30 Ekim 2008 Perşembe


HAC SÖZLEŞMESİ
KEŞKE, Hac Farizası’nı yerine getirenler de, bizler gibi,
BUNDAN BÖYLE;

(A)
Çevreyi kirletmeseler, aşırı tüketmeseler, trafik kurallarını çiğnemeseler, toplum sağlığına aykırı alışkanlıkları sürdürmeseler, vergi kaçırmasalar, rüşvet vermeseler/almasalar, iş ahlakının korunması için çaba gösterseler, milli servete zarar vermeseler, imar yasasına aykırı işler yapmasalar, her şeyi devletten beklemeseler, diğer deyişle, KIRMIZIDA DURSALAR,
(B)
Sayılan alanlarda KIRMIZIDA GEÇMEK isteyenleri, SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen yöntemle UYARSALAR,
(C)
Uyardıklarına, kendilerinin de başkalarını aynı yöntemle uyarmalarını ÖNERSELER.
* * *
KIRMIZIDA DURMAK: Canlı varlıkların yaşam ve yasal haklarına saygı göstermeyi, diğer deyişle, her türlü yanlış iş, davranış ve haksızlıktan kaçınmayı öngören bir “İLKE” dir.
SOSYAL YAPTIRIM: Kırmızıda geçeni, anında, yüzüne karşı, utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarmaktır.
(*) : Yukarıda sayılan alanlarda yaptığımız “okul dışı eğitim” çalışmaları nefsimizin esaretinden kurtulmamızı, özgürleşmemizi sağlamış, bizleri “erdem”e yönlendirmiş, bu bağlamda bir “kılavuz” işlevi görmüştür.
Galip BARAN : 0535.844 84 76
Mustafa Nevruz SINACI : 0541.336 62 68
İsmet SEYHAN : 0532.584 93 33
Zeki KARAOĞLU : 0543.693 33 99
BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ Ameleleri
Turgutreis- BODRUM
***
EKLER:
EK: 1, Cevabı alınamamış bir soru:
***
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NA ALTIN SORU
17 Aralık 2007
Sayın Ali Bardakoğlu,Size, haddim olmayarak, hoşgörünüze sığınarak “hac ibadeti” ile ilgili olarak aşağıdaki soruları yöneltiyorum:
T.C. Devleti, ekonomik bağımsızlığına gölge düşüren, “emir kulu” olmasına yol çan dış borç yükü / boyunduruğu altında kıvranırken, neden olduğu ekonomik kriz yüzünden toplumsal yaşamı altüst olmuşken, din kardeşlerimizin “hac farizası”nı yerine getirmeleri uygun mudur?
Devlet, ülke, toplum bu şartlar altında adeta bir “yaşam savaşı” verirken hacca gitmek, deyim yerindeyse, “önce hac” demek “bencillik” sayılmaz mı??Her yıl yaklaşık 100 bin din kardeşimizin, “hac görevi”ni yerine getirmek için ödediği 3-4-5 bin EURO‘yu, bu yıl “Türkiye’yi dış borç yükünden kurtarmak” için bağışladığını düşündüğümde bi-hoş oluyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’ni “İMF Boyunduruğu”ndan kurtarmak amacıyla “gönüllü vergi” vermek için yıllardır çırpınan bir insan olarak ne kadar mutlu olabileceğimi takdirinize bırakıyorum… Böylesi bir davranışın; Türkiye’yi dış borç yükünden kurtarmanın ötesine sonuçlar doğuracağına; “tek yumruk”, “tek yürek”, “75 milyonluk dev bir aile” olmamızı sağlayacağına; yüreklerimize “birlik-beraberlik tohumları” atacağına; tüm varlığımla inanıyorum.
Bu konudaki bir girişimin, başarılı bir “hareket”e dönüşmesi durumunda, bunun Türk Milleti için bir MİLAT olacağına, “Muasır medeniyet”i sollayacağımıza kalıbımı basıyorum…
Sayın Bardakoğlu, Siz, Diyanet İşleri Başkanımız olarak “Önce Hac” deme gereğini duyabilirsiniz. Ama ben Sayın Lütfü Bardakoğlu’nun bu konudaki kişisel görüşünü öğrenmek istiyorum. Saygılarımla.
Galip BARAN; Bilinçolog
***
EK: 2, Cevabı alınamamış bir başvuru:
SKY-Türk Televizyonu Turgutreis: 08.09.2008
“KUR’AN SOHBETLERİ” Program Yapımcısı’na
Sayın ilgili ve/veya yapımcı,
Dün, (07 Eylül 2008 akşamı) Sayın Prof. Dr. Süleyman Ateş ile canlı yayında yaptığınız sohbette kendisine yönelttiğiniz; “Ülke borç ve fakrü zaruret içinde kıvranırken hac ibadetini yerine getirmek doğru mu” şeklindeki sorunuza kesin bir yanıt alamadınız.
Sayın Ateş bu sorunuza, “ben bu soruya dini yönden fetva verebilirim” kabilinden bir karşılık verdi. Ben, o sorunuza cevap olarak “doğru değildir” şeklinde bir yanıt beklediğinizi düşünüyorum.
Aynı soruyu, biz (Siyaset bilimci ve İlâhiyatçı Mustafa Nevruz SINACI ve ben) de, ekli mektupta görüldüğü üzere, Diyanet İşleri Başkanı Sayın Dr. Lütfü Bardakoğlu’na 17 Aralık 2007 tarihli bir mektupla sorduk.
Bu mektubumuza 15 Şubat 2008 tarihinde verilen cevapta, “dini içerikli sorularınızı web sitemizdeki dini sorular link’inden öğrenebilirsiniz” şeklinde sıradan ve genel bir yanıt verildi. O nedenle siteyi açmadık ve bakmadık. Sadece bu konudaki düşüncemizi Sayın Bardakoğlu’na iletmiş ve kamuoyuna açıklamış olmakla yetindik.
Konuyla ilgili 17 Aralık 2007 günü DİB’na gönderilen ve aynı gün kamuoyuna açıklanan mektup metni aşağıdadır.
Mezkür program bağlamında değerlendirileceği ümidiyle, selâm ve saygılar.
Galip BARAN; Bilinç Üniversitesi Rektörü
***
e.mail: galipbaran@ttmail.com, web: www.galipbaran.blogspot.com
http://www.bilinc-universitesi.blogspot.com/, http://www.turkcelil.com/, www.internethaber.eu,

Hiç yorum yok: