23 Aralık 2008 Salı

BURSA NUTKU VE GALİP BARAN
Mustafa Nevruz SINACI
(*)
Devletin çözemediği sorunları çözmeğe girişen “Ey ahali duyduk duymadık demeyin, Galip Dede devletin yapamadığını yapmağa soyundu.” (10. 05. 1998/ Milliyet Dergi Grubu, Mahmut Hayırlıoğlu) 76 yaşındaki “Halk filozofu, ilim, aksiyon ve eylem adamı, bilinç üstadı, Milli Kahraman” Türk Genci Galip Baran, yıllar önce başlattığı, “trafik terörüne son verme ve demokrasiyi tabana yayma projesi’nin uygulamasında, Trafik Yasası’nı ihlal yoluyla yolsuzluk yapan bazı rütbeli-rütbesiz polisleri; rütbeli-rütbesiz askerleri; avukat ve hâkimlerini uyarıyor.
Türk polisi, Galip Baran’ı sözü edilen projeyi uygularken gözaltına alıyor. “Kırmızı Işık Eylemcisi Gözaltında”
(22.04.1989, Milliyet) Ancak, Türk inkılaplarının sahipliğine ve cumhuriyetin ilmen, fennen ve bedenen kuvvetli, yüksek seciyeli muhafızlığına (bekçiliğine) soyunmuş olan Baran, “bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır” demiyor, polisin ve jandarmanın henüz cumhuriyetin polisi ve jandarması olamadığını düşünüyor. Ne Cumhurbaşkanı’na, ne Başbakan’a, ne Adalet ve ne de İçişleri Bakanına telgraflar çekip, mektuplar yazıp yalvarmıyor, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yapıyorum, eylemimde haklıyım, eğer bana haksızlık yapılmışsa bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir” diyor.
Kendisini (Rektör'ü olduğu) Bilinç Üniversitesi’nin Baş-amelesi olarak tanımlayan Galip Baran; Atatürk’ün, Bursa Nutku’nda sözünü ettiği, “Cesaretimizi pekiştiren ve sürdüren sizlersiniz. Ey yükselen nesil ! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz” diyerek görevlendirdiği Türk Gençleri’nden (büyüklerinden) birisidir…
Katıldığı HABİTAT-II zirvesinde, kendisinden, “Tek Kişilik Ordu” olarak da söz ettiren
(Milliyet, 13 Haziran 1996) Galip Dede, Türkiye’nin, (belki de dünyanın) tek “yasa bağımlısı”dır. Yasa kavramıyla bu denli içli-dışlı ve özdeşleşmiş oluşunu dikkate aldığımızda, Galip Dede’yi “Bay Yasa” olarak tanımlamamız; O’nu izlememiz, örnek almamız ve “Bilinç Üniversitesi” ne sahip çıkarak, açtığı yoldan yürümemiz gerektiğini düşünüyorum…
BURSA NUTKU

1975 yılında; ilk kez yazılı bir metin olarak, Cafer Tanrıverdi tarafından açıklanıp dağıtılmasından sonra; Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan kovuşturmada, dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdem’in katkılarıyla, Atatürk’e ait olduğu kesinleşen nutkun, mahkemedeki orijinal metni aşağıdaki gibidir. Sonradan bulunan ve mahkeme dosyasına konulan, 1935 yayını bir dergide de vardır.
Bir gerici ayaklanması sonrası, Bursa’ya giden Atatürk tarafından söylenen bu nutuk’ un bir bölüm de, Celal Bayar tarafından meclis kürsüsünden okunmuştur. Yukarda açıklanan karardan sonra, nutkun tamamı, serbestçe okunur, söylenir ve dağıtılır hale gelmiştir.
“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine ve doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük, ya da büyük bir kıpırtı veya bir davranış duydu mu, “bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz inkılâp ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; “Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.” Diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki,” ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!”

(Mustafa Kemal ATATÜRK)
(*) Mustafa Nevruz SINACI; Siyaset Bilimci-Hukukçu, Araştırmacı-Yazar,
Bilinç Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Bilinç Akademisi Başkanı
***BİR YORUM VE KATKI:
Sevgili BARAN ve Sevgili SINACI
Sevgili Galip in kendini feda edercesine bir karşılık beklemeden yaptığı tüm çalışmaların yüceliğine yürekten inanıyorum.
Benim inanışımda bu çalışmalar karşılığını sadece Allah tan dileyerek yapılan çalışmalardır.
Mükafat sadece O'ndan gelecektir Elbette bu çalışmalar Atatürk ün bu ulke insanından beklentileri ile bire bir örtüşmektedir.
Atatürk Bursa Nutku nu söylese de söylemese de onun bu millette görmek istedigi idealleri ile örtüşmektedir.
Bana göre Fatih in Peygamber nezdinde başarısı ve zaferi ne ise, Sevgili Galip in ki de aynidir Fakat bazı sahtekarların Ataturk bana bu gorevi verdi diye milleti karşısına alarak, millet ile kavga ederek kendine vazife çıkarması.
Ataturk un Bursa Nutku gerçek olsa da hazmedecegim yutacagım bir sapkınlık olamaz Ben Peygamberin hadisinden şupheliyim, Atatürk ün Bursa Nutku benim için Atatürk e yakışsa bile kanıtı ve şahidi olmadığı için sadece bir yakıştırma oldugunu sanıyorum Hele hele milleti karşısına alan vatan kurtarıcıların kullanmasına karsıyım. Millet ile birlikte Milleti eğiterek sorunların çözümünde çaba harcayanlar elbette Ataturk ten de ve Peygamberden de son nefeslerine kadar yararlanabilirler.
Sevgi ve Saygılarımla, Zeki KENTEL, zkentel@hotmail.com

Hiç yorum yok: