18 Haziran 2011 Cumartesi

SAHİP OLMAK, YA DA OLMAK

Yapmaya giden yol, olmaktan geçer.
Lao-Tsu
*
İnsanlar ne yapmaları gerektiğini değil, daha çok ne olmaları gerektiğini düşünmelidirler. 
Meister Eckhart
*
Ne kadar azsan, yaşamını ne kadar ez görkemli kurmuşsan, o kadar çok şeyin vardır demektir ve görkemsiz yaşamın o denli büyüktür.
Karl Marks
*
SAHİP OLMAK YA DA OLMAK
(Çeviren Aydın Arıtan/Arıtan Yayınevi) (*)
 Çeşitli konularda uzun yıllar süren deney, düşünce ve araştırmalarının sonucunda Erich Fromm, dünyanın ve insan soyunun hızla bir felakete ve yok olmaya doğru gittiğini görmüştür. Çoğu kimse farkında olmasa bile, artık insanlık bir dönüm noktasına gelmiştir. Bu anda yapacağı bir seçme ile ya yok olacak ve kendisi ile birlikte tüm canlıları ve dünyayı da ortadan kaldıracak  ya da yaşamını ve gelişimini sürdürmeye devam edecektir. Bu büyük tehlikeden kurtulabilmenin tek yolu, insanların ve onları şartlayıp, yönlendiren toplumsal yapıların kökten değiştirilmesidir. Yeni bir ahlak anlayışı, yeni bir dünya görüşü, kısaca yeni bir insan ve yeni bir toplum kurulmak zorundadır. Böylesi bir tarihi görev ve sorumlulukla karşı karşıya olan insanlığın doğru yolu bulabilmesi için, davranışlarını ve inançlarını şimdi yaptığı gibi “sahip olmak” ilkesine göre değil, “olmak” ilkesine göre ayarlaması gerekir. Erich Fromm “sahip olmak” ile “olmak” ilkelerini ya da yönelişlerini, insan varoluşunun iki temel kategorisi olarak değerlendirir.
*
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye “sahip olmak” demek, onları ele geçirmek, kendine mal etmek, onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiçbir zaman yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle “sahip olmak” tutkusundaki insanlar kendilerinden çok şeye sahip olanları kıskanacak, az şeye sahip olanlardan ise, kendi mallarına göz dikecekleri telaşı ile korkacaklardır.
*
“Olmak” ise “sahip olmak”ın karşıtıdır. Hiçbir şeyi elde etmeye, kendine mal etmeye ve ona egemen olmaya çalışmaz.”Olmak” her şeyi kendi bütünlüğü, canlılığı, yaşamı ve gelişimi içinde sevmek demektir. Böyle davranan bir insan, dışsal ve maddesel olana bağlanmaksızın kendini geliştirip, evrimleşmeye çalışır ve insanlık bilinci ile diğer kardeşlerini sevmek, onlarla bir olmak arzusunu taşır. “Olmak” sözcüklerle anlatılamaz. O, ancak yaşanılan ve içte hissedilen bir özellik, bir süreç, bir canlılıktır. “Sahip olmak ve olmak, yaşamı ya da ölümü seçmekle birlikte, insan varoluşunun ve karakterinin iki temel niteliğidir” diyen Fromm’a göre, bu iki ilke insanla birlikte vardır. “Toplumsal düzen, toplumun sosyal ve ekonomik kurumları, bir de ahlak yapısı, bu iki karakter ve davranış biçiminden hangisini desteklerse, o toplumun insanlarında  da bu karakter özelliği ağırlık kazanacaktır.”
*
Günümüz toplumları tamamen “sahip olmak” ilkesine göre işlemektedirler. İster kapitalist, ister sosyalist olsun tüm düzenler; mal, mülk, kazanç, daha çok kazanç tutkusu, açgözlülük, şöhret, iktidar gibi yanlış temeller üzerine kurulmuşlardır. Sistemlerin yaşayabilmesi için, insan ve onun değerleri, yerini makinalara ve ekonomik gelişimin bürokrasi çarkına bırakmıştır. Bilim, teknik ve ekonomik gelişme hızla ilerlemiş, ama bunlar kendi yararına kullanılmadığı için, insan, bir araç haline dönüşmüştür. Ama bu sorumsuzca gidiş, şimdi büyük tehlikeleri ile karşımızdadır. İnsanlık yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Belki bir atom savaşı, bütün dünya planetinin mahvolmasına yol açacaktır. Ayrıca insanlar kendi günlük yaşamları içinde  de son derece mutsuz ve bunalımdadırlar.
*
Özetle, “sahip olmak” ilkesine göre kurulmuş olan tüm düzenler ve toplumsal sistemler, insanları mutlu etmekten, onları doğru yöne yöneltip, evrimleşmelerini sağlamaktan uzaktırlar, yani yanlıştırlar. Öyleyse sorunun çözümü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. İnsanlığın kurtulabilmesi için ilk şart, “sahip olmak “ ilkesinden “olmak” ilkesine geçmektir. Bunu gerçekleştirebilmek; toplumsal düzeni, sosyali ekonomik ve politik kurumları yenilemek, böylece o toplumdaki insanların “olmak” ilkesine göre davranmalarını sağlamakla olur. İnsanlık değişmek, yeni bir ahlak, yeni bir toplum ve yeni bir insan oluşturmak zorundadır. Aksi takdirde yok olacaktır. Çözüm: “Yaşamak veya ölmek, yani sahip olmak ya da olmak” arasındaki seçimin doğru yapılmasında gizlidir. 
(*) Çevirmen'in Sunuşu
Düzenleyen ve sunan: Galip BARAN

Hiç yorum yok: