23 Temmuz 2009 Perşembe

"bilgi çağı'nın mukadder (beklenir) acı sonu" ve !....
BİLİNÇ ÇAĞI DEVLETİ
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ"
Dün sabah numaramı internetten aldığını söyleyen bir bayan cep telefonumdan aradı ve;
“Oğlunun üniversitede güverte okumak ve gemi adamı olmak istediğini, bunun için İstanbul Bilinç Üniversitesini tercih ettiğini, bu konuda yapılması gerekeni öğrenmek istediğini” söyledi.
Sesinden adı bilinç sözcüğüyle başlayan bir üniversiteden etkilenmiş olduğu anlaşılan hanımefendiye, Bilinç Üniversitesi’nin İstanbul’da değil, Turgutreis’te olduğunu anlattım. Bilinç Üniversitesi ile İstanbul’daki Bilgi Üniversitesi’ni karıştırmış olabileceğini söyledim. Dünyadaki üniversitelerin bilgi üniversitesi olduklarını ve Bilinç Üniversitesi ile bilgi Üniversiteleri arasındaki farkı açıklamağa çalıştım.
Sokakta yürürken (telefonla) konuştuğum hanımefendinin söylediklerimden fazla bir şey anladığını sanmıyorum.
Ancak; “Beni heyecanlandıran bu kısa konuşmadan sonra” aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duymuş bulunuyorum:
“Dünyada tek olan Bilinç Üniversitesi, öncelikle, her yaşta ve düzeyde öğrenim görmüş ya da hiç öğrenim görmemiş olan insan’a bilinç kavramının önemini anlatmak, kavratmak ve bilinçlenmesi konusunda yardımcı olmak amacıyla kurulmuş bir eğitim kurumudur.
Üniversite öğrencileri öğrenim gördükleri branşlarda, mimarlık, mühendislik, eczacılık, hukuk vb. öğrenirken; dilerlerse, bilgi sahibi olmakla kalmazlar bilinçlenebilirler. Bilinçli mimar, bilinçli mühendis, bilinçli eczacı, bilinçli hukukçu olabilirler.
Branşlarında bilinçlenmek için yapmaları gereken tek şey örneği ekte görülen “müfredat”ı uygulamaktan ibarettir. Bunu yapmadıkları takdirde sadece bilgili mimar, bilgili mühendis, bilgili eczacı olarak kalırlar.

Bu gibiler,“müfredat”ı uyguladıklarında bilinçlenmekle kalmazlar; uygulama konusunda gösterdikleri özenle bağlantılı olarak, diğerkâm kişilik edinirler, “yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi”ni özümserler. Kendilerini tanımaya başlarlar.”Yasa bağımlısı” olurlar “Toplumsal sorumluluk bilinci” ile tanışırlar. Diğer taraftan, mimar, mühendis, eczacı, hukukçu olarak çalışanlar da “müfredat”ı uygulayacak olurlarsa, mesleklerinde olgunlaşmakla kalmazlar, ülkenin içinde bulunduğu “kaos’tan” kurtulmasına “muasır medeniyet”in aşılmasına Türkiye’nin çağ atlamasına katkıda bulunurlar.
Türkiye Cumhuriyeti devleti “Bilinç Çağı”nın öncülüğü’ne soyunur;
. “Bilgi Çağı” devletlerini “er meydanı’na davet eder.
“Atma Recep” diyenlere, ben ve benim gibileri izlemelerini öneriyorum…
Galip Baran
Bilinç Üniversitesi Kurucu ve Geçici Rektörü
Turgutreis-BODRUM

Hiç yorum yok: