30 Temmuz 2011 Cumartesi

gençlik geleceğimizdir........


‘ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ’ NE 
ÖNERİLERİMİZ…(*)

“Okumuyoruz, sorgulamıyoruz”
Hazal Öcal (İstanbul Bilgi Üniversitesi) (…) Biz ülke olarak en büyük hatayı bizde olmayanları, varmış gibi yaparak gerçekleştiriyoruz. Bu durumun ülkemizdeki eğitimsizlikten ve bilinçsizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Okumayan ve sorgulamayan bir toplum olarak hareket ettiğimizi düşünüyorum.
“Sorunların temel sebebi bilinçsizlik”
Mahmut Zeki Çağlar (İstanbul Bilgi Üniversitesi): (…) Toplum olarak duyarsız ve bilinçsiz olduğumuzu düşünüyorum. Pek çok sorunun temel sebebinin bilinçsizlikle ilişkili olduğu kanısındayım. Bunları aşabilmek için eğitim seferberliği başlatılmalıdır.
“Gerçek gündemden uzaklaştırılıyoruz”
Gökhan Çakır ( Marmara Üniversitesi): (…) Bir öğrenci olarak devletten parasız eğitim, iş olanakları ve sosyal devlet tanımına uyun koşullar yaratmasını bekliyorum.
“Özgürlükten yana kaygılarım var”
Yavuz Turhan Karakadıoğlu ( Trakya Üniversitesi):  (…) Devletten daha çok öğrenci yurdu ve üniversite şehirlerinde özel kira plânlamaları yapmasını bekliyorum.
“Beklentilerimin karşılanması zor”
Davut Abohayra ( Bahçeşehir Üniversitesi): Geleceğe yönelik her öğrenci gibi kaygılarım ve beklentilerim var. Türkiye’de beklentilerimin zor bulunacağını biliyorum.
“Yargıda kadrolaşma endişelendiriyor”
Deniz Sıla Bağrıyanık (İstanbul Bilgi Üniversitesi):  Adalet  mekanizmasında işleyen kadrolaşma gibi eylemlerden ötürü kaygılar taşıyorum.
“Barınma ve ulaşım sorunumuz çözülsün”
Sevda Gürbüz (İstanbul Üniversitesi) :  (…) İnsanların birbirine karşı hoşgörüsüz olmasından dolayı sorunlar çıktığını düşünüyorum.  Devletin barınma ve ulaşım ihtiyaçlarımıza cevap vermesini istiyoruz.
“Biz ne yapabiliriz”
Onur Polat ( Ege Üniversitesi) : (…) İnsanların torpil ve amca-dayı ilişkileriyle mevki makam sahibi olduğu bir ülkede biz sade vatandaşlar ne yapabiliriz çok merak ediyorum. Türkiye’de var olan bilinçsizlik bu sorunlara insanların kör kalmasına sebep oluyor.
“Gençlik gündemi izlemiyor”
Tansu Göksu ( Uludağ Üniversitesi) : (…) Sınavlarda ortaya çıkan kopya ve şifre skandallarını, adam kayırmaları gördükçe ister istemez kaygılanıyorum. Şike, terör, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki gibi gelişmeler beni derin düşündürmektedir. Türkiye’deki üniversite gençliğinin duyarsız olduğunu düşünüyor ve gündemi izlemediklerini görüyorum.
“Sosyal Etkinlikler yetersiz”
Akın Yayla (Zonguldak Karaelmas Üniversitesi) : (…) Üniversitedeki sosyal hayattan memnun değilim. Devletin öğrencilere ücretsiz eğitim imkânı yaratması gerektiğini düşünüyorum. Öğrencilere yönelik sosyal etkinlikleri yeteriz buluyorum. Bu durum öğrencileri asosyalleştiriyor.
“Üniversite ve devlet yetersiz”
Gültekin Baş (Atatürk Üniversitesi) : Gelecek için özellikle istihdam noktasında ve maaş konusunda ciddi kaygılarım var.(…) Üniversitelerde akademik yetersizlik  olduğu inancındayım. (…) Devlet yurtlarının durumuna  iyi diyemem.
“Eğitimde fırsat eşitliği sağlansın”
Sevil Eryılmaz ( Erciyes Üniversitesi): (…) Türkiye’de insanların hak ettiği yere arkasında biri olmadıkça gelemeyeceğine inanıyorum. (…) Ülkemizin yeteneksiz insanlar tarafından yönetildiğini düşünüyorum.
“Parasız eğitim talep ediyorum”
Ulaş Sönmez ( Yıldız Teknik Üniversitesi): (…) Devletten parasız eğitim ve eşit rekabet ortamı talep ediyorum…
Üniversite öğrencilerinin yukarıda dile getirdikleri görüş dilek ve eleştirilerle ilgili olarak soracaklarım ve diyeceklerim:
*    “Bilinçsizlik”ten söz eden Hazal Öcal (İstanbul Bilgi Üniversitesi),  Mahmut Zeki Çağlar (İstanbul Bilgi Üniversitesi) ve Onur Polat’a ( Ege Üniversitesi) sorum: Bilinç sözcüğünün fiil olarak kullanıldığında nesne almayacağını, diğer deyişle, hiç kimsenin bir başkasını bilinçlendiremeyeceğini, “farkındayım” ta da “biliyorum”  yerine kullanılamayacağını, insanın okuyarak bilinçlenemeyeceğini biliyorlar mı?
*     Onlar da, çokları gibi, “bilinçli” olduklarını düşünüyorlar mı?
*     Değerli öğrencilerin bu konuda bilmelerini istediğimiz önemli gerçek: Sözlükteki tanımı “yeti” sözcüğüyle sınırlı olan, “sorumluluk” içermeyen “bilinç” bütünsel bir kavramdır. Bu nedenle, “çevre bilinci”ne sahip olan, çevreyi kirletmediği gibi aşırı tüketmekten (israftan) kaçınır, trafik kurallarını ihlâl etmez ve vergi kaçırmaz, (kul hakkı yemez) bu tür yolsuzlukları yapmaz…
*     Bu noktadan hareketle değerli öğrencilere, çevrenin kirletilmediği, israfın önlendiği, trafik kurallarını ihlâl edilmediği, verginin kaçırılmadığı (kul hakkının yenmediği) bu tür yolsuzlukların yapılmadığı bir Türkiye’nin inşası için başlattığımız projenin uygulamasında yer almalarını bizimle işbirliği yapmalarını öneriyoruz.
*     Bu projenin başarıya ulaştığında öğrencilerin sözünü ettikleri “olmayanı varmış gibi yapmak”, eğitimsizlik”, “parasız eğitim”, “hoşgörüsüzlük”, “duyarsızlık” , “sosyal etkinlikler” ve diğer  konulardaki  sorunların sona ereceğini kendi yaşamımızdan biliyoruz…

Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi (1) Kurucusu

TEL: (0252) 382 34 77 / (0535) 844 84 76
E-POSTA: galipbaran@ttmail.com

(1) : Bilinç Üniversitesi’nin işlevi: “Bilgi Çağı”  üniversitelerinin, zamanla “Bilinçoloji Ana Bilim Dalı”na dönüşebilecek “Bilinç Enstitüsü” ya da “Bilinç Kürsüsü” gibi bölümler kurmalarına yardımcı olmak; böylece, yalnız bilgili değil aynı zamanda bilinçli mimar, mühendis, doktor, sosyolog, psikolog v.b. meslek mensuplarının yetişmesine katkıda bulunmaktır.
(*) Cumhuriyet / Anıl Boduç-Mahmut Serdar Kaya/ 29. 07. 2011
 

Hiç yorum yok: