Sayın Rekrör Galip BARAN, şimdi en kıdemli; Sadık, samimi, fedakâr ve vefakâr öğrencisi İsmet SEYHAN ile birlikte ÇORUM'da
24 Kasım 2015 Salı
Sayın Rekrör Galip BARAN, şimdi en kıdemli; Sadık, samimi, fedakâr ve vefakâr öğrencisi İsmet SEYHAN ile birlikte ÇORUM'da
Gönderen
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ’NİN KURULUŞ AMACI: Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlarını, diğer deyişle “yurdu ve milleti özünden çok seven” nesillerini yetiştirmektir.
zaman:
09:33
Hiç yorum yok:
Etiketler:
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran,
fedakâr ve vefakâr öğrencisi İsmet SEYHAN ile birlikte ÇORUM'da,
Galip BARAN,
samimi,
Sayın Rekrör Galip BARAN,
şimdi en kıdemli; Sadık
17 Mart 2015 Salı
Meral Tamer Milliyet Gazetesi, İSTANBUL - 16. 03. 2015
Milliyet Gazetesi
İSTANBUL
KONU: Türkiye’nin:
(a) Muasır Medeniyet’in üstüne çıkması
(b) Küresel sınmayı durdurmada Dünya’ya öncülük
etmesi
(c) Dünya Şeffaflık Örgütü”nün 2014 yılında
yayınladığı raporda (Yolsuzluk Algısı Endeksin’de) ilk sırada ye alan
Danimarka’nın üstünde (1. sırada) yer alması
Sayın Meral Tamer,
Bizler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
uyrukları olarak, yıllar önce; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet,
milli servet, iş ahlâkı (Ahilik), imar ve her şeyi devletten bekleme gibi
alanlarda yapılmakta olan yolsuzluklarla mücadele etmeğe başladık. İnsanı,
davranışlarını ve nedenlerini araştırdık. Bencillikten (asalaklıktan)kurtulmamızı,
diğerkâm kişilik edinmemizi, yasa bağımlısı olmamızı sağlayan bu çalışmaları
yaparken, her birimiz farklı düzeylerde olmak üzere, bazı özellikler kazandık:
* “Bilinç Çağı İnsanı” olduk
* “Kendimizi
tanıma”ğa başladık.
* “Devletin
devamlılığı ilkesi” ile “Yurdu ve
milleti özden çok sevme” ve “Yaratılanları
Yaratan’dan ötürü sevme” ilkelerini özümsedik.
* Edindiğimiz “tecrübi bilgi” ile işlevi ve kuruluş amacı aşağıda açıklanan Bilinç
Üniversitesi’ni kurduk.
* 2015’i “Yolsuzlukla
Mücadele Yılı” ilan ettik.
*
Ben, bilinç konusunda uzmanlaştığımın, otodidakt (özöğrenimli) bir
varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi Bilinçolog olarak tanımladım.
Otodidakt : Bir okula gitmeden kendi kendini
yetiştiren (kimse). eş. yani özöğrenimli.
Özöğrenim: Her şeyi kendi
kendine öğrenme, kendi kendini yetiştirme işi.
Yukarıda
sayılan alanlardaki çalışmaları yaparken “Bilgi Çağı İnsanı”nın “yeti” sözcüğüyle tanımladığı
(sınırlandırdığı) bilinç kavramını:
(a) Sorumluluk kavramıyla bütünleştirdik, ete
kemiğe büründürdük, somutlaştırdık.
(b) B (bilinç) = Z (zaman) x Ç2 ( çabanın karesi) şeklinde ifade ederek
bilimselleştirdik…
(c) Basında yer alan haberlerden derlediğimiz
bir “küresel ısınma sergisi” hazırladık.
BENİM ÇALIŞMALARIMDAN BAZI ÖRNEKLER
1996 yılında
İstanbul’da gerçekleştirilen HABİTAT II ve Bodrum’da gerçekleştirilen Yerel
HABİTAT Konferanslarına katıldım. Taahhütlerde bulundum. Bu taahhütlerin
gereğini yerine getirebilmek için halâ çalışıyorum.
Ne var ki, o konferanslara
katılanlar; taahhütlerinin gereğini yapmadılar, yapamadılar. Dağlar fare
doğurdu.
MUMİKOM’dan (Muğla
Milletvekillerini İzleme Komitesi’nden) esinlenerek kurduğum TUBİKOM, ( “Turgutreis Belediyesini
İzleme Komitesi”) fare doğurmayan girişimlerimin bir başka örneğidir.
Sizin Milliyet Gazetesi Sabancı
Üniversitesi işbirliği projesi olarak başlattığınız, (size iki defa yazdığım
halde çağrılmadığım) 40 kurum ve kişinin katıldığı TAAHHÜT’e bulundukları TRAP
konferansı da fare doğurdu.
Muğla’nın Büyükşehir olması,
(Turgutreis’in mahalleye dönüşmesi) üzerine, BODBİKOM’u (Bodrum Belediyesini İzleme Komitesi’ni) kurdum.
1996 yılında:
(a) Bodrum Garajaltı kavşağında başlattığımız
bir çalışma ile, yayalarla ilgili “kırmızı
ışık kuralı”nı ihlâl eden (bu yolsuzluğu yapan) yayaları, ( aynı kuralı
sürücüler de yaya iken ihlâl etmektedirler)
“Yeşili Bekle, Lütfen”, “Sağdan, Lütfen” yazılı pankartları
kullanarak uyarmağa başladık.
(b) Bu arada,
sokakta, yani kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alanda çöp, izmarit ve
benzeri atıkları toplama sürecini de başlattık. Böylece, Türkiye’ye, özel
alanımız, yani tapulu malımız gibi
sahip çıktık.
Demokrasinin, herkesin, (neredeyse
herkesin) “kırmızı ışık kuralı”nı ihlâl
ettiği kavşaklarda özümsenebileceğini ve bu kuralı ihlâl eden “Bilgi Çağı İnsanı”nın demokrat
olamayacağını aynı çalışmaları yaparken öğrendik.
Diğer taraftan, demokrasinin, “özgürlüklerin özgürlüklerle sınırlı bir
yaşam biçimi olduğu” gerçeğini
dikkate alarak, sözü edilen kavşakları (a) “Demokrasi
Dershanesi” ve (b) “kırmızı ışık
kuralı”nı ihlâl eden, “Bilgi Çağı İnsanları”nı uyaranları “Demokrasi Öğretmeni” olarak
tanımladık…
2001 yılında, borç
alanın emir de almak zorunda kalacağı kaygısıyla, uyruğu olduğum Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’ni “dış borç yükü”nden
kurtarmak amacıyla bir kampanya
başlatmak istedim. Bu amaçla Başbakanlığa başvurdum. Hazine
Müsteşarlığı’nın öngördüğü yasal düzenleme yapılmadığı için bu girişimim
amacına ulaşamadı.
Sayın Meral Tamer,
Bilmenizi istediğimiz en önemli
gerçek: Felaket olarak da tanımlanan “küresel
ısınma”nın “Bilgi Çağı”nda
gerçekleştiği (ozon tabakasının delindiği, buzulların eridiği, yağmur
ormanlarının tükendiği, türlerin azaldığı);
“Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilgi ile sınırlandırdığı eğitim”in felâketi
önleyemediği; insanı bencillikten (asalaklıktan) kurtaramadığı, diğerkâm
kişilik kazandıramadığı,
bilinçlendiremediği; gerçeği karşısında “Bilgi Çağı İnsanı”nın “bilinçlendirici
eğitim”i özümsemesi, “Bilinç Çağı
İnsanı” olması yalnız ülkemiz değil, gezegenimiz için “olmazsa olmaz” bir koşul olduğudur.
Bir başka önemli gerçek: “Bilgi Çağı İnsanı” bilinç sözcüğünü
yanlış kullanıyor;
* “Kasten”
ya da “maksatlı” yerine “bilinçli olarak”,
* “Biliyorum”ya
da “farkındayım” yerine “bilinçliyim” ya da “bilincindeyim”,
* (Bilinç sözcüğünün fiil olarak
kullanıldığında nesne almayacağını, geçişsiz bir fiil olduğunu bilmediği için)
“bilgilendiriyorum” ya da “bilgi veriyorum” yerine “bilinçlendiriyorum” diyor…
“Bilinç Çağı İnsanı”, “Bilgi Çağı İnsanı”nın bildiği halde
yapmadığı işleri yapar. Örneğin:
* Aşırı
tüketmez.
* Çevreyi kirletmez.
* Trafik kurallarını ihlâl etmez.
* Vergi kaçırmaz, kul hakkı yemez.
Eşdeyişle,
yolsuzluk yapmaz, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmekten kendisini alamaz. “Bilinç Çağı İnsanı” olmasını sağlayan
çalışmaları yaparken, tekâmül ederken gelişen vicdanı başka türlü davranmasına izin vermez.
Sayın Meral Tamer,
Açıkça görülüyor ki, “küresel ısınma”nın durabilmesi,
felâketin önlenebilmesi için bu gezegenin bencil sakinlerinin, “Bilinç Çağı İnsanı” olmaları gerekiyor.
“Bilinç Çağı İnsanı” olarak
yaptığım işlerin bazıları
(a) Turgutreis Yat Limanını, (D-Marin’i);
* ÇED raporunu hiçe sayarak, denizi kirleterek,
Çevre Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani Türk Milleti’ne ait alana tecavüz ederek inşa eden,
* D-Marin giriş kapılarındaki bekçi
kulübelerinin üstüne gölgelik olarak konmuş olan tenteleri zemine bağlayan
çelik halatlarla yaya yolunu kapatarak, Trafik Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal,
yani Türk Milleti’ne ait alana işletirken
de defalarca tecavüz eden Doğuş Grubu’nun
yaptığı yolsuzlukları önledim.
(b) Turgutreis Otobüs Terminali karşısındaki
Total Benzin İstasyonunun devasa reklam panosunu yaya yoluna koyarak, Trafik
Yasası’nı ihlâl ederek, kamusal, yani
Türk Milleti’ne ait alana tecavüz
ederek yaptığı yolsuzluğu da aynı şekilde önledim.
Sayın Meral Tamer,
Dikkat çekmemiz gereken bir başka gerçek:
Bir “Bilgi Çağı İnsanı” olan Neil Armstrong Ay’a ayak bastığında: “Benim için küçük ama insanlık niçin büyük bir adım” dedi…
“Bilgi Çağı İnsanı”nın, “Bilinç Çağı İnsanı” olmayı başardığında
atmış olacağı adımın büyüklüğünü hayal bile edemiyorum…
Sayın Meral Tamer,
Türkiye’nin; (KONU’da
ifade edildiği şekilde, en geç bir yıl içinde)
(a) Muasır Medeniyet’in üstüne çıkabileceğini,
(b) Küresel sınmayı durdurmada Dünya’ya öncülük
edebileceğini,
(c) Dünya Şeffaflık Örgütü”nün 2014 yılında
yayınladığı raporda (Yolsuzluk Algısı Endeksin’de) ilk sırada ye alan
Danimarka’nın üstünde (1. sırada) yer alabileceğini, kendi örneğimizden yola
çıkarak, İDDİA ediyoruz.
Bu İDDİA’mızı yerinde tahkik edebilmeniz için, Bilinçhane olarak
tanımladığımız (Dünya Bilinç Araştırma ve geliştirme Merkezi”ni ) büromuzu ziyaret etmenizi öneriyoruz..
Saygılarımızla.
Atatürk Bağımlısı
Demokrasi Öğretmeni
Bilinç Üniversitesi Kurucuları
Platformu Temsilcisi
Türkiye HABİTAT Yolsuzlukları
Önleme Kozası Kolaylaştırıcısı
Bilinçolog Galip (Diğerkâm)
Baran // 16. 03. 2015
TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844
84 76
E-POSTA:
galipbaran@windowslive.com
Bilinç Üniversitesi’nin:
(a) İşlevi: “Bilgi Çağı”
üniversitelerinin, zamanla Bilinçoloji Ana Bilim Dalına dönüşebilecek “Bilinç
Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak;
böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor,
sosyolog, psikolog, antropolog v.b.
meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmak.
(b) Kuruluş amacı: “Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü
olduğu”, bir başka deyişle, “dünyevi değerler”in yerini “uhrevi değerler”in
aldığı bir dünya düzeni kurmak.
EKLERİ:
1. “Yetişkinler
İçin Yolsuzluklarla Mücadele Kılavuzu”
2. “Öğrenciler İçin Yolsuzluklarla Mücadele
Kılavuzu”
3. Yolsuzluklara dikkat çekmek için yaptığım
yürüyüşle ilgili gazete haberi.
4. Uğur Mumcu’nun 7 Şubat 1984 tarihli Cumhuriyet’te
çıkan “Galile…” başlıklı makalesi
ADRES: 4076 Sokak No: 5/2 PK: 20
Turgutreis-BODRUM
Gönderen
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ’NİN KURULUŞ AMACI: Cumhuriyet’in ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlarını, diğer deyişle “yurdu ve milleti özünden çok seven” nesillerini yetiştirmektir.
zaman:
07:34
Hiç yorum yok:
Etiketler:
Bilinç Üniversitesi,
Bilinçolog Galip (Diğerkâm) Baran,
HABİTAT,
İstanbul,
Meral Tamer,
Milliyet Gazetesi,
Türkiye,
Yolsuzlukları Önleme Kozası
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)