11 Kasım 2008 Salı

HODRİ MEYDAN !....
Subject: Re: [e-turkiye.gen.tr] 16147
::: NASIL GELDİK BU HALE ?...
Sayın Arzu Kök!
Nasıl bu hale geldiğimizi soruyorsunuz.
Bu sorunun yanıtını yıllardır veriyorum!
Bana, "dilimde tüy bitti", "sağır sultanlar duydu"!dedirten yanıt şu:
Cumhurbaşkanlarına, Başbakanlara, Milli Eğitim Bakanlarına, İç İşleri Bakanlarına, TBMM Başkanlarına, Genel Kurmay Başkanlarına, Kuvvet Komutanlarına, Belediye Başkanlarına, haliyle, Valilere ve Kaymakamlara da anlatamadığım "yurdu ve milleti özden çok sevme ilkesi" var ya işte sorun bu.
Ben kim miyim?

Bazılarının övdüğü, bazılarının "şov" yapıyor dediği Turgutreis'in Diyojen’i Galip Baran!
Yeri gelmişken, ben kendisini sütten çıkmış ak kaşık gibi görenleri, özellikle de yukarıda sayılan makamları devletten maaş da alarak işgal edenleri "YURDU VE MİLLETİ ÖZDEN ÇOK SEVME YARIŞINA” davet ediyorum!..
Varsa yurdu ve milleti özden çok sevdiğini sanan program yapımcıları ve TV Kanallarını da böyle bir yarışma düzenlemeye çağırıyorum!
Ayrıca, böyle bir program yapacak kanalın Reyting Rekoru kıracağına kalıbımı basarım!
Yanlış anlamadınız.
Bugünkü ve Yaşayan Cumhurbaşkanlarını, Başbakanlarını, TBMM Başkanlarını, hasılı yukarda sayılan ve devletten hala kıyak maaşlar alan, eski yeni devlet adamlarına; ticaret erbabına ve Doğuş Holdingi başta olmak üzere tüm para babalarına; bana, umursamazlıklarıyla, çıkardıkları engellerle, benimle dalga geçişleriyle, gözaltına alışlarıyla Bilinç Üniversitesini kurduran "özümden çok sevdiğim" herkese

MEYDAN OKUYORUM!...
HODRİ MEYDANNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN!
GALİP BARAN
Sana da..... Sayın ve kadim dost Mustafa Nevruz SINACI, SANA DA!
***
Original Message:…

From: arzu kok, Sent: Monday, November 10, 2008 4:52 PM
Subject: [e-turkiye.gen.tr] 16147 NASIL GELDİK BU HALE?...
NASIL GELDİK BU HALE?...
ARZU KÖK
Türkiye'nin en büyük derdi nedir acaba? Şöyle oturup bir düşünsek saymakla bitiremeyiz heralde. Ama önce sayıp sonra sıralamak gerekiyor sanırım. Mesela sayalım: "Terör mü, irtica mı, bölücülük mü, fakirlik mi, işsizlik mi?" yoksa "Ciddiyetsizlik mi, disiplinsizlik mi, plansızlık mı, programsızlık mı?" Ve daha bir çoğu... Ama bunların arasında biri var ki son günlerde gündemimizi sürekli meşgul eden "ahlaksızlık." Hele ki seks manyaklığı aldı başını gitti. Aklıma geldi de ülkeye şeriat getirmeye çalışanların istediği gibi bir şeriat devleti olsaydık sanırım ülkenin yarısı uzuv'suz kalacaktı. Yazık!...
Parkta gençlerin banklarda el-ele oturup, öpüşüp koklaşmaya çalışmalarını engelleyen, engellerken de "Burası aile parkıdır!" diye bağıranları gördüm kaç sefer. Gençler birbirine dokunamaz. Zihniyet böyle buyuruyor. Her şey yasak. Hele ki seks tümüyle yasak bu zihniyette. Ancak bu zihniyet Hüseyin Üzmez'in yaptığı gibi sapıklıkları hoş görüyor. Çocuklarımızı yetiştireceğimiz bu ülke nasıl bu hale geldi? Düşündükçe moralim bozuluyor canım sıkılıyor.
Yıllardır toplum olarak sapıklığı dağlarda sandık biz. Hep uzaklarda yapılır zannettik. Görmedik, yok saydık veya sustuk. Utandık. Sapıkların utanmasını sağlamamız gerekirken, boynumuzu büküp sırlarımızı içimize attık. Oysa bu sapıklar dağda değil, dibimizdeydi, ailemizdeydi, mahallemizdeydi. Ama hep sakladık onları. Hata yaptık.
Sapıklar ise devam ettiler yaşamlarına. Çünkü biliyorlardı ki deşifre olmayacaklardı, edilseler de nasılsa affedilecekti. Sürekli onlar affedildi, onları deşifre edenler suçlu ilan edildi. Yani onlar teşvik edildi biz sindirildik, susturulduk. İşte bu nedenle de ülkemizde kız çocuklarının ve son zamanlarda erkek çocuklarının da taciz ve tecavüz büyük oranda arttı. Haberlere bakar mısınız? Öz kızıyla ilişki kurup bir yılda üç kere kürtaj yaptıran baba mı istersiniz, kendine kuma arayan kadın mı, yoksa anasıyla metres yaşayan evlat mı? Hepsi var...
"17 kız öğrenciyi diri diri toprağa gömen bir patlama, ardında tekinsiz kasaba filmlerini andıran bir muamma bırakarak hasıraltı edildi Konya'da. Patlamada ihmal görüldü. Ama enkaz altında kalarak ölen 17 kızdan hiçbirinin ailesi şikâyetçi olmadı."
"Çorum'un en muhafazakâr vakfının şube başkanı, aynı zamanda "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" öğretmeni... Geçen hafta, vakfına kursa gelen kızlara cinsel istismar iddiasıyla tutuklandı. Bu kez, tacize uğradığı öne sürülen kızın, halen imam olan babası şikâyetçi olmuştu. Ancak mahalleli devreye girdi ve ifadeler değişti." Ve daha binlercesi…
Kız-erkek, genç-yaşlı, çocuk-büyük, bakire veya değil fark eder mi peki? Veya bunların köy, kent, kasabada olması fark eder mi? Bir tecavüz söz konusudur ve dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde bu suçun cezası müebbet hapis veya idamdır. Biz ise bunları affedip dışarı salıyoruz. Ve bu insanlar utanma duygularını da yitirmişler. Pişkinlik kelimesi yetmez. Hatta arsızlık, yüzsüzlük dahi az kalır bunların yaptıkları yanında. Bunlar yetmezmiş gibi kanal kanal gezip yaptıkları rezillikleri anlatıyorlar yüzleri kızarmadan. Nasıl dayak attığını, kocasını-karısını nasıl kandırdığını, karısını nasıl sattığını, bir çocuğa nasıl tecavüz ettiğini, nasıl birinin canına kıydığını… Tüm kanallarda rahat rahat anlatıyorlar.
Midem bulanıyor resmen. Bu nedenledir ki kadınlar Hüseyin Üzmez olayını sonuna kadar takip etmeli, işin üzerine gitmelidirler. Mesela bunca olay olurken Emine Erdoğan, Hayrünnisa Gül neden sessiz kalıyorlar? Kadın kuruluşlarının bu konu üzerindeki çalışmalarına destek verecekler mi acaba? Tüm bu soruların yanıtını bilmiyoruz şimdilik ama bildiğimiz bir şey var ki herkes, kadın kuruluşlarının Hüseyin Üzmez'in cezalandırılması mücadelesinde yer alması gerektiğidir. Bu konunun üstü kapatılmamalıdır.
Adı Hüseyin Üzmez veya ne olursa olsun hiçbir erkek artık bu yaptıklarının cezasız kalmayacağını anlamalıdır. Ve bu insanlar öylesine hor görülmelidirler ki ölünceye kadar bu utançla yaşamak zorunda kalsınlar.
Arzu Kök /
kok.arzu@gmail.com
***********************************************YORUMLAR:
Kimden:"ACIKGOZ, Namik"
Kime: "galipbaran"
Konu: YNT: [G4] YURDU VE MİLLETİ ÖZÜNDEN ÇOK SEVENLERİ DE GÖRDÜK
Tarih: 10/11/2008 23:06
Sayın Baran,
Uğraşılarınızı takdiretmemekmümkün değil ama biraz heveskar (amatör) ve naif kalmıyor musunuz?
Bugüne kadar asla aşırı tüketmedim; vergi kaçırmadım; çevreyi kirletmedim; milli servete zarar vermedim; yanlış yere bilmeden park etmek dışında trafik kurallarını ihmal etmedim; ne rüşvet aldım ve ne de rüşvet verdim; imar yasasına aykırı işler yapmadım; iş ahlakını hep korudum; toplum sağlığına aykırı hiç bir faaliyetim olmadı; herşeyi devletten asla beklemedim ve hatta "YURDUMU VE MİLLETİMİ ÖZÜMDEN ÇOK SEVDİĞİMİ hep haykırdım. Ama İlkokulda benimle beraber "yurdunu ve milletini özünden çok sevdiğini" haykıran bazı arkadaşlarımın bazılarının Rusçu, bazılarının Çinci-Arnavutlukçu, bazılarının İrancı, bazılarının da Arabistancı olduklarını görünce aklım şaştı. Fakat ben "yurdumu ve milletimi özümden çok sevdiğim"i haykırmaya devam ettim. Bir gün gördüm ki, özümden çok sevdiğim bu yurdun ve milletin yöneticileri beni sevmiyor!... Benim irademe saygı göstermiyorlar.Benim irademin temsilcilerini dar ağaçlarında idam ediyorlar. Benim irademi temsil eden Cumhurbaşkanına "Cumhurbaşkanı-M" demiyorlar... 9'un 367'den daha büyük olduğunu söylüyorlar.
Şimdi siz söyleyin lütfen, ben vaktiyle heyecanla söylediğim o "özümden çok sevmek" cümlesini nasıl söylerim?...
Selamlarımla...
Rektör olmayan Prof. Dr. Namık Açıkgöz


*********
----- Özgün İleti -----Kimden : "FIKRET KUSÇUOGLU"
Kime : galipbaran@mynet.com
Gönderme tarihi : 10/11/2008 22:24
Konu : RE: [G2] MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NA ÖNERİ 'MÜFREDAT PROGRAMI'
Sevgili Galip Baran Kardeşim,yeni müfredat proğramınızı içtenlikle destekliyorum.Ben,milletime 40 yıl hizmet etmiş emekli bir eğitim yöneticisiyim.Çalıstığım sürece çocuklarımız 40 yıl süreyle andımızı okudu,okudu papağan gibi de ne kazandık.Sadece ant içti,koro halinde söylettik,yeminler ettirdik de işin içeriğini kavratamadık.Doğruyum dedi kopye çekti,ikmale kalan çocuklarımız çalışkanım dedi sınıfta kaldı ve göz göre göre yalan söyledi,göz göre göre yalan söylettik.Ne küçüklerini koruyabildi,ne de büyükerini sayabildi,yurdunu milletini canından çok sevmeyi öğrete bilseydik bu durumlara düşermiydik hiç.Hayali ihracatçılar,din istismarcıları,çeteler,dişleyenler,gündüz fenerleri bu kadar çoğalır mıydı.Sevgiyle kalınız. FİKRET KUŞÇUOĞLU

Hiç yorum yok: