24 Temmuz 2008 Perşembe

"Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK Hoca'ya"
Rektörlük Önerisi
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK "Gerçek aydın bunalımı" başlıklı, 23 Temmuz 2008 tarihli Hürriyet'de yer alan makalesinde, bilinç sözcüğünü kullanıyor.
Örneğin, “Aydın, toplumu uyandıran, bilinçlendiren, bunun için meydan yerine çıkan öncüdür", “ Aydın bilinçlendirecektir ki, siyasetçi bu bilinci eyleme çevirsin” diyor…
Aşağıda sayılan alanlarda yaptığımız, yaklaşık 20 yıldır devam eden çalışmalarda edindiğimiz birikimden yola çıkarak geliştirdiğimiz “bilinç” kavramı fiil olarak kullanıldığında nesne alamaz. Yani geçişsiz fiil (intranstive verb) dir. Kişi kişiyi bilinçlendiremez, bilgilendirebilir. Bilinç, sorumluluk içerir. Sözlükte, bu kavramın, "yeti" olarak tanımlandığı görülüyor. Yeti sorumluluk öngörmüyor...
Biz birkaç kişi; çevre, tüketim, trafik, sağlık, vergi, rüşvet, iş ahlakı, imar, milli servet ve her şeyi devletten bekleme alışkanlığı gibi alanlarda yaptığımız "okul dışı eğitim" olarak tanımladığımız, “salih amel” olarak değerlendirilebileceklerine inandığımız çalışmalarla bilinçlendik. Bilinç anlayışımız sözü edilen alanlardaki davranışlarımızda tezahür ediyor. Örneğin, trafik bilincimiz trafik kurallarına uymakla sınırlı kalmıyor, uymayanları uyarma, uyardıklarımıza, kendilerinin de başkalarını aynı yöntemle uyarmalarını önerme sorumluluğunu da öngörüyor. Bu sorumluluk zincirleme reksiyonu anımsatıyor. Atom bombasını hatırlatıyor…
Trafik kurallarının okullarda ve sürücü kurslarında öğretildiği, kurallar yeterince bilindiği, buna karşın, trafik sorununun bir türlü çözülemediği, teröre benzetildiği düşünülecek olursa, toplumun bu bağlamda bilinçsiz, bizim deyişimizle, “bilinç yoksulu” olduğu söylenebilir.
Ne var ki, geliştirdiğimiz “trafik bilinci”ni, bu kavramı, Cumhurbaşkanlarına (Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül’e) anlatamadık. Aslında, anlatamamak kaçınılmazdı. Bir toplum bilinç yoksulu ise, o toplumun fertleri olan cumhurbaşkanlarının da bilinç yoksulu olmalarından daha doğal bir şey olamazdı. Bu eşyanın tabiatına aykırı olurdu…
Bizler; toplumu "bilinç yoksulu" olarak nitelerken, diğer taraftan, yukarıda sözü edilen çalışmaları yapmazdan önce “bilinç yoksulu varlıklar” olduğumuzu ikrar etmeyi de ihmal etmiyoruz....
Okul dışı eğitim çalışmalarını yaparken, yukarıda sayılan alanlardaki toplumsal sorunların çözümünden, bizler gibi dolaylı değil, doğrudan sorumlu olan kamu görevlilerinin çalışmalarımıza engel olmalarının yol açtığı "MOTİVASYON" un da etkisiyle olacak, bilinçlenmekle kalmadık, "bilinç bağımlısı" da olduk...
Bizler, bu ülkede çevre, tüketim, trafik, vergi v.b. konularda yaşanmakta olan sorunlar dikkate alındığında, bilinç bağımlısı olmanın, toplumda bu gibilerin sayısını çoğaltmanın öneminin yadsınamayacağını savunuyoruz…
Sadede gelecek olursak: Sayın Öztürk'ten, bu açıklamaları dikkate alarak;
(a) Başta sözü edilen makalesinde “barışsever ve iyiliksever” olarak nitelediği MUHLİS sözcüğüyle tanımladığı varlıklar arasında sayılıp sayılamayacağımız hakkında bir değerlendirme yapmasını,
(b) Daha da önemlisi, EYLEM, AMEL ve EMEK ürünü olup, "BİLİNÇ ÇAĞI" na öncülük edeceğine inandığımız BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ’nü kabul etmesini,
(c) Böylece, Cumhurbaşkanlarımızın GÖZARDI ettikleri çalışmalarımıza sahip çıkmasını, BEKLİYORUZ.
Galip BARAN
Bilinç Üniversitesi Geçici REKTÖRÜ; Daha da önemlisi: BİLİNÇ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNÜ kabul eder; Eylem, Amel ve Emek ürünü olan bu oluşuma, eş deyişle, "BİLİNÇ ÇAĞI" na öncülük görevini üstlenir; Cumhurbaşkanlarının GÖZARDI ettikleri bu girişime sahip çıkar; ELİMİZDEN TUTAR mı!.. acaba? Diye düşünüyorum!.. (24 Temmuz 2008)
***
DEĞİŞŞŞŞŞŞ!..
EY HALKIM!... (*)
Türk halkı hükümet değiştirmeyi seviyor.
Bazen teneke tava çalıyor, bazen ışıkları yakıp söndürüyor, bazen de sandıkta oy kullanıyor. Hükümet değişince her şeyin düzeleceğini sanıyor. Ama kendisi değişmiyor.
Örneğin: Çevreyi kirletmeye, aşırı tüketmeye, sağlığa aykırı alışkanlıklar edinmeye, trafik kurallarını çiğnemeye, vergi kaçırmaya, rüşvet almaya-vermeye, iş ahlakına saygısızlık, milli servete zarar, devlete hasar, imar yasasına aykırı tertip-tasarruf ve her şeyi devletten beklemeye devam ediyor. Eş deyişle Kırmızıda geçiyor; İnsani Boyut ve Bilinç Toplumu’nun olmazsa olmaz ilke ve değerlerini pervasızca ihlal etmekten kaçınmıyor, vazgeçmiyor…
VAZİYET: “Eski tas, eski hamam yasası” (Orman Kanunu) işliyor.
Giden geleni aratıyor. Türk halkı, “layık olduğu gibi” yönetiliyor.
Cumhuriyet kurulalı İnönü, Bayar, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal, Çiller, Yılmaz, Akbulut, hükümetleri (daha niceleri) geldi geçti. Ne değişti?
Demem o ki, çözüm, hükümetin değil, halkın değişmesinde…
Öyleyse
, Ey halkım! Bir kere de kendini değiştirmeyi denesen ya!.
Çevreyi kirletmesen, aşırı tüketmesen, trafik kurallarını çiğnemesen, vergi kaçırmasan, rüşvet almasan-vermesen, imar yasasına aykırı işler yapmasan, milli servete zarar vermesen, iş ahl
akına saygı göstersen, her şeyi devletten bekleme alışkanlığını terk etsen, eş deyişle kırmızı çizgileri’ne uysan ve “KIRMIZIDA DURSAN”… Ne olur bilir misin, ey halkım? KIYAMET KOPMAZ, ama Türkiye Muasır Medeniyet’i aşar; AB ve ABD yalakalıklarına gerek kalmaz. Bu sana yetmez mi?
Hadi benim, Aziz Usta’ya:

Utanırım aldıklarım demeye
Gücüm yetmez borcun ödemeye
Bende hakkın çoktur halkım
Değil böyle bir Aziz
Bin Azizler olsa yetmez
Aldığını vermeye
Utanırım hakkını helal et demeye
Dünya durdukça durasın…
DEDİRTEN HALKIM !
Ne olur! bir kerecik denesen!
Biz birkaç kişi bunu başardık. Değiştik.
KIRMIZIDA DURUYORUZ.
Durmakla da kalmıyoruz, geçenleri uyarıyoruz. Sadece trafiğin değil, “toplu yaşamanın öngördüğü kuralların tümüne uyuyoruz, uymayanları u
yarıyoruz”…
SONUÇ: Zengin olmadık. Başımız göğe de ermedi. Ama bir şeyi çok iyi öğrendik: “Namuslu, dürüst, ilkeli, onurlu ve sorumlu; Bilinçli iktidar seçmenin zorunlu olduğunu ve Hükümet değiştirmenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceği gerçeğini ve işa yaramayacağını”…
(*) Bu çalışma
http://ddhareketi.blogspot.com/ (Toplumsal Düşünce Hareketi) yönetimi tarafından Üniversitemize gönderilen 15 sayfalık bir beyanname ve bildiri’nin incelenmesi ve değerlendirmesi sonucu (lüzumuna binaen) hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Esas amaç: Düşünen, doğru ve dürüst yaşayan, bilinçli toplum olmaya davettir. 24.7.2008
Galip BARAN; REKTÖR
Bilinç Üniversitesi, Turgutreis-BODRUM
TEL: 0252.382 34 77 – 0535.844 84 76
E-posta: galipbaran@ttmail.com, galipbaran@mynet.com

Hiç yorum yok: