18 Ekim 2008 Cumartesi

TARHAN ERDEM’İN YAZISI IŞIĞINDA;
SINACI’YA ÖĞÜTLER VE HATIRLATMALAR
Sayın Mustafa Nevruz SINACI,
Siyaset Bilimci, Hukukçu, Araştırmacı-Yazar
Bilinç Üniversitesi Rektör Yardımcısı
ANKARA
Ekli yazıda, Tarhan Erdem, poliste ve cezaevinde ölen genç bir adamla ilgili yazısında, Başbakan, içişleri ve Adalet Bakanlarına istifa etmelerini önermiş...
Bizim ülkemizde, siyaset erbabının öyle kolay kolay istifa etmeyeceği bellidir. Bu konuda, rahmetli Ecevit'in Erbakan'la kurduğu hükümeti "hükümet etme anlayışımız farklı" diyerek bozduğunu, istifa ettiğini hatırlıyorum.
Sayın Erdem yazısının bir yerinde, "Adalet Bakanına soruşturma açmış (biz ne soruşturmalar duyduk); İçişleri Bakanı suskun!
Basına yansıyanlardan ilgili Bakanların, sorumluluk alanlarındaki bu yüz karası olayla kendilerini ilgili görmedikleri anlaşılıyor!
Oysa böyle bir olayda bakanlar istifa ederse, polis ve infaz kurumları da yaptıklarından devletin utandığını anlar, bunu bilerek görev yaparlar!"demiş olduğu görülüyor.
Olaya bir de bizim açımızdan bakalım: Yalnız sıradan olanların değil, trafik ve çevik kuvvet polislerinin hatta avukatların (hukuk fakültesi mezunlarının) bile kural çiğnedikleri, yasalara uymadıkları biliyoruz. Bende fotoğrafları var. Bu durumu sen de Kızılay da gözleyebilirsin.
Bu gerçek karşısında çok sağlam ve avantajlı bir konumdayız, bana göre…
Bu devletin polisleri ile Başbakanı, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı arasında yasa bilgisi, anlayışı, bilinci bağlamında bir fark olmadığının farkındayım.
Bir insan Başbakan, İçişleri veya Adalet Bakanı oldu diye bilinçlenemez ki. Başbakan, İçişleri, Adalet Bakanı olmazdan önce ne ise, odur. Bu değişmez...
Sayın SINACI,
Eğer sen Trafik Yasası'nın yayalarla ilgili kırmızı ışık kuralına uymuyorsan, (Trafik yasası bir bütündür. Yasanın bir kuralına uyup diğerine uymamanın bir anlamı yoktur) ya da uysan bile uymayanı en azından uyarmıyorsan, Avukat veya Hukukçu SINACI olsan bile, Bilinç Ünivesitesi'nden SIFIR alırsın...
Bu durum karşısında, "Devlet" olabilmenin "olmazsa olmaz" şartı olan "yasa" konusunda öğrendiklerimizi, bildiklerimizi yaşama geçirme yükümlülüğümüz, sorumluluğumuz var.
Bu konuda Başbakan, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanından da biz sorumluyuz.
Sayın Ergün Arıkdal'ın bu konuda söylediklerini bir hatırlayalım:
"Şimdi daha pratik bir şey söyleyeyim. Bir trafik yasası çıkarılıyor, değil mi?
Ancak bu cezalarla trafiği düzeltmek asla mümkün olmayacaktır, bakın istatistiklere, daha fazla kaza olacağını göreceksiniz. Bu insanlar cezayla, canı yanarak, maddesinden zarar vererek, egoizmasından (bencilliğinden) veya nefsaniyetinden veya menfaatinden yoksun bırakılarak terbiye edilmek istenmektedir.
Bu çok yanlış bir iştir.
Çünkü yönlendirici olmaları gerekenlerin ilkeleri, prensipleri yoktur. Her şeyden önce topluma trafik ilkesinin, prensibinin öğretilmesi gerekir. Trafiğin ne olduğunun anlatılması gerekir.
Bunu bize kim anlatacak?
Bu işi hiç bilmeyen, bir türlü öğrenememiş olanlar mı? Zaten bilseler bu şekilde yani cezaları artırarak eğitim vermeyi amaçlayan yasa tasarıları hazırlamazlar. Eğitim mükâfatla da cezayla da olmaz.
Eğitim şuurlu bir iştir. Bilgi, ancak şuur vasıtasıyla, bir anlayışla elde edilir. Siz anlayışları artırıcı imkanları sağlarsanız; onlar da ilkelerdir, prensiplerdir. İşte o zaman bir gelişim sağlanır.
Sayın Arıkdal'ın bu yazısında "eğitim şuurlu bir iştir" derken bizleri, Bilinç Üniversitesi'ni kastettiğini düşünüyorum...
Bu nedenle, "Yasa bilinci" ve "yasa bağımlılığı" gibi kavramlarını yaşama geçirme konusunda Bilinç Üniversitesi olarak hemen harekete geçmeliyiz.
Polisle, jandarmayla, iç güvenlikle ilgili kurumların tümünü bu konuda bir tür yakın işbirliği, eşgüdüm, takip ve baskı altına almalıyız.
İçişleri ve Adalet Bakanları ile Emniyet Genel Müdürlüğü nezdinde girişimde bulunup polis kolejlerinde, polis Akademisi'nde "Yasa Bilinci" ve "Yasa Bağımlılığı" kavramlarıyla ilgili konferanslar düzenlemeliyiz. Bu kavramları nasıl ürettiğimizi ileride Başbakan, İçişleri, Adalet Bakanı, Emniyet Genel Müdürü ya da Emniyet Müdürü olacak gençlere anlatmalı, onları bugünden bilgilendirmeliyiz.
Ta ki; bu ülkede, herkesten önce iç güvenlik görevlileri, "Yasa Bağımlısı" olamasalar bile "Yasa Bilinci"nin ne olduğunu öğrensinler. Öyle ki, üst düzey yetkililere istifa etmeleri önerilmesin.
Sayın SINACI, masa telefonunun gene çalışmıyor, yine birisi ahizeyi açık bırakmış anlaşılan, bilesin. Bana, bu gibi durumlarda sana ulaşmamı sağlayacak bir komşu telefonu numarası versen nasıl olur....
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Rektörü
Galip'tir bu yolda MAĞLUP. Nam-ı diğer DELİ GALİP

Hiç yorum yok: