30 Eylül 2009 Çarşamba

BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ (BÜ.EDU.TR.)
ÜLKE SORUNLARINI İZLİYOR VE ÇÖZÜM ÜRETİYOR
* (Haber Türk/ 29. 09. 2009): CHP Lideri Deniz Baykal İstanbul’da dün Sarıyer ve Beşiktaş belediyelerini ziyaret etti. CHP’li başkanları, “Siz Türkiye’nin kaderini değiştireceksiniz”. Sakın ha yanlış yapmayın. Kimsenin yanına kalmaz” diye uyardı.
Bilinç Üniversitesi: “Sayın Baykal, Türkiye’nin kaderini değiştirecek tek şey bu ülkede yaşayanların “Diğerkâm kişilik” edinmeleridir. CHP’li (ve diğer partili) Belediye Başkanlarının yapmaları gereken iş Bilinç: Üniversitesi’nin geliştirdiği “Diğerkâmlık And’ını” uygulamaktır.
Temel harcında “diğerkâmlık” çimentosu bulunan Bilinç Üniversitesi; Bu konuda, tüm Belediye Başkanları adına, Turgutreis Belediye Başkanı Sayın Mehmet Dinçberk’e “Diğerkâmlık Andını” vererek önemli bir adım atmış bulunmaktadır
Sözü edilen And’ın içeriği ve örneği sayın Dinçberkt’en temin edilebilir.
* (Milliyet/ 29. 09. 2009) :İstanbul Üniversitesi’nin açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Gül, “Unutmayın, sadece diploma işe yaramıyor. Önce size, sonra da üniversiteye iş düşmekte” dedi.
Açılışta konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof, Dr. Yusuf Söylet, Mart ayında “Kürdoloji Araştırma Merkezi” kurulması kararı aldıklarını belirterek. “Demokratik açılım söz konusu değilken biz öncü olduk Merkezimiz bu konuda kafa yoracak ve -sorunun değil çözümün parçası- olmak isteyenlere açık olacak” dedi.
Bilinç Üniversitesi:
“Sayın Prof. Dr. Yunus Söylet, Bilinç Üniversitesi, “sorunun değil, çözümün parçası” olmak amacıyla başlatılan “okul dışı eğitim çalışmaları”nda edinilen “tecrübi bilgi” ile kuruldu. Üniversitemiz, bilgi üniversitelerine “bilinç kürsüsü” ya da bilinç “bilinç enstitüsü” gibi birimler kurmalarını öneriyor.
Üniversitelerde sözü edilen kürsü, bölüm veya birimler kurulduğunda mezun olanlar yalnız “bilgili” değil, aynı zamanda “bilinçli” bilinçli Eczacı, bilinçli Doktor, bilinçli Avukat ve bilinçli “devlet adamı” olacaklar… (Bk. Bugün/Eczacı, Doktor ve Avukata gözaltı/ 29. 09. 2009)
İstanbul Üniversitesi’nin açılış törenine katılan “Unutmayın, sadece diploma işe yaramıyor. Önce size, sonra da üniversiteye iş düşmekte” diyen Cumhurbaşkanı Gül, de aynı nedenle haklı. Elbette üniversite mezunları yalnız bilgili değil, bilinçli de olmalı.
* (Bugün/ 29. 09. 2009): Hapis cezasını evde çekme dönemi
Toplam 75 bin kapasiteli cezaevlerindeki hükümlü sayısı 115 bine ulaşınca Adalet Bakanlığı harekete geçti. Adli kontrol ve denetimli serbestlik kapsamında 20 bin tutuklunun cezasını evinde çekmesi için çalışma başlatıldı.
Bilinç Üniversitesi: “Yaklaşık 20 yıldır devam eden “okul dışı eğitim çalışmaları“ nda “Diğerkâm kişilik“ konusunda projeler geliştiren Bilinç Üniversitesi, bu projelerle suçun önleneceğini ve hükümlülerin topluma kazandırılacağını savunmaktadır. (Bkz. “Suça battık/ Akşam/ 27. *0. 2009: Yargıtay tarihinde suç dosyaları ilk kez 1.5 milyona ulaştı. Yeni dava gelmese bile bunlar 10 yılda erimez. On binlercesi zaman aşımına uğrayacak)
Bizler, bu konuda, Adalet Bankalığı ilgili ve yetkilileriyle görüşmeğe, işbirliği yapmağa hazırız.
* (Haber Türk/ 29. 9. 2009): Türkiye’de rektörlerin gideceği okul kuralım.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ile üçüncü kez rektörlük koltuğuna oturan Profesör Halil Güven rektörlüğün profesyonel bir iş olduğunu söylüyor. Harward Üniversitesi’nde rektörlük okuluna giden Güven, görevlerinin ilk yılındaki rektörler için “Rektörlük Okulu” açılmasını önerdi.
Bilinç Üniversitesi: Sayın Prof. Halil Güven’e “teklif eder” ver hatırlatırız: Mezunlarınızın yalnız bilgili değil, aynı zamanda bilinçli; Bilinçli Doktor, bilinçli Eczacı“, bilinçli Avukat v.b. (adam gibi adam) işinin ehli elemanlar olmalarını da isterseniz, Size ve ‘bütün eğitim-öğretim kurumlarına’ Bilinç Üniversitesi yardımcı olmağa hazırdır.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Kurucusu
Turgutreis - BODRUM

***
NE OLURDU…
Keşke:
Bir zamanların Muğla valisi Lale Aytaman gibi, bir zamanların Bodrum Kaymakamı Oğur Boran gibi, bir zamanların İzmir Emniyet Müdür Yardımcısı Süleyman Oğuz gibi; Birileri bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, TBMM Başkanı olabilselerdi…
Olabilseler, ne olurdu?
Devletin İstanbul HABİTAT Konferansında “TAAHHÜT” ettiği Sivil Toplum Kuruluşlarını (STK) “yapabilir kılma” ilkesine işlerlik kazandırırlardı. STK’lar öngörülen işlevlerini yerine getirirlerdi…

Getirseler ne olurdu ?:
“Yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi” yaşama geçerdi.
Sonra ne olurdu?
“Bilinç Çağı” başlardı.
“Yurtta Barış” gerçekleşirdi.
İnsanlar “Yasa Bağımlısı” olurdu.
“Muasır Medeniyet” çoktan aşılırdı.
İnsanlar kendilerini tanımağa başlarlardı.
“Toplumsal sorumluluk bilinci” yaşama geçerdi.
Bu ülkenin “bilgi” üniversiteleri “bilinç” üniversitelerine dönüşür ve dünyanın (ilk 500’nün arasına giremedikleri) “bilgi” üniversitelerini sollarlardı…
Mustafa Nevruz SINACI
Siyaset Bilimci-Hukukçu, Araştırmacı-Yazar

Hiç yorum yok: