9 Mart 2009 Pazartesi

SEÇENLER VE
SEÇİLENLER…
Bilinç Üniversitesi’nin (B.Ü.) sayın Hilal Doruk’un (H.D.) 8. 03. 2009 günü internette yayınlanan yerel seçimlerle ilgili, “seçenler ve seçilenler” konulu iletisinde yer alan bazı sözleriyle ilgili görüşler aşağıdadır:
H.D. : Fakat UNUTULMAMASI GEREKEN şu ki, "yerel seçimler, parti başkanlarının yarış arenası değil seçilmek isteyen adayların kendilerini tanıtmaları gereken bir platform" olmalıdır.
B.Ü. : Bize göre, parti başkanlarının, seçilmek isteyenlerin ve seçmenlerin UNUTMAMALARI GEREKEN tek şey vardır. O'da şudur: ilkokul günlerimizde her sabah okuduğumuz “ANDIMIZ” da yer alan, ancak, sonra yok sayasıya UNUTTUĞUMUZyurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”dir, bu tek şey...
H.D. : Gelelim başbakanımıza, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olarak, Türkiye topraklarında yaşayan, düşüncesi fikri ne olursa olsun, herkesin başbakanı olmak, bütün vatandaşların çıkarlarını kendi çıkarı gibi benimsemek zorundadır.
B.Ü. : Sayın Doruk, şunu bilin ki; yurdunu ve milletini özünden çok seven bir başbakan yalnız “bütün vatandaşlarını çıkarlarını kendi çıkarı gibi” benimsemekle kalmayacak, bu ülkenin (yurdun) canlı cansız varlıklarının tümünün başbakanı olacak, tümünün hukukunu koruyacaktır. Yurdu ve milleti özünden çok seven bir başbakan bu ülkenin “Muasır Medeniyet”i aşmasını sağlayacaktır. Böyle bir başbakan yetiştirebilen Türkiye dünyaya örnek olacaktır.
Böyle bir başbakan “nerede” ve “nasıl” yetişecek???
Nerede: Vatandaşlarının, her türlü yanlış iş davranış ve haksızlıklardan kaçındıkları, eşdeyişle, kırmızıda durdukları, durmakla kalmayıp geçenleri uyardıkları Türkiye’de.
Nasıl : Bilinç Üniversitesi’ni inşa edenlerin yaklaşık 20 yıldır devam eden okul dışı eğitim çalışmalarında geliştirdikleri “müfredat” uygulanarak.
H.D. : Ama çok fazla düşünmeye gerek de yok aslında, demokrasilerde çare tükenmez, çaresizseniz, çare sizsiniz. Seçim sandıkları da bizim özgür irademizi kullanabildiğimiz en önemli platformdur. En iyi ve en doğru şekilde değerlendirmek gerekir. Hezimete uğramamak için, hayal kırıklığı yaşamamak için, yapılması gereken budur.Yerel seçimlerde de seçilmesi gereken aday, biz seçmenlere, seçecek olanlara ki -BİZ BURADA SEÇİLECEK OLANLARDAN DAHA GÜÇLÜ BİR KONUMDAYIZ-en iyi hizmeti verecek olan, hayatı bizim için kolaylaştıracak olanlardır. Aklın yolu bir, düşünebilmekse bizim insan olduğumuzun en belirgin göstergesidir.
B.Ü. : Sayın Doruk “çare sizsiniz” diyorsunuz… Haklısınız... Sizin deyişinizle, özgür iradelerini kullanması, hezimete uğramaması, hayal kırıklığı yaşamaması gereken, SEÇİLECEK OLANLARDAN DAHA GÜÇLÜ BİR KONUMDA olan seçmenlerdir, çare, gerçekten…
H.D. : Ülke veya yerel yönetimlerde kişisel çıkarlar ve beklentiler unutulmalı, hizmet hak ve halk için yapılmalıdır.
B.Ü. : Sayın Doruk, başta “bütün vatandaşların çıkarlarını kendi çıkarı gibi benimsemekle” diyerek dile getirdiğiniz şartı, burada “Ülke veya yerel yönetimlerde kişisel çıkarlar ve beklentiler” sözüyle yinelediniz.
Tekrar olacak ama bu noktada söylenecek tek şey : Bilinç Üniversitesi’nin geliştirdiği, başbakanlar için öngördüğü, yukarıda sözü edilen “müfredat”ın SEÇİLECEK OLANLARDAN DAHA GÜÇLÜ BİR KONUMDA olan seçmenler için de geçerli olduğu gerçeğidir… Zira, “bütün vatandaşların çıkarlarını kendi çıkarı gibi benimseyecek bir başbakan”, “Bütün vatandaşların çıkarlarını kendi çıkarı gibi benimseyecek bir toplumdan” çıkabilir, ancak.
Bir başka deyişle,“yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni ülke genelinde yaşama geçirmektedir, egemen kılmaktadır, çözüm. Aksini düşünmek ve beklemek, yaşanmakta olan bir türlü önü alınamayan sorunlardan da açıkça görüldüğü üzere, ham hayaldir, bizce…
H.D. : Böyle önemli kararlarda gücümüzü harekete geçirmenin tam zamanıdır. Türkiye Cumhuriyetinin devamının en önemli nedeni bu olmalıdır.
B.Ü. : Bilinç Üniversitesi, “sözünü ettiğiniz gücü harekete geçirme”de ve “Türkiye Cumhuriyetinin devamını sağlama”da her türlü yardımı yapmağa hazırdır.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Rektörü
Mustafa Nevruz SINACI'nın NOT'U:
Halk, doğal olarak 'delege seçimi' veya "resmen kayıtlı parti üyelerinin rey'i" ile "Egemenlik, kayıtsız-şartsız milletindir" emri-umdesi yönünde doğrudan tespit ettiği ADAY'lara (yani kendi belirlediği adaylara) yukarda açıklanan ilkeler çerçevesinde elbette oy vermelidir. Amma !... Ya adayını kendi belirlemedi de parti sahipleri "ATAMA" yapmış iseler ve lişstelerde "halkın adayı yoksa" ne olacak? Yani, bu seçimlerde olduğu gibi !...

Hiç yorum yok: