ÇOK KOLAY !...

Çocukların çevre konusundaki duyarlıklarını ve büyüklerine karşı tepkilerini anlıyorsam da, sayın Değer'in iyimserliğini kabul etmekte zorluk çekiyorum.
Çektiğim zorluk, çocuklara güvenmemekten değil, aşağıda da açıklanacağı üzere, onlara, sosyal yaşamda kötü örnek olacağımızdan ve onları kendimize benzeteceğimizden kaynaklanıyor…
Sayın Değer, yazısına, “nerede yanlış yaptığımızı sorgulayalım” diyerek son vermiş.
Ben, yanlışımızı; iyiyi, güzeli ve doğruyu, bu evrensel değerleri ortaya koyma konusundaki yetersizliğimizde görüyorum.
Şöyle ki:

1996 yılında Bodrum’da gerçekleştirilen Yerel HABİTAT Konferansı’nda, çocuklarımız ürettikleri ilginç projeleri açıkladılar.
Bu projeleri yaşama geçirme konusunda TAAHHÜT'de bulundular. Büyüklerinden geri kalmayacaklarını gösterdiler…
Ne var ki, aynı yıl, “trafik kurallarına uyalım uymayanları uyaralım” çağrısının uygulamasını ülke genelinde yaygınlaştırmak amacıyla Bodrum Garajaltı Kavşağında, bir STK-Devlet İşbirliği Projesi olarak başlattığımız “okul dışı eğitim” çalışmasında, onlar da büyükleri gibi kural çiğnediler. Bu konuda da büyüklerinden geri kalmadılar…
Bugün 26 Şubat 2009. Aradan 13 yıldan fazla bir zaman geçti. Ankara, İstanbul, İzmir ve Konya gibi büyük kentlerde ve pek çok ilçede yaptığımız çalışmalarda da, büyük, küçük herkesin kural çiğnediklerini gördük. Dahası var:
Bu arada, sözü edilen çalışmalarda geliştirdiğimiz “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma” projesinin ilk ve orta öğretim okulları müfredat programına uygulama dersi olarak konulması için Milli Eğitim Bakanlığına defalarca başvurduk. Bu başvurulara, projemizin değerlendirileceği yolunda yanıtlar verildi.
Bunca yıllık emeğin ürünü olan bu STK projesinin çöpe atıldığı anlaşılıyor...

“Milli” sözcüğüyle nitelenen bir bakanlık, böylesine sorumsuz davranıyorsa, boş mu vermeli, “nereden inceyse oradan kopsun” deyip, bir köşeye mi çekilmeli? Elbette hayır:
“Milli” sözcüğüyle tanımlanan o bakanlık koltuğunda oturanlar boş verebilirler. Ama bu tür çalışmaları “ölünceye kadar” diyerek TAAHHÜT eden (Her Kavşağa bir Galip/ Sabah Gazetesi-Kadıköy eki/12 Aralık 1997), yurdunu ve milletini özünden çok seven Galip Baran’lar boş veremezler.
Onların “milli” de olmaları gerekiyor…
Galip BARAN
Rektör, Bilinçolog
Bilinç Üniversitesi /Turgutreis-BODRUM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder