıtığı hastalıklarıyla da mücadele eden Baran, zor da olsa bugün ilk uygulamasını Garajaltı Kavşağı’ndaki ışıklarda gerçekleştirdi. Trafik Dede, üzerine giydiği ve üzerinde ‘Yurdu ve Milleti Özden Çok Sevme İlkesi’ ve Yetmiş Milyonluk Aile Türkiye Projesi’ yeleğinin yanı sıra hazırladığı ‘Yeşili Bekle Lütfen’ ve ‘Sağdan Lütfen’ yazılarıyla araç sürücüleri ve yayaları uyardı. Yeşil ışıkta geçen yayalara teşekkür eden Baran, kırmızı ışıkta geçen yayalara ise elindeki yazıları göstererek, kurallara uymaya davet etti.


20 Aralık 2012 Perşembe
Milli Eğitim Bakanlığı sunumu,....
MEB SUNUMU
BİLİNÇOLOG GALİP (DİĞERKÂM) BARAN’IN;
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
“HAYAT BOYU ÖĞRENİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NDE”
18 ARALIK 2012 GÜNÜ YAPTIĞI SUNUM
RESİM: Soldan Sağ'a: Mustafa Nevruz SINACI (Bilinç Üniversitesi), Galip BARAN (Bilinç Üniversitesi), Coşkun AKCAN (MEB), Şevket ALP (MEB), Ömer Yusuf ŞEKERCİ (MEB), Emine AVŞAR (Bilinç Üniversitesi), Ali AKYOL (MEB), Resimleyen: İsmet SEYHAN (Bilinç Üniversitesi)
KÜRESEL ISINMA
“Bilgi Çağı İnsanı”, bilinçsizce yaşadığı için;
Ozon tabakası delindi.
Buzullar eridi.
Yağmur Ormanları tükendi.
Türler azaldı.
Gezegenimiz yaşanamaz hale geldi.
“Bilgi Çağı İnsanı” ektiğini biçmeğe başladı.
Küresel ısınmanın durması, gezegenimizin yaşanabilirliğini sürdürebilmesi için;
“Bilgi Çağı İnsanları’nın” bilinçlenmesi gerekiyor.
“BİLGİ ÇAĞI İNSANI’NIN”,
BİLİNÇLENMESİ İÇİN ÖNERDİĞİM YÖNTEM

“Yasa bağımlısı” oldum.
Diğerkâm kişilik edindim
Kendimi tanımağa başladım.
“Yurdu ve milleti özden çok sevme” ve “yaratılanları yaratandan ötürü sevme” ilkelerini özümsedim. Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç Üniversitesi’ni kurdum.
“Bilgi Çağı”nı aştığımın, bilinç konusunda otodidakt (özöğrenimli) olduğumun farkına vardım. Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.
Otodidakt olurken edindiğim birikimi, “Bilgi Çağı İnsanları” ile paylaşmak, onların da otodidakt olmalarına yardımcı olmak istiyorum.
İşte bu nedenle bilinç konusunda “usta öğretici” belgesi’ne ihtiyacım var.
AY’A AYAK BASMA
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong, Ay’a ayak bastığında: “Benim için küçük, ama insanlık niçin büyük bir adım” dedi…
“Bilgi Çağı İnsanları”nın otodidakt olduklarında insanlığın atacağı adım’ın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum.
BİR AÇIKLAMA:

Ben bu tanımı sorumluluk kavramıyla bütünleştirdim. Ete, kemiğe büründürdüm. Somutlaştırdım.
BİLİNÇ FORMÜLÜ
Bilinç = Z (zaman) x Ç2 (çabanın karesi)
Bilinci basamakları sonsuza uzanan bir merdiven olarakj düşünebiliriz.
BİLİNÇ SÖZCÜĞÜ’NÜN YANLIŞ KULLANIMLARI
Bilinç sözcüğü fiil olarak kullanıldığında nesne almamalıdır.
“Kasıtlı”, “maksatlı” yerine “bilinçli olarak” ve “farkındayım” yerine “bilincindeyim” denilmemelidir.
OTODİDAKT KİŞİ
Çevreyi kirletmez, kirletemez (Çevre Bilinci)
Aşırı tüketmez, tüketemez (Tasarruf Bilinci)
Trafik kurallarını ihlâl etmez, edemez (Trafik Bilinci)
Vergi kaçırmaz, kaçıramaz; kul hakkı yemez, yiyemez (Vergi Bilinci)
Eş deyişle, yolsuzluk yapmaz, yapamaz, bu kadarla kalmaz yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamaz.
Bilinci, otodidakt’ın davranışlarında tezahür eder.
Bilinç Üniversitesi Kurucusu,
Yasa Bağımlısı ve Mükemmel’i arayan adam
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) BARAN
TEL: 0252 382 34 77 / (GSM) O535 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı” üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: “Güçlünün haklı olduğu” değil, “haklının güçlü olduğu”, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir dünya düzeni kurmak.
18 Aralık 2012 Salı
"TEK ULUS" GAZETESİ, Salim DOĞAN
BİLİNÇLİ YURTTAŞ (YORUM)
BİLİNÇLİ YURTTAŞ
Gazeteci Yazar Salim Doğan’ın 20. 07. 2010 tarihli, “Bilinçli yurttaş” başlıklı makalesini okudum. Sayın Doğan’ın Türkiye’nin bu günkü ihtiyacının “bilinçli yurttaşlık” olduğunu anlattığı bu makaleyi okuduktan sonra, aşağıda sayılan alanlarda yaptığımız,”okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, beni bilinçlendiren, bencillikten kurtaran, çalışmalarda edindiğim birikimi açıklamanın doğru, gerekli, zorunlu ve faydalı bir iş olacağını düşündüm…
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını araştırdığımız, yıllardır devam eden çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti.
* “Yasa bağımlısı” oldum
* “Diğerkâm bir kişilik” edindim
* Sayılan alanların tümünde bilinçlendim
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim,
* Her şeyi devletten bekleme alışkanlığından (bencillikten) kurtuldum. * Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi aşağıda açıklanacak Bilinç Üniversitesini kurdum.
* “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın, kendimi tanımağa başladığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım…
Bu sonuçlardan anlaşıldığına göre, insanın bilinçlenebilmesi için yukarıda sözü edilen türden çalışmalar yapması gerekmektedir. Gerekmektedir diyorum, zira o çalışmaları yapmağa başlamazdan önce ben de bencil ve bilinçsiz bir varlıktım.
Örneğin, ben de çevreyi kirletiyordum, aşırı tüketiyordum, trafik kurallarını ihlâl ediyordum, vergi kaçırıyordum, yolsuzluk yapıyordum. Ancak, ne kadar bilinçsiz ve bencil bir varlık olduğumun, ne de yolsuzluk yaptığımın farkında değildim.
Buradan, bencil bir insanın bilinçli olamayacağı; çevreyi kirletmesine, aşırı tüketmesine, trafik kurallarını ihlâl etmesine, vergi kaçırmasına, yolsuzluk yapmasına rağmen, bilinçsiz ve bencil bir varlık olduğu gerçeğini idrak edemeyeceği, bu gerçeği idrak edemedikçe yaşam biçimini değiştirmeyeceği buna ihtiyaç duymayacağı sonucuna varıyorum…
Sayın Doğan, makalesinde, bilinçli yurttaşı : yaşadığı yurdu bayındırlaştırmak isteyen, herkesi kucaklayan, insanlar arasında din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmayan, yurdunu, ulusunu, değerlerini koruyan, özgürlüğün farkında olan, çağdaşlığı yaşayan, dostunu düşmanını bilen, geleceği gören, insana değer veren, emperyalizmin ya da kapitalizmin getirilerine tenezzül etmeyen, özverili, ilkeli, disiplinli, devrimci, idealist, barıştan ve sevgiden yana bir insan olarak tanımlıyor…
Ben; bencil varlığın, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyemeyeceğini, “diğerkâm ve demokrat bir kişilik” edinemeyeceğini, özverili, ilkeli, disiplinli, devrimci, idealist, barıştan ve sevgiden yana bir insan olamayacağını da yukarıda sözü edilen çalışmalarda öğrendim.
Ayrıca, bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne alamayacağını, diğer deyişle, hiç kimsenin bir başkasını bilinçlendiremeyeceğini de, aynı çalışmaları yaparken öğrendim.
Diğer taraftan, iklimin değişmesine, ozon tabakasının delinmesine, buzulların erimesine, yağmur ormanlarının tükenmesine yol açan, bu gezegeni bencilce yaşayarak günümüzdeki hale getiren insanın yaşam biçimini değiştirip, sencilce yaşamağa başlamadıkça, iklim değişikliğini durduramayacağı gibi, “yurdunu, ulusunu ve değerlerini koruyamayacağı”nı da iddia ediyorum.
Ancak, bu iddiamı yaşam biçimlerinde bir değişiklik yapma ihtiyacını duymayan insanlara anlatamıyorum. Benim nasıl yaşadığımı görmeleri onları ikna etmeye yetmiyor. Yetmiyor, zira onlar sencil ve bilinçli olduklarını sanıyorlar…
Yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğim, (a) “Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızları”nı yetiştireceğine (b) “Yurtta Barış”ı sağlayacağına ve (c) Türkiye’nin “Muasır Medeniyet”i aşma sürecini hızlandıracağına inandığım “Diğerkâmlık Andı” eklidir.
Diğer taraftan, “diğerkâm bir kişilik” edinip edinmediğimle, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyip özümsemediğimle ilgili bilgi vermem gerekirse;
(1) 2001 yılında, “Türkiye’yi dış borç yükü”nden kurtarmak için bir kampanya başlatmak istedim. Başbakanlığa bu konuda yaptığım, ancak Hazine Müsteşarlığı’nın bu konuda öngördüğü “yasal düzenleme” yapılmadığı nedenle sonuç alamadığım başvuruyu (ve)
(2) 2002 yılında Bodrum’dan hareketle, İzmir, Çanakkale Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir güzergâhı üzerinden Ankara’ya yürüyerek gerçekleştirdiğim, 54 günde tamamladığım, “Yurttaşlığa çağrı yürüyüşü”nü örnek gösterebilirim.
SON SÖZ:
(1) Bilinç, insana özgü bir değerdir. İnsan bu değeri kendi çabasıyla kazanır. Sayın Doğan’nın makalesinde sözünü ettiği “erk”lerin, kurumların ya da başkalarının bunda bir dahli yoktur.
(2). Benim” yurdu” ve milleti” özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş olduğumun : (a) “yurdu özden çok sevme” boyutu, çevreyi koruma amaçlı çalışmalarımda örneğin sokakta çöp, izmarit toplama çabalarımda ve (b) “milleti özden çok sevme” boyutu ise, ihtiyacı olanlara elimden geldiğince yaptığım türlü yardımlarda tezahür etmektedir.
Oysa, ihtiyaçları olduğunda yardımcı olduğum insanlar; işin “yurdu özden çok sevme” boyutu neyse de, “milleti özden çok sevme” boyutunda yaptığım çalışmalarda, örneğin kavşaklarda kırmızı ışıkta geçen yayaları uyarma konusuyla ilgilenmiyorlar. Yalvar yakar olmama karşın, bu konuda bana yardımcı olmuyorlar…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
Gazeteci Yazar Salim Doğan’ın 20. 07. 2010 tarihli, “Bilinçli yurttaş” başlıklı makalesini okudum. Sayın Doğan’ın Türkiye’nin bu günkü ihtiyacının “bilinçli yurttaşlık” olduğunu anlattığı bu makaleyi okuduktan sonra, aşağıda sayılan alanlarda yaptığımız,”okul dışı eğitim” olarak tanımladığımız, beni bilinçlendiren, bencillikten kurtaran, çalışmalarda edindiğim birikimi açıklamanın doğru, gerekli, zorunlu ve faydalı bir iş olacağını düşündüm…
Çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı (Ahilik), milli servet, imar ve her şeyi devletten bekleme gibi alanlarda başlattığımız, insanı, davranışlarını araştırdığımız, yıllardır devam eden çalışmaları yaparken yaşam biçimim kökten değişti.
* “Yasa bağımlısı” oldum
* “Diğerkâm bir kişilik” edindim
* Sayılan alanların tümünde bilinçlendim
* “Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümsedim,
* Her şeyi devletten bekleme alışkanlığından (bencillikten) kurtuldum. * Edindiğim “tecrübi bilgi” ile işlevi aşağıda açıklanacak Bilinç Üniversitesini kurdum.
* “Bilinç Çağı”nda yaşadığımın, kendimi tanımağa başladığımın ve Bilinçolog olduğumun farkına vardım…
Bu sonuçlardan anlaşıldığına göre, insanın bilinçlenebilmesi için yukarıda sözü edilen türden çalışmalar yapması gerekmektedir. Gerekmektedir diyorum, zira o çalışmaları yapmağa başlamazdan önce ben de bencil ve bilinçsiz bir varlıktım.
Örneğin, ben de çevreyi kirletiyordum, aşırı tüketiyordum, trafik kurallarını ihlâl ediyordum, vergi kaçırıyordum, yolsuzluk yapıyordum. Ancak, ne kadar bilinçsiz ve bencil bir varlık olduğumun, ne de yolsuzluk yaptığımın farkında değildim.
Buradan, bencil bir insanın bilinçli olamayacağı; çevreyi kirletmesine, aşırı tüketmesine, trafik kurallarını ihlâl etmesine, vergi kaçırmasına, yolsuzluk yapmasına rağmen, bilinçsiz ve bencil bir varlık olduğu gerçeğini idrak edemeyeceği, bu gerçeği idrak edemedikçe yaşam biçimini değiştirmeyeceği buna ihtiyaç duymayacağı sonucuna varıyorum…
Sayın Doğan, makalesinde, bilinçli yurttaşı : yaşadığı yurdu bayındırlaştırmak isteyen, herkesi kucaklayan, insanlar arasında din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmayan, yurdunu, ulusunu, değerlerini koruyan, özgürlüğün farkında olan, çağdaşlığı yaşayan, dostunu düşmanını bilen, geleceği gören, insana değer veren, emperyalizmin ya da kapitalizmin getirilerine tenezzül etmeyen, özverili, ilkeli, disiplinli, devrimci, idealist, barıştan ve sevgiden yana bir insan olarak tanımlıyor…
Ben; bencil varlığın, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyemeyeceğini, “diğerkâm ve demokrat bir kişilik” edinemeyeceğini, özverili, ilkeli, disiplinli, devrimci, idealist, barıştan ve sevgiden yana bir insan olamayacağını da yukarıda sözü edilen çalışmalarda öğrendim.
Ayrıca, bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne alamayacağını, diğer deyişle, hiç kimsenin bir başkasını bilinçlendiremeyeceğini de, aynı çalışmaları yaparken öğrendim.
Diğer taraftan, iklimin değişmesine, ozon tabakasının delinmesine, buzulların erimesine, yağmur ormanlarının tükenmesine yol açan, bu gezegeni bencilce yaşayarak günümüzdeki hale getiren insanın yaşam biçimini değiştirip, sencilce yaşamağa başlamadıkça, iklim değişikliğini durduramayacağı gibi, “yurdunu, ulusunu ve değerlerini koruyamayacağı”nı da iddia ediyorum.
Ancak, bu iddiamı yaşam biçimlerinde bir değişiklik yapma ihtiyacını duymayan insanlara anlatamıyorum. Benim nasıl yaşadığımı görmeleri onları ikna etmeye yetmiyor. Yetmiyor, zira onlar sencil ve bilinçli olduklarını sanıyorlar…
Yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğim, (a) “Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızları”nı yetiştireceğine (b) “Yurtta Barış”ı sağlayacağına ve (c) Türkiye’nin “Muasır Medeniyet”i aşma sürecini hızlandıracağına inandığım “Diğerkâmlık Andı” eklidir.
Diğer taraftan, “diğerkâm bir kişilik” edinip edinmediğimle, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümseyip özümsemediğimle ilgili bilgi vermem gerekirse;
(1) 2001 yılında, “Türkiye’yi dış borç yükü”nden kurtarmak için bir kampanya başlatmak istedim. Başbakanlığa bu konuda yaptığım, ancak Hazine Müsteşarlığı’nın bu konuda öngördüğü “yasal düzenleme” yapılmadığı nedenle sonuç alamadığım başvuruyu (ve)
(2) 2002 yılında Bodrum’dan hareketle, İzmir, Çanakkale Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Bilecik, Eskişehir güzergâhı üzerinden Ankara’ya yürüyerek gerçekleştirdiğim, 54 günde tamamladığım, “Yurttaşlığa çağrı yürüyüşü”nü örnek gösterebilirim.
SON SÖZ:
(1) Bilinç, insana özgü bir değerdir. İnsan bu değeri kendi çabasıyla kazanır. Sayın Doğan’nın makalesinde sözünü ettiği “erk”lerin, kurumların ya da başkalarının bunda bir dahli yoktur.
(2). Benim” yurdu” ve milleti” özden çok sevme ilkesi”ni özümsemiş olduğumun : (a) “yurdu özden çok sevme” boyutu, çevreyi koruma amaçlı çalışmalarımda örneğin sokakta çöp, izmarit toplama çabalarımda ve (b) “milleti özden çok sevme” boyutu ise, ihtiyacı olanlara elimden geldiğince yaptığım türlü yardımlarda tezahür etmektedir.
Oysa, ihtiyaçları olduğunda yardımcı olduğum insanlar; işin “yurdu özden çok sevme” boyutu neyse de, “milleti özden çok sevme” boyutunda yaptığım çalışmalarda, örneğin kavşaklarda kırmızı ışıkta geçen yayaları uyarma konusuyla ilgilenmiyorlar. Yalvar yakar olmama karşın, bu konuda bana yardımcı olmuyorlar…
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu
12 Aralık 2012 Çarşamba
İnsan ve Bilinç....
İNSAN VE BİLİNÇ
İnsanlar, bilinç kavramının öneminin farkında-ayırdında
değiller.
Bilgi ve bilinç sözcükleri onlar için eş anlamlı.
Bilgili olanlar, bilinçli olduklarını sanıyorlar.
Yanılıyorlar…
Bir zamanlar ben de onlar gibiydim.
Oysa bilinçlenmek ÇABA ister:
Bilinç = Zaman X Çaba’nın karesi
B = Z X Ç2
Ayrıca, bilinç SORUMLULUK içerir.
İnsanın bilinci davranışlarında yansır, tezahür eder.
BİLİNÇLİ BİR İNSAN:
Çevreyi kirletmez, kirletemez… (Çevre Bilinci)
Aşırı tüketmez, tüketemez… (Tasarruf Bilinci)
Trafik kurallarını ihlâl etmez, edemez.. (Trafik Bilinci)
Vergi kaçırmaz, kaçıramaz; kul hakkı yemez, yiyemez.. (Vergi
Bilinci)
Eşdeyişle, yolsuzluk yapmaz, yapamaz..
Felâket olarak tanımlanan “iklim değişikliği”, “Bilgi
Çağı”nda gerçekleşti. (Ozon tabakası delindi, buzullar eridi, yağmur ormanları
tükendi, türler azaldı)
İklim değişikliğinin sorumlusu bencil (hodkâm) bir varlık
olan insandır.
Hodkâm varlık ektiğini biçmeye başlamıştır.
İklim değişikliğine DUR denilecekse, felâket önlenecekse,
insan değişmek, diğerkâm bir varlık olmak, “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” diyerek çalışmak zorundadır.
James Aldrin, yıllar önce Ay’a ayak bastığında “Benim için
küçük, ama insanlık için büyük bir adım” demişti…
İnsan diğerkâm bir varlık olduğunda James Aldrin’in hayal
dahi edemeyeceği büyüklükte bir adım atmış olacaktır.
Bu bağlamda geliştirdiğimiz slogan:
“Dünyayı kurtarmak
istersen EĞER;
Diğerkâm olmak
YETER!..”
BİLİNÇ konusunda yaptığımız çalışmalar, düzenlediğimiz
etkinlikler, buzdağının görünen kadarı gibidir.
Bilinç Üniversitesi Kurucusu Bilinçolog
Galip (Diğerkâm) BARAN
TEL: (0252) 382 34 77/ (0535) 844
84 76
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi:
“Bilgi Çağı”
üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler
kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli
mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog, antropolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda
bulunmak.
(b) Kuruluş
amacı: Güçlünün haklı olduğu değil,
haklının güçlü olduğu, dünyevi değerlerin yerini uhrevi değerlerin aldığı bir
dünya düzeni kurmak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)