YA HAKKINI VERİN,
YA DA, O DİPLOMALARI YAKIN !...
Kendisini 'yasa bağımlısı' olarak tanımlayan Sayın Rektörüm ve on yıllık dava arkadaşım Galip Baran sordu:
“Üniversite diploması, Türkiye’nin veya dünyanın en ünlü üniversitelerinin birinden alınmış olsa bile ne işe yarar?
Örneğin, senin hukuk diploman ne işe yarıyor söyler misin?
Devam etti:
O diplomaya rağmen çevreyi kirletiliyorsan, aşırı tüketiyorsan, trafik kurallarını çiğniyorsan, toplum sağlığına aykırı alışkanlıklar ediniyorsan, vergi kaçırıyorsan, rüşvet veriyorsan/alıyorsan, iş ahlakının korunması için çaba göstermiyorsan, milli servete zarar veriyorsan, imar yasasına aykırı işler yapıyorsan, her şeyi devletten bekliyorsan, yani kısaca, 'KIRMIZIDA GEÇİYORSAN' bir başka deyişle, YOLSUZLUK YAPIYORSAN?...
Benimkisi “Teknikerlik” diploması. Ama ben, KIRMZIDA GEÇMİYORUM, YOLSUZLUK YAPMIYORUM, üstelik KIRMIZIDA GEÇENİ, YOLSUZLUK YAPANI, “kırmızıda geçeni, anında , yüzüne karşı, utanmaktan başka bir tepki gösteremeyecek şekilde uyarma”yı öngören, SOSYAL YAPTIRIM olarak bilinen bir yöntemle uyarıyorum (uyardıklarımın arasında, her rütbeden polisler, her rütbeden askerler, avukatlar, hakimler ve savcılar var) uyardıklarına kendilerinin de başkalarını aynı yöntemle uyarmalarını öneriyorum, bana DELİ diyenler de var. Oysa ben sıradan bir YASA BAĞIMLISIYIM.
Sözünü şöyle bağladı:
"Haydi gel şu bir işe yaramayan, YOLSUZLUK YAPMANI önlemeyen DİPLOMANI Kızılay Meydanı’nda yak…"
Elbette Galip Baran'a hak verdim. İtiraz edemedim.
Zira, (ben) her ne kadar 'kendimi bildim bileli' kırmızıda geçmiyor, mümkün olduğu kadar geçenleri uyarıyor, 'Kırmızıda Geçmek' in gerçekte ne anlama geldiğini yıllardır yazılarım, söylev, konferans ve demeçlerimle halka açıklıyor, anlatıyor ve "iyi insan-iyi, ilkeli-onurlu ve sorumlu vatandaş" konusunda her derece ve düzeyde büyük bir mücadele veriyorsam da;
Adına kinayeten 'BİLGİ ÇAĞI' denilen bu zamanda, ülkemin ve dünyanın (sözde) en saygın üniversitelerinden diplomalı bilim (ilim değil!), politika (siyaset değil!.) Sivil Toplum Kuruluşu (gönüllü kuruluş değil; Güdümlü kuruluş), hükümet ve devlet eşhasının;
"Edindiği diplomadan dolayı hicap duymadan, insanlıktan utanmadan, adalet ahlakı ve hukuka saygılı olmadan ve (bana göre) Allah'tan korkmadan, bizzat kendi ve kamu vicdanına karşı hiçbir onurluluk ve sorumluluk hissetmeden..."
Nitelikli dolandırıcılık, gasp, irtikap, ayırma-kayırma, rüşvet-suiistimal, görevi kötüye kullanma ve yolsuzluk yaptığını; Vergi kaçırdığını; İmar mevzuatını ihlal ettiğini; Çevreyi kirlettiğini; Halka yalan söylediğini; Sözünde durmadığını; Emanete hıyanet ettiğini; Küresel barışı tehdit, ozon tabakasını tahrip, dünyada savaş ve milletler arasında fesat çıkartma, vahşi kapitalizm ve insanlık düşmanı küresel emperyalizme alet olduklarını; KISACA: 'her fırsatta insanlığın KIRMIZI ÇİZGİLERİNİ ihlal ettiklerini gördükçe kahroluyor ve 'BİLGİ ÇAĞI'nın bilim ve insanlık düşmanı biçiminde tezahür eden uygarlığından utanç duyuyorum!..
Ama, kitlesel bir katılım ve anonim BİLİNÇ olmadan da diplomama kıyamıyorum!..
Bu yazıyı okuyan hukukçulara, mühendislere, akademisyenlere, devlet ve hükümet 'gişi'lerine soruyorum:
Ne dersiniz? Siz de hak veriyor musunuz?
Veriyorsanız diplomanıza kıymaya hazır mısınız?
Yoksa, onun gibi YASA BAĞIMLISI olup DİPLOMACIKLARI kurtaralım mı?
Mustafa Nevruz Sınacı
Bilinç Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder